Krizin geleceğine ilişkin olarak beklentiler değişik ama çoğunluk en geç iki sene içinde çıkışın başlayacağını söylüyor. Çıkış...

Krizin geleceğine ilişkin olarak beklentiler değişik ama çoğunluk en geç iki sene içinde çıkışın başlayacağını söylüyor. Çıkış dedikleri, üretim artış hızının tekrar yükselişe geçmesi. Oysa bu, yangına benzin dökmekten başka bir şey değildir. Çünkü, yaşamakta olduğumuz aşırıüretim krizidir ve üretim artış hızının tekrar artmaya başlaması bunu daha da yoğunlaştırmaktan başka işe yaramaz.
Kapitalizmde işler iyi gittiği ölçüde işlerin bozulması daha çabuk olur. Hızlı koştukça tökezleme o kadar çabuk olur. Kısacası kapitalizm hep krizine koşar. Bu seferki kriz, daha önceki yazılarda da kısaca ifade ettiğim gibi 1970’lerin ortalarında doğdu. Daha sonra küreselleşme, borçlanma, resesyonlar, köpükler ve IT teknolojileri sayesinde 2008’e geldik ve kriz patladı. Yukarıda söylediğimizi tersinden okursak, kriz ne kadar ağır olursa sonraki hızlı koşunun süresi de o kadar uzun olur. Ne var ki 1970’lerde ve sonrasında mesela 1930 çapında bir krize sınıf mücadelesinin kuvvetleneceği korkusuyla izin verilmedi. Tabii her şey egemenlerin iradesinde olmadığından sonunda kriz patladı. Şimdi aynı korkuyla bunu da hafif atlatmaya çalışıyorlar ama ne kadar hafif olursa bir sonraki hemen ve çok daha ağır olacak, onu ya göremiyorlar ya da çaresizlikten böyle davranıyorlar.
Kısacası kapitalistler piyasanın sınırlarını kabul etmez, sürekli onu aşar (bunun birçok ispatı var. Burada en kısa ve kolay olanını yapalım: Eğer piyasanın sınırlarına uysalardı, kısaca talebe göre üretim yapsalardı veya her arz kendi talebini yaratsaydı kapitalizmin tarihi boyunca olanları açıklamak mümkün olabilir miydi?). Bu, kriz eğilimini doğurur. Çaresi aşırıüretimin sermaye değersizleşmesi (kriz) yoluyla ortadan kalkmasıdır. Sonra yeniden üretim başlar, aşırıüretim olur ve yeniden kriz gelir (bu klasik Marksist kriz teorisidir ve tarih tarafından her seferinde doğrulanmıştır). Şimdi de 2008 krizinin doğal sonuçlarına ulaşmasına izin verilmediği ölçüde kriz ağırlaşacaktır. Yani kapitalizmin bir süre nefes almasının yollarının açılması için ağır bir kriz gerekiyor. Eğer önümüzdeki dönemde hafif bir iyileşme olursa bunun ardından çok daha ağır bir kriz gelecektir. İyileşme olmazsa o zaman da mevcut durum ağırlaşmaya devam edecek. Bir şey daha: Marksistlerin bir kısmı için esas olan aşırıüretim değil, makineleşme nedeniyle kâr oranlarının azalmasıdır. Bu ikisi arasındaki teorik tartışma bir yana sonuçta ikisi de aynı kapıya çıkar. Birinde aşırıüretimin ortadan kalkması için sermaye değersizleşmesi gerekir, ötekinde üretim artışı (makineleşme) sonucu kâr oranı düşer, bu kriz eğilimini ortaya çıkarır. Çözüm ise sermaye değersizleşmesidir, yani krizdir.
Dolayısıyla, yeni bir genişleme döneminin önünü açacak ölçüde bir sermaye değersizleşmesi gerekiyor. Bunun 1-2 senelik resesyonlarla geçiştirilmesi giderek imkânsız hale gelmektedir.
Şunu da eklemek isterim: Bu yazı uzun-dönemli başka trendleri hesaba katmamıştır. Sürekli işsizliğin artık kaçınılmaz hale gelmesi gibi.

Sayın okurlarım, yazılarımda sıkça kesinti olmaya başladı. Bunun nedeni bazen teknik sorunlar, bazen de sağlık durumumdur. Haberiniz olsun istedim.