İçimdeki dünyayı anlatabildiğim şey şarkılarımdır. Dünyaları anlatmak kolay iş değil.

"Sessiz bir kitle aynı zamanda tehlikeli bir kitle demektir. Yanlış sesler de çıkarsanız en azından neye benzediğini duyuyorsunuz ama sessizlik biraz tehlike barındırıyor bence. Gerçi benim şarkılarım birlikte söylensin diye yazılmış şeyler değil özünde. O şarkıyla baş başa kalma imkânı vermek istiyorum insanlara. Ki şarkıları dinlerken kendileri de içine bir şeyler eklesin. En azından oradaki sözleri tartışsınlar, şöyle ya da böyle anlamaya imkân versinler. Çok sesliliğe taraftarım.

Madem bir radyo programında bana yetki verdiniz, bundan böyle nutuk atmayı yasaklıyorum, ilk icraatım bu olacak. Daha çok yasa çıkarma peşindeyim. Sanırım ilk yasam hoşgörü yasası olurdu. Yani insanları bir hoşgörü testinden geçirip, sınıfta kalanlara özel kurslar uygulamayı düşünüyorum.

Aslında bence tek yapılması gereken şey şu: Biraz ciddi olacak cevabım ama. İnsanların elinde demokrasilerde istediğini seçme şansı var. Dolayısıyla artık toplum bu denli başka yöne hızla akma olanağı içindeyse dolayısıyla kendi yöneticilerini seçme olanağını da iyi kullanmalı bence. Biz şimdiye kadar iyi kullanmadık. Bu fikirleri taşıyan insanların kendilerine hedeflerinin dışında bir başbakan seçeceğini sanmıyorum. Birazcık umut olmalı diyorum Türkiye’de. Umutsuzluk olsa da bunun üzerine gitmemek lazım diyorum özellikle Pazar sabahı.

Tanıdığım, bildiğim insanları hükümetim yapmak isterim. Örneğin; Kültür Bakanlığı için Fikri Sağlar’ı destekliyorum. Dolayısıyla onunla çalışmak isterim. Dışişleri Bakanlığı için de Zülfü Livaneli’ye öneri götüreceğim. Kötü bir şey yapmak üzereyim o da Sağlık Bakanlığı'na bir mühendisi atamak olacak. Çünkü Sağlık Bakanlığı genelinde zaten doktorlar pek kullanılmıyor, o yüzden mühendisi atamayı düşünüyorum! Diğer bakanları tanıdığınızı pek sanmıyorum. Onlar bizim grubun teknisyen olanları, Fuat var, işte onu Sanayi Bakanı yapmayı düşünüyorum. Eğer dinliyorsa beni, heyecandan ölüyordur. Serdar Ateş'i Enerji Bakanı yapıyorum. Bizim Erkan Oğur’u da İçişleri Bakanı yapacağım. Bölgeler arası dengeyi sağlamak için.

İstanbul'un nasıl köy haline geldiği meselesi 'Sensiz Olmaz' parçamda vardı, ben de kabul ediyorum şehrin büyük bir köy haline geldiğini. Ne yapacağız? Bence bu ciddi bir cevap gerektirmiyor. Biz şehirli insanlar o köyün içinde daha fazla olacaksak, bu köy tekrar şehir haline gelecek, başka yolu yok. Eğitimle ilgili konuda ise ben olsam -biraz delilik gibi gelecek ama- bu giriş sınavlarını kaldırırım. Lise, üniversite her neyse. Ve bütçelerin önemli bir miktarını okul yapmaya, öğretmenlerin yaşam koşullarını iyileştirmeye ayırmak gerekiyor. Ben şunu tespit ettim: İnsanlar üniversitede eğitimini aldığı şeyi hayatta yapmıyor, ben de buna dahil. Mühendistir başka bir iş yapar, plakçı olmuştur. Öbürü doktordur ama lokanta açmıştır. Ben de kimya mühendisliği mezunuyum. Burada bir aksama var bence. Hayatta en mutluluk verici şeylerden bir tanesi insanın yapmak istediği şeyi meslek olarak edinebilmesi. O yüzden kaldırdım sınavı.

İçimdeki dünyayı anlatabildiğim şey şarkılarımdır. Dünyaları anlatmak kolay iş değil. Çok yakınlarınız oluyor yanınızda belki onlar ipuçları yakalıyor. Ben bütün bu iç dünyaların sansürsüz anlatılmasından yanayım. Başka amaçlar için iç dünyaları değişik göstermek gibi bir şey yok hayatımda. Madem ben öyleyim herkes de öyle olsun istiyorum. Ama Türkiye toplumunun o tür bir psikolojik sorunu yok, bu güzel. Çabuk iletişim kurabiliyoruz, rahat rahat sorunlarımızı konuşabiliyoruz. Batı daha kötü o anlamda.

Ben müziği insanlarla iletişim kurmak için yapıyorum. Diğer popçulardaki ilk neden ticari kaygıları. İkincisi, onlar çoğunlukla kendi sözlerini yazmıyor, dolayısıyla o söyledikleri şey kendi fikirleri olmayabilir. Müziklerini de yazmayanlar var. Ben sözü ve müziği de kendim yazdığım için tamamıyla benim düşüncelerimi yansıtıyor. Ben insanlara dokunmak istiyorum, onlarla konuşulamayan şeyleri konuşmak istiyorum dolayısıyla yazış nedenim farklı olduğundan sözler farklı."

(Radyo kayıt tarihi: 08.01.1995)