Google Play Store
App Store

Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, 1 Mayıs kutlamalarında Saraçhane’den Taksim’e yürümek isteyenlere yönelik tutuklamalara tepki gösterdi. Öğrenciler tarağından yapılan açıklamada “Aralarında üniversitemizden 5 öğrencinin de bulunduğu toplam 74 kişi, 1 Mayıs’ta Taksim iradesi gösterdikleri için, İsrail’le ticaret kesilsin dedikleri için, İbrahim Kaypakkaya’yı andıkları için tutuklandılar” denildi.

Kaynak: Haber Merkezi
1 Mayıs tutuklamalarına Boğaziçi öğrencilerinden tepki: “Mafyaya direnenler Saray'ın uykusunu kaçırıyor”

1 Mayıs tutuklanan 5 sıra arkadaşı ve tüm siyasi tutsaklara yönelik bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

İstanbul’da 1 Mayıs kutlamalarında Saraçhane’den Taksim’e yürümek isteyenlere yönelik, üçüncü dalga operasyonları sonrasında 27 kişinin daha tutuklanmasına yönelik tepkiler sürüyor.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri de tutuklanan 5 sıra arkadaşı ve tüm siyasi tutsaklara yönelik bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, “Bugün 24 Mayıs. 1 Mayıs’ın üzerinden 3 hafta geçmiş olmasına rağmen sarayın operasyonları devam ediyor. 2 gün önce 27 kişi daha ev baskınlarıyla gözaltına alındı. Aralarında üniversitemizden 5 öğrencinin de bulunduğu toplam 74 kişi, 1 Mayıs’ta Taksim iradesi gösterdikleri için, İsrail’le ticaret kesilsin dedikleri için, İbrahim Kaypakkaya’yı andıkları için tutuklandılar” denildi.

Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:

“Anlıyoruz ki ülkede katiller, mafyalar, tecavüzcüler kol geziyorken; birkaç işçi, öğrencinin temsil ettiği direniş potansiyeli Saray’ın uykusunu kaçırıyor olmalı. Olmalı çünkü bir tarafın tam teşekküllü silahları, sopaları, copları varken diğerinin iradesinden başka hiçbir şeyi olmamasına rağmen Saray, baskısını yükselterek devam ettiriyor. Bir yandan ‘yumuşama’, ‘normalleşme’ gibi yalanların gündem edildiği bu dönemde karşılaştığımız tahammülsüz şiddetin altında yatan, Taksim korkusu, 1 Mayıs korkusu, Filistin için söylenen yalanların ortaya çıkacağının korkusudur.

Sarayın savaşa hazırlandığı böylesi bir dönemde kadınların, öğrencilerin, işçilerin, emeklilerin, yaşlıların yan yana gelmesinden korkuyorlar. Ev baskınları, tutuklamaları, işkenceleri ile vermek istedikleri bu gözdağının açığa çıkardığı korku, bizim yan yana gelip bir kez daha Taksim’i zapt etmemizdir, çünkü Taksim demek Gezi demektir, Gezi demek direniş demektir.

"İŞÇİ VE EMEKÇİLERE KARŞI İŞLENEN SUÇLARIN ZAMAN AŞIMI YOKTUR"

Anayasa mahkemesinin ‘Taksim kapatılamaz’ kararına rağmen meydanı halka kapatan Saray, tamamen uydurma gerekçelerle arkadaşlarımızı hapsederken suçüstüne suç işlemeye devam ediyor. Plastik mermilerle, gözaltı işkenceleriyle, çıplak aramalarla ‘kasten yaralama’, hukuki dayanağı olmaksızın gerçekleştirilen tutuklamalarla ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’, ‘inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasının engellenmesi’ her gün maruz bırakıldığımız orantısız polis şiddeti ‘zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması’ suçları bunlardan yalnızca birkaçı.

Buradan hatırlatmak isteriz, Saray’ın kendi çıkarlarına göre tayin etmekte olduğu hukuk sisteminin aksine; bize, öğrencilere, kadınlara, madencilere, tüm işçi ve emekçilere karşı işlenen suçların ‘zaman aşımı’ yoktur! İşlediğiniz bütün suçların faili, bizim mahkememizde bellidir. Her geçen gün kabaran suç dosyanız da; umut ettiğiniz göz dağının aksine, bize her gün daha fazla güç, daha fazla direniş, daha büyük bir irade olarak eklenmektedir. Şimdilik istedikleri kararları versinler, dosyalarını oluşturup, zabıtlarını tutsunlar, er ya da geç hesap günü gelecektir.

1 Mayıs’ı da, Taksim’i de, arkadaşlarımızı da direnişimizle alacağız.”