“Annem hemen hemen doğduğu günden beri çalışmaktaydı. Altı yaşına geldiği sıralarda fabrika kurulunca işe sokmuşlar…Evdeki yoksulluk o dereceydi ki… Her şey parayla ve pahalıydı.”

Çocukluğumuzda gözyaşları ile okuduğumuz Zeze’nin yaşamı şimdi ülkemizde yüz binlerce çocuğun gerçeği… Zeze’lerin ülkesi artık bizim ülkemiz.
Yokluk, yoksulluk, yoksunluk…


Son 20 yıldır eğitimin piyasalaştırılmasının, çocukların kamusal eğitim hakkının ellerinden alınmasının sonucu eğitimde yaşanılan eşitsizlik ülke tarihinde görülmemiş boyutlara ulaştı. Salgınla birlikte yaşanan eşitsizliğin katlanarak artacağı kaçınılmazdı ancak sermayeye milyarlarca lira aktaran siyasi iktidar için yoksulların, halkın çocuklarının eğitim hakkı da yaşamları da satışa çıkarılmıştı. MEB’ in 2022 bütçesi, 20. Milli Eğitim Şûrası da dahil olmak üzere bugüne kadar hiçbir politika belgesinde salgının eğitime etkilerine ilişkin önlem alınmadı, bilgi paylaşımı dahi yapılmadı.

Yüz binlerce çocuğun yaşamı yok hükmündeydi.

2020-2021 örgün eğitim verilerinde 676 bin çocuğun örgün eğitim dışına çıkması buz dağının görünen yüzü bile değildi. MEB mesleki eğitim merkezlerinde kayıtlı öğrenci sayısının yüzde yüzlük artışla 321 bine yükselmesini müjde olarak duyurdu. Çocukların eğitim hakkından sorumlu olanlar tarafından çocukların ucuz iş gücü haline getirilmesi müjde diyerek açıklandı. Haftanın 4 günü çalıştırılan yalnızca bir gün okula devam edebilen, salgında yapılan düzenleme ile hafta sonu ve akşamları da okula gidebilirler denilerek bir günlük eğitim hakları da ellerinden alınan çocukların örgün eğitim istatistiklerinde yer alması yaşanılanların görünmez kılınma çabası…

Gerçeğin üstü ne kadar örtülmeye çalışılırsa çalışılsın bu yaşanılan yüz binlerce çocuğun gerçeği… 1 milyon çocuk örgün eğitim dışına çıkmış durumda…
1 milyon çocuk nerede? 1 milyon çocuk ne yaşıyor?

Derin Yoksulluk Ağı’nın kurucularından Hacer Foggo ‘derin yoksulluk’ kavramını ‘çocuklara bırakılacak tek şeyin yoksulluk olması’ şeklinde özetliyor. 103 aile ile gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarına göre ailelerin yüzde 13’ünde ebeveynleri ile birlikte çocuklar da çalışıyor. Yalnızca çocukların çalışarak geçimin sağlandığı ailelerin oranı yüzde 6… 103 ailenin yüzde 39’ u temiz içme suyuna dahi ulaşamıyor.

2020-2021 verilerinde kız çocuklarının okullaşma oranı ise örgün eğitimdeki tüm kademelerde erkek çocukların gerisine düştü.

Yalnızca son bir hafta içerisinde; Bursa’nın Osmangazi ilçesinde bir okul müdürü öğretmenlere, ‘kız ve erkek öğrencileri ayrı ayrı oturtun’ talimatını verdi, görevden alınan müdür jet hızıyla görevine geri iade edildi. Bu olayın hemen sonrasında İstanbul Esenler’de bir tarikat okulunda öğrenciler yine şiddete uğradı. Antalya’da proje kapsamında içerisinde ‘Kız çocuklarının okutulması erkekleri öksüz bıraktı.” vb. gerici ifadeler yer alan karma eğitim karşıtı Nurettin Topçu’nun “Türkiye’nin Maarif Davası” kitabı” öğretmenlere valilik tarafından dağıtıldı.

Memleketin her yerinde çocukların hayatı eğitimin piyasalaştırılması ve gericileştirilmesi ile kuşatılmış durumda…

Yoksulsa üstelik bir de kız çocuğuysa bu piyasacı, gerici kuşatma bir “kader” olarak dayatılıyor çocukların yaşamına… Çocuklar ya ucuz iş gücü haline getiriliyor ya çocuk yaşta evlendiriliyor ya da tarikatlara, cemaatlere mecbur bırakılıyor.

Şimdi yüz binlerce çocuk yaşadıklarıyla haykırıyor. “Anne Bak Kral Çıplak” diye…