1 Puan, 2 Mutsuz, 3 Aday

Beşiktaş ve Fenerbahçe, siyah-beyazlıların kazanması halinde “şampi”liğini ilan edeceği maçta puanları paylaştı ve 3 takımın yarıştaki iddiası sürdü.

Erol Bulut, bu sezon rakip teknik adamlara üstünlük sağladığı maçlarda en çok işe yarayan oyun anlayışı ile çıktı Beşiktaş karşısına. Topu rakibe bırakmış, orta sahasının ortasını da, rakibin en sağlam görünen ikilisi Atiba ve De Souza’ya problem çıkartmaya en elverişli orta saha oyuncuları, İrfan Can ve Gustavo’ya emanet etmişti. Maç boyunca bu oyuncuların farklı zaman dilimlerinde net bir üstünlük kuramamasının en önemli sonucu Fenerbahçe’nin Valencia-Osayi Samuel-Samatta hattının yaratıcılıklarına güvenmek zorunda kalması oldu. Zira, kadro dışı kalması ile içine dahil edilmesi ışık hızında olan Caner’in yan ortaları artık o kadar ezberlenmişti ki, bunlardan bir tanesinde Caner orta yapmak için gerildiğinde topun başında Beşiktaşlı bir rakibini buldu. Tabii Pelkas’ı unutmayalım. Ancak Yunan oyuncunun önceki maçlardaki kadar etkili olamamasının en önemli sebebi, Beşiktaş defansını ortadan zorlamaya çalıştığı her toplu veya topsuz koşuda onunla beraber en az 2 rakip oyuncunun da (çoğunlukla Atiba ve De Souza) tehlike bölgesinde olmasıydı. Beşiktaş’ın bu adam adama – alan savunması karışımı göbek müdafaası ilk yarıda bir hayli başarılı oldu. Erol Bulut’un ön alandaki 3 oyuncusunda bulamadığı ahenk ve yaratıcılık Larin-Aboubakar ikilisinin birçok ikili oyununda karşımıza çıktı. İki oyuncu özellikle ceza sahasının köşelerine çok başarılı deplase olup yüzleri rakip kaleye sırtları veya yüzü dönük olarak aldıkları her topta potansiyel tehlike mesajını verdiler.

İkinci yarıda Sosa’nın oyuna girişinin ardından Fenerbahçe’nin oyunu rakip sahaya yıkması oldukça doğal, hele Beşiktaş’ın galibiyet halinde şampiyonluk yolundaki iki rakibini ikincilik mücadelesi ile baş başa bırakacağını bilerek daha defansif bir anlayışa yöneleceğini tahmin etmek zor değil. Kadıköy’de galip gelirken Galatasaray bundan daha büyük bir mahkumiyete girmiş ve rakip kalede nerede ise tek bir pozisyon bile yakalayamamıştı. Beşiktaş ise maçı koparıp götürecek birçok pozisyonu yakalayabildi, fakat bu anlarda büyük acemilikler sergilemesi, Sergen Yalçın’ın takımının alıştığımız profiline pek uymuyor. Ozan Tufan’ın attığı gol elbette Fenerbahçe için büyük anlam ifade ediyor, fakat Erol Bulut’un elini çok kolaylaştırmayacak. Ozan’ın böyle değerli bir golden (ki en az iki kez de galibiyet golünü atacak fırsatları yakaladı) sonra gelecek hafta yedek kalması zor görünüyor. Ancak İrfan Can – Gustavo ikilisini bozmak da sorgulanacaktır.

Tabii yazının sonunda Altay’dan da bahsetmek lazım. Kendisinin tek başına Fenerbahçe’ye kazandırdığı puanların bir listesi yapılmalı sezon sonunda. Özellikle karşı karşıya pozisyonlarda nerede ise geçilmesi imkansız bir profil çiziyor. Şöyle söyleyelim, Cuma akşamı Rizespor’un bulduğu 3 golde Galatasaray kalesinde Altay olsaydı, bugün ligin profili bambaşka bir şekilde olabilirdi.