Japonya’nın başkenti farklı zevklere hitap etme konusunda bir cennet. Her türden insanın eğlenceyi sonuna kadar yaşayabileceği Tokyo’da sizi büyüleyecek 10 aktiviteyi derledik

10 durakta Tokyo

5 kıtada 40’a yakın ülkeyi ziyaret etmiş bir insan olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Japonya, gördüklerim arasında insan eliyle kurulmuş en güzel ülkeydi. Ülkede geçirdiğim 26 gün sonunda uçak Hollanda’ya doğru havalandığında bir 25 güne daha ihtiyacım olduğundan emindim, çünkü henüz kuzeyini görmemiştim.

Japonya’nın orta ve güneyindeki birçok şehrin kendisine ait bir karakteristiği var; ruhani Kyoto, renkli ve teknolojik Osaka, tarihi bir ders niteliğindeki Hiroşima gibi. Başkent Tokyo bunların tümünün birleştiği mükemmel bir kokteyl. Teknoloji, tarih, gastronomi, gece hayatı, Uzak Doğu öğretileri, sanat veya sınırsız eğlence, hangi amaçla giderseniz gidin sonunda sizi fazlasıyla doyuruyor. 13 milyon insanın yaşadığı şehirde bu kalabalık nüfusu hiçbir zaman hissetmiyorsunuz. Mükemmel bir altyapı ve şehirleşmeye insanı boğmayan bir sistem ve insanların birbirine sonsuz saygısı eklendiğinde günlük hayatta üzerinize gelen değil sizi ferahlatan sokaklar meydana geliyor. Üstelik yılın hangi döneminde gittiğinizin de büyük bir önemi yok (her ne kadar mart sonu nisan başındaki “sakura” dönemi bir adım önde olsa da bkz. madde).

Aşağıda bu muhteşem başkentte geçireceğiniz sürede size yardımcı olacak 10 maddeli bir rehber hazırladık. Listeye geçmeden önce Japonya hakkındaki yanlış bir bilgiye de değinmek istiyorum. Ülkedeki fiyatlar elbette Yunanistan, Ukrayna, Macaristan gibi Avrupa ülkeleriyle karşılaştırılamayacak derecede yüksek, ancak Paris, Amsterdam, Londra gibi başkentlere göre de düşük. Dolayısıyla gözünüzün korkmamasında fayda var.

Tsukiji Balık Marketi: Günün ilk saatleri için harika bir aktivite. Dünyanın en büyük balık hallerinden birisi olan Tsukiji’de hayat sabaha karşı saat 3’te başlıyor. Toptan satış için hale gelen balıklar açık artırma ile alıcılarını buluyor. Bu açık artırmaya canlı olarak tanıklık etmeniz mümkün, hükümetin turist kalabalığı yaratmamak için ziyaretçi sayısına koyduğu bir sınır var belirtelim. Haldeki satış işlemlerinin bitmesinin ardından sabahın ilk saatleriyle etraftaki balık ve deniz ürünleri satıcılarının tezgahları ile küçük suşi restoranları açılıyor ve Tsukiji gerçek anlamda bir markete dönüşüyor. Dolayısıyla çok erken kalkamasanız bile ziyaret edebilirsiniz. Aklınızda bulunsun, etraftaki suşi restoranları da saat 14.00’de kepenklerini kapatıyorlar çünkü menülerinin ana malzemesi o sabah hale gelen balıklar. Bir barın önüne dizilmiş 9-10 tane tabureden oluşan restoranların önünde bazen kuyruklar oluşabiliyor, ancak sonunda size sunulan suşi daha önce tattıklarınıza hiç benzemiyor.

10-durakta-tokyo-355463-1.

Akihabara: Teknoloji, anime ve manga sevenlerin cenneti, sokakların, binaların üzerindeki reklamlardan yansıyan ışıklarla bir renk cümbüşüne döndüğü, nam-ı diğer Elektrik Şehri Akihabara Japonya’nın en karakteristik yüzlerinden birisi. Bölgede her biri 7-8 katlı sayısız mağaza var ve bunlar teknolojik aletlerden mangaya, anime figürlerinden video oyunlarına kadar birçok farklı ürüne yer veriyor. Hatta içinde 300’den fazla pençe vinç makinesi bulunan ve sadece bu oyun makinesine yönelmiş dükkanlar dahi mevcut. Japon halkı bu oyun makinelerini çok seviyor ve durumu tiryakilik mertebesine ulaştırmış olanların sayısı bir hayli fazla. Bir tavsiye daha, özellikle fotoğraf makinesi ve lenslerini yarı fiyatına bulmanız mümkün, Yodabashi isimli Mediamarkt’ın Japon versiyonunu mutlaka ziyaret edin.

10-durakta-tokyo-355464-1.

Ghibli Müzesi: Sanırım çok anlatmaya gerek yok. Dünya anime tarihinin abide ismi, Ruhların Kaçışı, Prenses Mononoke, Yürüyen Şato ve Rüzgârlı Vadi başta olmak üzere birçok başyapıta imza atan Hayao Miyazaki’nin kurucularından olduğu şirketin çıkardığı filmlerin hem yapım aşaması hem de hikâyesi ile ilgili bir müze olan Ghibli, Tokyo’dan tren ve otobüsle ulaşacağınız Mitaka’da. Eğer gidemezsiniz Tokyo Skytree’deki hediyelik eşya dükkanını da ziyaret edebilirsiniz. Japon animelerini sevenler için olmazsa olmaz bir adres.

10-durakta-tokyo-355465-1.

Shibuya: Shibuya yazının girişinde bahsettiğim “her zevke hitap etme” özelliğinin dorukta olduğu bölgelerden birisi. Tarihi ve ruhani dokusuyla Tokyo’nun en ünlü tapınaklarından Meiji’yi ziyaret ettikten sonra, hikayesiyle sadece Japonya’da değil tüm dünyada ünlü olan ve adına bir de Hollywood filmi yapılan köpek Hachiko’nun metro istasyonundaki heykelini görüp kendinizi ışıltılı gece hayatına atabilirsiniz. Birçok ünlü giyim markasının bulunduğu Shibuya alışveriş için ideal. Meşhur cheese cake dükkanı Pablo’nun da bulunduğu ve karaoke barlarının cirit attığı Shibuya’nın zirve noktası, aynı anda 1000 kişinin farklı yönlerde karşıdan karşıya geçtiği ve Lost in Translation filminin finalinin de çekildiği Shibuya Yaya Geçidi. Biraz yüksek bir yere çıkıp kameranızı ayarlayarak, yeşil ışığı bekleyin.

10-durakta-tokyo-355466-1.

Asakusa: Tokyo’nun diğer bölgelerine göre daha bütçe dostu olduğunu söyleyebileceğimiz Asakusa için aynı zamanda başkentin en alçakgönüllü ve geleneksel muhiti denilebilir. Tabii bu beraberinde turistik karakteristiği de beraberinde getiriyor. Tokyo’nun belki de en ünlü ve en kalabalık tapınağı olan Senso-ji’ye ulaşmak için yürüdüğünüz Nakamise-dori, 90’dan fazla hediyelik eşya dükkânının yan yana dizildiği bir sokak. Eğer zamanınız varsa bu sokakta çok fazla zaman geçirmemenizi ve tapınağın arkasındaki, çok daha sakin olan bölgede alışveriş yapmanızı öneririz. Senso-ji ise büyük kalabalıklar olsa dahi büyüleyici, hele bir de bir düğün seremonisi yakalarsanız harika bir hatıra.

Jinbocho Kitapçıları: Kitap kurtları ve arşivcilerin mekanı. Jinbocho semtindeki küçük dükkanlarda muntazam arşivcilik çılgınlık seviyesinde. Örneğin People dergisinin 1950 yılından beri çıkan her sayısını oldukça iyi muhafaza edilmiş ve poşetler içinde sayılan versiyonlarını kronolojik olarak bulabilirsiniz ki elbette ikinci el romanlar, manga serileri, film afişleri ve eski gazeteler üzerine uzmanlaşmış dükkanlar da mevcut. Chiyoda bölgesinde bulunan Jinbocho’da antika mağazalarına da rastlamak mümkün.

10-durakta-tokyo-355467-1.

Sukiya ve Yoshinoya Damak Tadı: Japon mutfağı o kadar zenginliklerle dolu ki ülkede aylar geçirseniz dahi yemek kültürünün yarısına dahi hakim olmanız oldukça zor. Gittiğim ülkelerin fast-food seçeneklerini her zaman denerim, zira bu, ülke mutfağının tabanı hakkında önemli bir fikir verir. Japonya’da bu alanda en sevdiğim Yoshinoya idi. “Çabuk, ucuz ve lezzetli” sloganıyla yola çıkan restoran zinciri, elips şeklinde bir barın etrafına sıralanmış taburelerin üzerinde içeride en fazla 15-20 dakika kalan müşterilerinden oluşuyor. Pirinç elbette değişmeyen madde, bunun üzerine istediğiniz et çeşiti veya sebze ilave ediliyor. “Zaman ve paradan tasarruf” sloganıyla yola çıkan Sukiya da onun rakibi. Her ikisini de denemek şart. Yanınızdaki şahıs eğer sulu yemeğini höpürdeterek, sesli biçimde yiyorsa garipsemeyin, bu, Japonya’da yemeği beğendiğinizin bir göstergesi.

10-durakta-tokyo-355468-1.

Ueno Park: Eğer Japonya’ya ilkbaharda, vişne ağaçları çiçek açarken gittiyseniz Ueno Park size en güzel görüntüleri veren yer olabilir. Ağaçların üzerindeki beyaz çiçeklerin bir koridor oluşturduğu parkta günün hangi saati olursa olsun piknik yapan yerel halk ve turistleri görmek mümkün. Parkın içinde ayrıca Kan’ei-ji Tapınağı ve 5 katlı bir pagoda da mevcut. Herhangi bir market veya take-away restoranından yemeğinizi alın ve parkın yoluna tutun. Sosyalleşmek ve yerel halkla sohbet etmek için son derece elverişli bir ortam. Unutmayın Japon halkı İngilizce konusunda çekingen ve onları açmak zor olabiliyor.

10-durakta-tokyo-355470-1.

Odaiba: Tokyo Körfezi’ndeki yapay adanın 2 önemli özelliği var. Birisi “onsen” denilen Japon usulü spa merkezlerinin en ünlülerinden Odeo, diğeri de Tokyo Körfezi ve Gökkuşağı Köprüsü’nü gören müthiş manzara. Bu manzara hem gün boyunca hem de gece ışıkları Tokyo’ya hakim olduğunda harika. Odaiba’da eğlence ve alışveriş merkezi Diver City de bulunuyor. Yeri gelmişken onsenlerle ilgili kısa bir bilgi verelim. Bu merkezlere dövmesi olanlar (çok uzak olsa dahi) alınmıyor ve kadın/erkek olarak ayrılan havuz bölgelerine tamamen çıplak giriyorsunuz. Odeo, turistlerin sıkça ziyaret ettiği bir yer olduğu için hiç olmazsa ortak alanlarda kimono ile dolaşıyorsunuz, ancak Tokyo dışındaki birçok onsende içeri girdiğiniz andan itibaren üzerinizde mayo dahil herhangi bir giyecek olması yasak.

10-durakta-tokyo-355469-1.

Tokyo Bahçeleri: 13 milyonun yaşadığı bir şehir olarak Tokyo gökdelenlerini düşününce çok fazla bahçe ile karşılaşmak size sürpriz olarak gelebilir, ancak literatürde “Japon Bahçesi” diye bir terimin olmasının elbet bir sebebi var. Tokyo’nun en ünlü 3 bahçesi Chuo’daki Hamarikyu, Shinjuku’daki Gyoen ve Tokyo İmparatorluk Sarayı. Sonuncusunun günlük ziyaretçi sayısı sınırlanmış durumda, ancak içeri girerseniz kayıkla güzel bir nehir gezisi de sizleri bekliyor. Kalabalıklardan biraz daha uzaklaşmak için ise tavsiyelerimiz Rikugien, Koishikawa Korakuen, Kiyosumi, Kyu Shiba Rikyu, Mukojima-Hyakkaen ve Tonogoyato. Bu alt başlıkta saydığımız bahçelerin ortak özelliği temizlikleri, bitkilerin muazzam bir bakıma tabi tutulmaları ve her mevsim renkleriyle ağzınızı açık bırakması.

10-durakta-tokyo-355471-1.

Bonus-Shinkansen: Japon hızlı treni bir ulaşım aracından öte adeta turistik bir gezi. 515 kilometrelik Tokyo-Osaka yolculuğunu 300 kilometreyi aşan hızlarıyla 2 saat 22 dakikada yapabilmesi değil sadece bu “kurşun trenleri” görülmeye değer kılan. Trenlerin iç tasarımı bir yana yıllık gecikme ortalamasının 12 saniye olduğu (!) bir demiryolu hizmetinden bahsediyoruz. Evet Shinkansen’in fiyatları yüksek, fakat birkaç kezden fazla kullanacaksanız, sizi kâra geçiren Japon Demiryolu Kartı’nı almanızı öneririz.