10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın 6’ncı yılındaki anmada darp edilerek gözaltına alınanlardan 18 kişi hakkında çok sayıda suçlamayla dava açıldı. Savcılık, eyleme katılmak isteyenlerin, ters kelepçe yapılarak gözaltına alınmasını ‘şahısların saldırgan tavırları’ diyerek gerekçelendirirken, polis müdahalesi ise ‘orantılı’ bulundu.

10 Ekim anmasında gözaltına alınanlara dava: Çok sayıda suçlama yöneltildi
Ankara Garı Katliamı Anmasına Polis Müdahalesi-2020/Fotoğraf: Depophotos

Ankara Gar Katliamı’nın 6’ıncı yıl dönümü olan 10 Ekim 2021 tarihinde, patlamanın gerçekleştiği alana girerek anmaya katılmak istedikleri için ters kelepçe takılıp, darp edilerek gözaltına alınan yurttaşlara dava açıldı.

Duvar’dan Serkan Alan’ın haberine göre; gözaltına alınan 18 kişiye, “Sesli yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret”, “Görevi yaptırmamak için direnme”, “Hakaret”, “Kasten Yaralama”, “Haberleşmenin engellenmesi” ve “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” gibi çok sayıda suçlama yöneltildi.

Savcılığın hapis cezası öngören suçlamalarla hazırladığı iddianame kabul edildi ve 18 kişi hakkında Ankara 59’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nce dava açıldı.

SAVCI EYLEME KATILANLARI ‘SOL MARJİNAL GRUPLARA MÜZAHİR ŞAHIS’ OLARAK NİTELEDİ

Savcılığın iddianamesinde Ankara Valiliği tarafından verilen izin kapsamında 50 kişinin “etkinlik” alanına geçişinin sağlandığı belirtildi. Savcılık, 10 Ekim Katliamı anmasına katılmak için alana gelen kişileri “sol marjinal gruplara müzahir şahıs” olarak niteleyerek, “Yapılan kontroller neticesinde etkinlik alanına alınmayan sol marjinal gruplara müzahir şahıslar arama noktası önünde beklemeye devam etmiştir” dedi. Polisin “kalkanla itmek” suretiyle “orantılı olarak” müdahalede bulunduğunu belirten savcılık olaylar sırasında bir polis memurunun burnunun kırıldığını iddia etti.

Gözaltına alınanların gözaltı aracında plastik kelepçe ile ters kelepçe yapılmasına ilişkin ise savcılık, “Şahısların saldırgan tavırları nedeniyle kendilerine veya başkalarına zarar vermelerini önlemek için önleyici olarak plastik kelepçe takılmak suretiyle” bunun yapıldığını belirtti.

10 Ekim anmasına katılanların polislere görevlerinden dolayı saldırdıklarını, hakaretlerde bulunduklarını, darp edip yaraladıklarını iddia eden savcılık sevk maddeleri uyarınca cezalandırılmalarını talep etti.

"İDDİALARIN HEPSİ MENETSİZ"

10 Ekim anmasına katılmak için alana gelen, gözaltına alınan ve hakkında dava açılan isimlerden biri de Mülkiyeliler Birliği önceki dönem başkanı, anayasa hukukçusu Dinçer Demirkent oldu.

Her 10 Ekim anmasında meydana gelip yasını tutmak isteyenlerin engelleme ve şiddetle karşılaştığını, bunun ardından “yargı tacizinin” de beraberinde geldiğini belirten Demirkent, “Neredeyse memlekette ses çıkaran herkese yönelik çok ciddi bir yargı tacizi var. Bunun da insanları yıldırmaya yönelik olarak yapıldığını düşünmek için çok makul sebepler var” dedi.

Demirkent gözaltına alındıkları gün yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

“İddiaların hepsi mesnetsiz. Benim önümde yaşlı insanlara şiddet uygulanıyordu, ‘Yapmayın, yaptığınız hukuka aykırı’ dedim. Ardından ters kelepçe ile gözaltına alındım, ‘Bunu yapmayın’ dediğimde polis kelepçeyi daha da sıktı. Bunların da görüntüsü olması gerek. Herkesin gözü önünde yapılan ve anayasaya aykırı olan bir kötü muamele var. Bu muamele bir suç. O suç hakkında ben şikayetçi olmama rağmen o şikayet dikkate alınmamış. Dava açılmadı. Barışçıl gösteri hakkını kullanan ve benimle birlikte gözaltına alınan her kim varsa hepsine soruşturma açıldı, davaya dönüştü. Ne yazık ki bu rutinleşti. Türkiye’nin otoriter rejimini en bariz gösteren şeylerden birisi bu. Her gün yüzlerce kişinin maruz kaldığı olaylardan birisi.”

"BARIŞÇIL GÖSTERİLER DOĞRUDAN YASAK İLAN EDİLİYOR"

Türkiye’de anayasada güvence altına alınmış toplanma ve gösteri yürüyüşleri hakkının kullanımını durduracak bir durum yaşandığını, birçok kentte yılları bulan yasaklamaların hayata geçirildiğini ifade eden Demirkent, “Hakkın özüne dokunduğu açık. Herhangi bir talep ve amaçla yapılan barışçıl gösteriler doğrudan yasak ilan ediliyor. Polis insanlara orantısız güç uyguluyor. Biber gazıyla saldırı gerçekleştiriliyor” dedi.

İnsanların sokağa çıkarak hakkını kullanması, talepte bulunması, anma yapması gibi eylemlerin polis şiddetiyle açıkça engellendiğini belirten Demirkent, “10 Ekim, Türkiye’de son yıllarda yaşadığımız en büyük travmalardan biri. Ankara’da 104 insanın öldürüldüğü, bir terör eylemi. O dönemde 7 Haziran-1 Kasım döngüsündeki şiddet olaylarından bir tanesi. Orada öldürülenlerin, yaralıların kriminalize edildiği tuhaf bir durum yaşadık. O acıya şahit olanlar kriminalize edildi. Bunun anılmasına izin verilmedi. Anıt yapılması hala engellenmeye çalışılıyor. Bunu kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.