10 Ekim katliamı davasında sanıklar birbirini suçladı

DİSK, KESK, TMMOB, TTB’nin 10 Ekim 2015 tarihinde düzenlemek istediği “Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi” öncesinde IŞİD, Ankara Tren Garı’nda bombalı saldırı düzenledi. Saldırıda 103 kişi hayatını kaybetti. Katliama ilişkin Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, 19’u tutuklu 36 sanıklı davanın karar grup duruşması, ‘FETÖ’ sanıkları için özel olarak inşa edilen Sincan Ceza İnfaz Kurumu içerisindeki salonunda görülüyor.

Salı günü başlayan duruşmada, bugün ailelere karşı polisin aldığı önlemler dikkat çekti. Duruşma salonun önünde çevik ekipleri, bir ambulans, bir polis bir de jandarma TOMA’sı hazır bulundu.

‘GECEYE KADAR SÜRSE DE KARAR VERECEĞİM’

182 klasörden oluşan dava dosyasında sanıklar hakkında eksikler belgeler vardı. Mağdur avukatları tarafından başka illerdeki mahkemelerden sanıklar hakkında istenilen belgeler getirilmedi.

Katliama ilişkin kamu görevlilerini işaret edilen delillere karşın kamu görevlileri hakkında hiçbir dava açılmadı. Aradan geçen 53 celsede mağdur avukatları sanıklar ve kamu görevlileri hakkında talepte bulundu ve delilleri ortaya koydu.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray’ın bugün karar vermesi bekleniyor. Başkan Giray’ın “Geceye kadar da sürse bugün karar vereceğim” dediği öğrenildi.

Duruşmada ilk gün müştekilerin ve avukatların, savcının mütalaası hakkındaki, ikinci günü ise müşteki avukatlarının sanıklar hakkındaki beyanları alındı. Ayrıca sanıkların esasa ilişkin savunmalarına başlandı. Duruşmanın üçüncü gününde sanıkların ve avukatlarının esas hakkındaki savunmalarıyla devam etti.

‘ABİ, KARDEŞ GİBİ’

Gazete Duvar'ın haberine göre, Sanık Suphi Alpfidan’ın avukatı Akın Deniz müvekkili hakkında savunma yaparken mağdur aileleri “Bir katili bu kadar savunmayın, giydiğiniz cübbeye yazık” diye bağırdı. Avukat Deniz, müvekkili hakkındaki savunmasına devam etti. Deniz, müvekkilinin beraatını istedi. Sanık Suphi Alpfidan, bir kişiyi tanıdığı için 2 yıldır tutuklu olduğunu söyleyerek, “(Mahkeme Başkanı Giray’a) Ben de siz de Türkiye Cumhuriyet’i vatandaşısınız. Sizinle abi kardeş gibi konuşacağım. Yakup Karaoğlu ilk tanıdığım insan. Biz arazi alıp satıyoruz. Arazi harici eve dahi bakamıyoruz. O kadar yoğundu. Haftanın 5 günü tapudaydık. Bu işlemler aracılığıyla Yakup’la tanıştık. Onun aracılığıyla da Halil Alçay’la tanıştık” dedi.

‘KÜLTÜRÜMÜZ UYUŞMUYOR’

Alpfidan, IŞİD üyelerine ev kiralamadığını ileri sürerek, “Bir tane ev kirası kontratı gelmedi. Benim bu adamlarla ilgim ilişkim yok. Kültürümüz uyuşmuyor. Hayatım perişan oldu. Bir terör örgütü damgası yedim” diye konuştu.

‘İSTİBARAT AÇIĞI VAR’

Alpfidan, Antep 1 Mayıs patlamasıyla ilgili “İstihbaratın çok büyük açığı var” ifadesini kullanarak, “(10 Ekim katliamını kast ederek) Bu olay 15 Temmuz öncesi oldu bu işin içinde belki FETÖ’cülerin parmağı vardır” dedi. Alpfidan, Yunus Durmaz’la ilgili “Etme bulma dünyası başkan. O kadar insanın canını yaktı, bakın nasıl öldü” değerlendirmesinde bulundu.

‘SAVUNMA YAPMAYACAKTIM DA’

Sanık Hacı Ali Durmaz’ın avukatı Tansu Çiller, müvekkilinin masum olduğunu ileri sürerek, tahliyesini istedi. Sanık Durmaz, kendisinin suçsuz olduğunu savunarak, “103 kere ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan adam tek bir sayfa savunma hazırlıyor. Normalde bunu da yapmayacaktım. Avukatım hazırlanmış yapayım. Ben bu patlamanın neresinde yer almışım. Bu tertibin neresindeyim. Bir şeyler yapmışsam iddia makamının açıklaması lazım. Tamam tertibinde yer almışım da neresinde yer almışım. Ben Yunus Durmaz’ın kardeşiyim diye ağırlaştırılmış müebbet almam mı lazım” dedi. Mağdur aileleri Durmaz’a tepki gösterdi.

‘DEVLETİN BENDEN ÖZÜR DİLEMESİ GEREKECEK’

Sanık Resul Demir, savunmasında “Güzel bir hikaye anlatacağım” diyerek, hikaye anlattı. Demir, anlattığı hikayeden sonra şu ifadeleri kullandı: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin benden özür dileyerek, beni buradan göndermesi gerekecek. Benim 3 yılımı çaldınız. Kendimi anlatmak için üstümü başımı yırtasım geliyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözünün tersini yaparsanız, insanla beslenir devlet dersiniz. Benim bütün ömrümü çalarsınız.” Sanık Demir’in 1,5 saat süren savunmasının ardından duruşmaya ara verildi.

‘BANK ASYA’NIN AÇILIŞINDA, ERDOĞAN ve GÜL VARDI’

Duruşmaya verilen aranın ardından sanık savunmalarıyla devam edildi. Sanık Burak Ormanoğlu, dosyada yer alan belgelerin gerçeği yansıtmadığını ifade ederek belgelerde yer alan resimlerdeki kişinin kendisi olmadığını ileri sürdü.

Karaoğlu, “IŞİD üyesi olduğumu ispat etmek için belirledikleri delillerden birisi IŞİD daha kurulmadan önce gittiğim bir piknik. Bank Asya’nın açılışında Gülen, Erdoğan ve Abdullah Gül vardı. Ancak şimdi bu bankaya para yatıranlar suçlu sayılıyor. Önceden bu açılışı yapanlar suçlanamayacağı gibi biz de suçlanamayız” dedi.

‘SURİYE’DEN GELENLERE EVİNİ AÇIYORDU’

Yakup Karaoğlu, savunmasını yaparken sanık Esin Altıntuğ araya girdi. Bombacıları Ankara’ya getiren Halil İbrahim Durgun’un eşi olan Altıntuğ, şunları söyledi:

“Eşim Halil’in firar ettiği gece Yakup’un onu kaçırdığını söyledi. Zorla evimizde ders yaptırdı, misafir getirdi. Yabancı misafirleri gelirdi. Benim evime de getirmek istedi ama müsaade etmedim. Hiçbir şey yapmamış gibi şimdi yalan söylüyor burada. Benim eşimi bu yola sokan, bizim hayatımızı mahveden kişi Yakup’tur. Suriye’den gelen insanlara evini açıyordu. Dini toplantılar yapıyor, beyinleri yıkıyordu. Eşleri Suriye’de ölen kişiler geliyordu Türkiye’ye bunlar vesilesiyle. Eşleri Suriye’de ölen kişileri Yakup Karaoğlu Suriye’den getiriyordu. Halil yurt dışına çıkacağını 14 Ekim günü söyledi. (Yakup’un Halil İbrahim Durgun’u kaçırdığını kast ederek) ‘Yakup geldi beni aldı götürdü’ dedi.”

‘EVİME SURİYELİLERİ NİYE GÖTÜREYİM?’

Altıntuğ’un ifadelerinden sonra Karaoğlu “Ben şimdi neyle suçlandım?” diye sordu ve Altıntuğ’un kendisi hakkında söylediklerinin doğru olmadığını iddia etti.

Karaoğlu, “Kendi evime Suriyeli birini niye götüreyim? Öyle hale geldi ki kocasını benim öldürdüğümü söyledi. Ben, Halil İbrahim Durgun’u aranıyorsun diye aramadım. Kaçması yönünde bir şey söylemedim. Ben nasıl işler yapıyorum anlamadım ki” dedi.

SANIĞA ‘OLAY DEĞİL KATLİAM’ TEPKİSİ

Sanık Metin Akaltın savunması sırasında 10 Ekim Katliamı’na “Ankara olayı” dedi. Mağdur aileleri duruma “Olay değil, katliam katliam” diyerek tepki gösterdi. Akaltın, savunmasını Kur’an-ı Kerim’den ayetler okuyarak sonlandırdı.

‘DOSYADAKİ FOTOĞRAFIN NE ZAMAN ÇEKİLDİĞİ BELLİ DEĞİL’

Sanık İbrahim Halil Alçay, bombacıların Ankara’ya getirildiği aracın kendisini ait olmadığını öne sürdü. Alçay, “Ben bu aracı satmıştım. Araç olay için tahsis edilmemişti. Halil İbrahim Durgun’a aitti araç ve onun olaya özel tahsis edildiğine dair bir tane belge yok” sözleriyle kendini savundu.

Sanık Nihat Ürkmez’in avukatı Hüseyin Almaz, müvekkili hakkında dosyada sadece bir fotoğrafın olduğunu söyleyerek, “Bu fotoğrafın nerede, ne zaman çekildiğine dair bir delil mevcut değildir. IŞİD, Eylül 2013 tarihinde terör örgütü olarak kabul edildi. Fotoğrafın çekildiği zaman mütalaada belli değilse nasıl bunu örgüt üyeliğine delil olarak kabul edeceğiz” dedi.

Almaz, Zaman Gazetesi’ne yapılan operasyon sırasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun olay yerine gidip fotoğraf çektirdiğini hatırlatarak, “Kılıçdaroğlu şimdi örgüt üyeliğinden tutuklu mu? Değil. O zaman fotoğraf örgüt üyeliğine delil değil” sözleriyle müvekkilini savundu.

Almaz, müvekkilinin Suriye’ye gittiğini ancak IŞİD kampına gitmediğini iddia etti. Almaz, “Arapça eğitimi almak için Suriye’de bulundu. Yine İHH yardım kamplarında bulundu. Müvekkilin DAEŞ (IŞİD) kampında bulunduğun dair somut delile dosyada rastlamadım. Çektirdiği fotoğraftaki silah gerçek mi değil mi? Dosyada tespit yok” diye konuştu.

‘AVUKAT BEY, PROVOKE ETMEYELİM’

Mağdur ailelerinden avukat Almaz’ın ifadelerine itirazlar geldi. Almaz, Mahkeme Başkanı’na “22 yılıdır avukatım ilk defa böyle bir şey görüyorum” dedi. Mahkeme Başkanı Giray, “Avukat Bey provoke etmeyelim” karşılığını verdi.

Almaz, ifadelerine devam ederken, salondan itirazlar da sürdü. Almaz, “Neşet Ertaş’ın bir sözü var, kendi kendisinden utanmayan yeryüzünde hiç kimseden utanmaz” diye sözünü sürdürürken, Mahkeme Başkanı Giray, “Avukat bey kaçıncı kez söylüyorum savunmanıza devam edin” sözleriyle uyarıda bulundu.

‘DOSYADA İSMİMİN ‘İ’Sİ BİLE YOK’

Mahkeme Başkanı Giray’ın uyarısından sonra savunmaya devam eden Almaz, müvekkilinin uzun süre tutuklu bulunduğunu belirterek, “10 Ekim Katliamı dosyasından yargılanmasaydı en fazla 1 yıl sonra tahliye olurdu” dedi.

Sanık Nihat Ürkmez, 10 Ekim katliamıyla ilgisi olmadığını iddiasında bulunarak, “Bu kadar dosya ortaya çıktı. Bu dosya kapsamında ismimin i’si bile yok. Bu kadar şahıs ve gizli tanık ortaya çıktı. Bir kişi deseydi bu fotoğraftaki kişi Elazığlı” dedi .

Ürkmez, IŞİD ile irtibatlı derneklere gittiğinin iddia edildiğini söyleyerek, “Elazığ’da IŞİD ile irtibatlı hangi dernek gözaltına alındı, hangisinin başkanı tutuklandı. Şimdi gittiğim için ben mi suçluyum?” diye sordu. Ürkmez, akrabalarının IŞİD üyesi olması hakkında “Bu suç bana mı özel, benim akrabalarım IŞİD üyesi diye. Şimdi PKK’nin kurucusunun akrabası milletvekili” ifadelerini kullandı.

‘KONUŞMAMDA SUÇ UNSURU VARSA ONA GÖRE KONUŞALIM’

Sağ ayağı kırık olan sanık Yakup Yıldırım, savunmasını yapmaya askerler eşliğinde geldi. Yıldırım, Hakan Şahin’in yakın arkadaşı olduğunu ve bu yüzden suçlandığını söyledi. Yıldırım, “Hakan Şahin ile konuşmalarımda suç unsuru varsa ona göre konuşalım” dedi.

Yıldırım, Mahkeme Başkanı Giray’a Şahin ile olan konuşmalarının yer aldığı kağıdı verdi. Yıldırım, (bombacılar gelmeden önce Ankara’da keşif yaptığı ileri sürülen sanık) Hakan Şahin’in telefonunu birkaç kez kullandığını ekledi. Yıldırım, savunmasında terör örgütü üyesi olmadığını dair beyanda bulunarak beraatını istedi.

Duruşmada tutuklu sanıklardan 17’sinin mütalaaya karşı savunması tamamlandı. Bugün karar çıkması beklenen davada, sanık savunmaları tamamlanmadığı için, duruşma yarına ertelendi.

2 sanığın da savunmalarının alınmasının ardından, mahkemenin yarın kararını açıklaması bekleniyor.