Malum tatil döneminin ortasındayız. Havaalanlarında artık kabak tadı vermiş güvenlik önlemleri pek çoğumuzu, özellikle de sık yolculuk yapanları bunaltmaya devam ediyor. Ortalama sorgusuz sualsiz medya takipçisi için bu güvenlik önlemleri gerekli ve sorun değil. Bunu defalarca test ettim. Güvenlik kontrolü için kuyrukta beklerken önümde arkamdakilerin çaktırmadan tepkilerini ölçüyorum ve insanlar genelde bu işi sorgulamıyor.

16 yıl ve daha öncesinde seyahat edenler ya da o zamanları hatırlayabilenler uçakla seyahat etmenin, havaalanlarına gitmenin bugünkü gibi işkence olmadığını hatırlayacaklardır. 2001 New York bombalamaları sonrası abartılı ‘terör tehdidi’ karşısında o zaman akla zarar denecek pek çok şeyi kanıksadık bile.

Yapılan kontroller ve kurallara bakalım. El çantanızdan bilgisayar, tablet ve benzeri şeyleri çıkartacaksınız. Bir ara Türkiye’de çıkarttığınız diz üstü bilgisayarları bir de açıp çalıştırmanızı istiyorlardı. Neyseki bu saçmalık çok uzatılmadı. Ama pek çok başka saçmalık geldi. Kemerinizi çıkartacaksınız, arada keyfe keder ayakkabınızı da çıkartacaksınız. Ceketinizi de, kolyenizi de... striptize az kaldı derken şu yeni makineleri icat ettiler ve iliğinize kadar görüyorlar artık.

En sinir bozucu olanlardan biri de sıvı sınırlaması. 100 ml geçmeyen kaplarda ve küçücük bir poşete sığacak kadar toplam sıvı alabilirsiniz. Neredeyse bütün havayollarının bavul parasını ekstradan almaya başladığını düşünürseniz durum daha da vahim. Aceleniz varsa ya da bütçeden kısmanız gerekiyorsa el çantanızı çok iyi planlamanız gerek.

Avrupa Komisyonu geçtiğimiz yıllarda bu sıvı kısıtlamasını kaldırma yönünde bir karar aldı ama bunu uygulamak ne kadar sürecek bilinmez. Bu kadar büyük bir havaalanı güvenlik endüstrisi yarattıktan sonra bunu kaldırmak da zor olacaktır.

Havaalanlarında en çok çalışanı göreceğiniz yer genelde güvenlik alanı. İşin saçmalığı kısmen de burada. Eğer bir takım sıvılardan bomba yapacak kadar parlak bir takım insanlar bu güvenlik alanına dek malzemeleriyle serbestçe geliyorlarsa uçağa binmelerine gerek yok. Güvenlik alanında en kalabalık yolcu sayısını bulacaklardır.

100 ml su, ruj, el kremi, traş köpüğü, parfüm ve benzeri ile bomba yapılmasının neredeyse imkansız olmasını bir kenara bırakıyoruz. Bu konuda pek çok çalışma halihazırda yapılmış durumda.

Durum bir nevi Nasrettin Hoca fıkrası. Örneğin uçaklara ve havaalanlarına yönelik bu tehdit otobüs terminalleri ve tren garlarını etkilemiyor mu? Yere yakın olunca velev ki oldu sıvı bombasının etkisi mi azalıyor? Kısa mesafelerde, ülke içi ya da Avrupa içi uçuşların çoğu küçük uçaklar ve dolayısıyla büyük otobüslerden çok da daha fazla yolcu taşımıyorlar. Kimi korumaya çalışıyoruz havaalanı güvenlik kontrolleriyle? Otobüsle veya trenle seyahat edenler daha mı az değerli ki korumayı haketmiyorlar? Bir tuhaflık da dışarıdan getiremediğiniz kadar sıvıyı kontrolden geçtikten sonra satın alabiliyorsunuz. Bir bit yeniği var bu işte ama...

Çok işkilleniyorum, farkındayım. Savcı ve hakim kardeşlerimden rica ediyorum bu rezilliğe bir son versinler. Yükselmek isteyen arkadaşların önünü kesmek için uydurulmuş hurafeler bunlar.

İyi haftalar ve bol şanslar.