TBMM’nin kuruluşunun 100. yılında yapılan Kurultay, güzel bir rastlantı olduğu kadar tarihsel sorumluluk CHP için.

Neden? Çünkü, Kurtuluş ve Kuruluş (1919-1923)’tan yaklaşık yüz yıl sonra, Cumhuriyet’in nitelikleri zedelendi. Hatırlayalım:

2016: 15 Temmuz kanlı darbe girişimi; 20 Temmuz OHAL ilanı,

2017: OHAL’in amaç dışı kullanılması ve istismarcı Anayasa değişikliği,

2018: 9 Temmuz günü tek kişi yönetimin yürürlüğe konulmasına kadar OHAL KHK ek listeleri yoluyla sayıları yüz bini aşan kamu görevlisinin işine son verilmesi,

2018-2020: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yerine “başkan talimatları” ile yönetim.

İKİ 23 NİSAN

Yıkım, Anayasa yoluyla yapıldığına göre, inşa da aynı yolla olabilir. Demokrasi inşasında, kendi tarihi Cumhuriyet ile özdeşleşen CHP’ye tarihsel bir görev ve sorumluluk düşüyor. Haliyle,

37. Kurultay, Anayasa için güçlü bir çıkış ve söylem vesilesi olacak. Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu, 23 Nisan 2019 ve 2020 konuşmalarında anayasal hedefi, yol haritası ve içerik olarak temel öğelerini ortaya koydu.

Bunları somutlaştırmak için önemli fırsat olan Kurultay’da şu üçlü yol haritası somutlaştırılabilir:

■ Anayasal kamuoyu oluşturmaya ivme kazandırmak ve buna süreklilik sağlamak.

■ Nitelikli yasa/mayı, -yürürlükteki Anayasaya saygı kaydıyla- demokratik anayasaya giden yolu açıcı vazgeçilmez çalışma olarak görmek,

■ Anayasa konusunda izlenecek müzakereci ve katılımcı yol ve yöntemi ortaya koymak; ulusal kazanımları yeni öğelerle pekiştirmek suretiyle içerik belirlemesi yapmak.

Bu erekte belirleyici yön, çağdaş ve demokratik hukuk devleti eksenli ulusal anayasadır. Çağdaşlık, erkler ayrılığı, denge ve denetim düzeneği ile hesap verebilir hükümet sacayağıdır. Ulusallık ise, Osmanlı-Cumhuriyet çizgisindeki Türkiye deneyimi doğrultusunda onarıma en elverişli yönetim tarzı olarak parlamenter rejime dönüşü gerekli kılar. Dönüş süreci, ulusal siyasal ve anayasal kazanımların farkındalığı ölçüsünde işletilebilir.

ÜÇ DÜZLEMDE İLERLEMEK

Demokratik anayasa arayışında CHP, etkinliklerini üç düzlemde somutlaştırabilir:

■ Düşünsel düzlemde; varlık nedeni iktidarı sınırlandırmak ve insan haklarını güvence altına almak olduğuna göre, denge ve denetim düzeneğini ve hesap verebilir bir yönetimi öngörmeyen, yargı bağımsızlığını sağlamayan bir Anayasa, ne hak ve özgürlükleri güvencesi olabilir, ne de iktisadi istikrarı ve toplumsal barışın sağlayabilir. Bu gereklilikler, bütün toplum kesimleri ile sürekli paylaşılmalı.

■ Dayanışma ve etkileşim ağları, “yürürlükteki anayasal veya fiili yönetimin sürdürülemez” özelliği ve “demokratik anayasa gereksinimi” ortak paydasına yönelik olmalı.. Ağlar yelpazesi, siyasal partileri, demokratik kitle örgütleri, sendikalar gibi meslek kuruluşları, dernekler ve vakıflar gibi sivil toplum örgütlerini kapsamına almalı.

■ Demokratik toplum, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün güvencelendiği çoğulcu ve hoşgörülü toplum olduğuna göre, sivil toplum örgütleri ancak demokratik toplumda var olabilir. En temel ve üstün hukuk kuralı olarak anayasa yapımında kalkış eşiği, demokratik toplum olmalı.

Demokratik hukuk devleti yolundaki birikim farkındalığı içselleştirilebildiği ölçüde, anayasa sürecinin itici gücü olarak toplum, siyasal aktörleri kuşatabilir.

CHP kurultayı, erkler ayrılığının temel gerekleri doğrultusunda Cumhuriyetin temel organlarını yapılandırma biçimi ve işleyen parlamenter rejimin ana öğelerini belirleme çalışmalarını başlatmak için tarihsel sorumluluk eşiği olarak görülmeli.

Sayın Kılıçdaoğlu, yeni Anayasa ilkelerini, iki 23 Nisan konuşmasında ortaya koymuştu.

Şimdi yapılması gereken;

■ Yol haritasını belirlemek ve

■ Anayasa taslağının ortaya çıkarmak için, diğer partilere ve bütün yurttaşlara güçlü bir çağrı.