11 Eylül yeni bir dönemin kapılarını araladı: İşgallere bahane oldu
Amerikan emperyalizminin ‘önleyici müdahale’ bahanesiyle saldırgan politikalarına dayanak yaptığı 11 Eylül İkiz Kule saldırılarının üzerinden 23 yıl geçti. Afganistan’ın işgaliyle başlayan süreçte Ortadoğu kana bulanırken dünyanın dört yanında müdahaleler sürüyor.
DIŞ HABERLER SERVİSİ
Bugün, ABD’nin “terörle mücadele” ilan ederek emperyalist saldırganlığına meşruiyet kazandırdığı 11 Eylül saldırılarının 23’üncü yıldönümü. “Dünyayı değiştiği gün” olarak tanımlanan 11 Eylül, küresel güvenlik politikalarındaki köklü değişikliklerin beraberinde getirdiği dünyanın birçok noktasındaki emperyalist çatışmanın kurbanı yüz binlerce masum sivil oldu.
11 Eylül 2001’de Başkent Washington ve New York’ta kaçırılan uçaklarla düzenlenen saldırılarda, 2 bin 977 kişi hayatını kaybetti, 6 binden fazla kişi yaralandı. El Kaide’nin üstlendiği saldırıda uçakları kaçıran 19 hava korsanı öldü.
BAHANE BULUNDU
Saldırıların ardından Başkan George W. Bush yönetimi ABD’de iç ve dış politikada bir dizi değişikliğe giderek emperyalizmin Ortadoğu’da ve dünyadaki rolünü tekrar öne çıkarmak için bir fırsat yakaladı. Dış müdahalelerde ihtiyaç duyulan kamuoyu, 11 Eylül’de yaşamını yitiren yüzlerce sivil bahane edilerek konsolide edildi.
NATO Şartı’nın “bir üyeye yapılan bir saldırının tüm üyelere yapılmış olacağını” belirten 5’inci maddesi ilk kez yürürlüğe konuldu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) de “terörle mücadele konusunda” her türlü askeri adımı atmaya hazır olduğunu ilan etti.
SALDIRI POLİTİKASI
Bu sırada “terörle küresel mücadele” başlatan ABD’de “potansiyel tehditlere karşı vurulmadan önce vurma” stratejisini içeren “Bush Doktrini’ni” temel alan yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi devreye konuldu. Ortadoğu, ABD’nin yeni düzeni için en stratejik bölgelerden biri oldu. Körfez Savaşı ile başlayan süreç, Afganistan ve Irak’ın işgali ile Libya ve Suriye’ye uzanan iç savaşlarla bölgeyi kana bularken emperyalist çıkarlar için bölge kana bulandı.
İç kamuoyu ile bölgesel ve uluslararası aktörlerin desteğini alan ABD, 7 Ekim 2001’de Afganistan’ı işgal etti.
ABD’NİN EN UZUN SAVAŞI
Taliban ile El Kaide’nin yok edilmesi ve Usame Bin Ladin’in yakalanmasının” hedeflendiği ileri sürüldü. Bin Ladin, 2011’de Pakistan’da düzenlenen operasyonla öldürülse de “Batı yanlısı yeni bir rejim inşa etme” gibi farklı sebeplerle işgal uzatıldı. 30 Ağustos 2021’de ABD güçlerinin Afganistan’dan çekilmesiyle gerici Taliban rejimi, 20 yıl aradan sonra tekrar yönetime geldi. Afganistan’ın işgalinin ardından Bush yönetimi, 20 Mart 2003’te Irak’ta kimyasal silah bulunduğu gerekçesiyle ‘’önleyici savaş’’ adı altında BMGK kararı olmadan Irak’ı işgal etti ve Saddam Hüseyin’i devirerek idam etti. Operasyona "Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu" adı verildi ancak askeri müdahaleler ve mezhep savaşları sonucu yüz binlerce sivilin yaşamını yitirdi.
Irak işgali aynı zamanda Ortadoğu ve Afrika’da ABD’nin varlığını sürdürmek için kullandığı IŞİD’in ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Son olarak Irak Savunma Bakanı Sabit Abbasi, ABD güçlerinin Irak’tan 2 yıl içerisinde çekilmesi için Washington ile anlaştıklarını duyurdu.
***
KİEV ELİYLE KUŞATMA
Amerikan emperyalizminin hegemonya savaşının kızıştığı bir diğer yer Ukrayna oldu. ABD’nin zayıflayan küresel hegemonyasını yeniden tesis etmek için Rusya üzerinden ürettiği saldırgan politikaları, Ukrayna’yı da savaşa sürükledi. Savaş örgütü NATO’nun kuşatma hamlesine Ukrayna’da yanıt veren Rusya’nın işgaliyle başlayan savaş üçüncü yılında sürerken kazanan emperyalistler, silah endüstrisi, kapitalist tekeller. Bu saldırgan politikaların kaybedei ise başta Ukrayna ve Rusya olmak üzere halklar oldu. Yüz binler yaşamını yitirdi.