Anayasa’ya göre, “geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.” (md.102/2)

Anayasa’ya göre, “geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.” (md.102/2).

“Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.” (md.101/son; 6271 sy. CB Seçim Kanunu/CSK, md.4/5).

Görüldüğü üzere, seçilmenin kendiliğinden iki sonucu var: Parti ile “ilişiği kesilme” ve TBMM “üyeliği sona erme”. Yanıtı aranan soru ise, “seçilmiş olma” anı ne zaman?

Saptayan merciin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) olduğunda kuşku yok. Zaten, CSK madde 20, bunu düzenliyor: “Cumhurbaşkanı seçiminin sonuçlandırılması”.

Buna göre, “Cumhurbaşkanı seçiminin kesin sonuçları, Yüksek Seçim Kurulu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Makamına bildirilir, kamuoyuna ilan edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır”. Seçilen CB adına, YSK tarafından CB seçildiğine dair tutanak düzenlenir.

Bu anayasal ve yasal düzenleme karşısında, 10 Ağustos günü seçilen (md.102/2) 12. Cumhurbaşkanı’nın partisi ile ilişkisi ne zaman kesilmiş ve TBMM üyeliği ne zaman düşmüş sayılır?

1. olasılık: YSK Başkanı’nın 10 Ağustos akşamı CB seçim sonuçlarıyla ilgili açıklaması, Anayasa md.102/2’nin teyidi anlamına gelmekte.

2. olasılık: 11 Ağustos pazartesi günü, seçim sonuçlarının YSK web sitesinde duyurulması, md.102/2’nin yazıya geçirilmesi anlamına gelmekte.

3. olasılık: kesin sonuçları, “bildirme”, “ilân etme” ,“yayımlama” ve bunu “tutanakla saptama”, “seçilmiş olma” anlamına gelmekte. (Bu eşzamanlı işlemin, 15 Ağustos günü gerçekleştirilmesi bekleniyor.)

4. olasılık: Cumhurbaşkanına tutanağın verilmesi ve ant içme töreni (CSK, md.21).

Bu dört olasılıktan hangisinin, “seçilmiş sayılma” ve bunun sonuçlarını doğurması söz konusu?

Madde 102/2, “seçilmiş olur” dediğine ve bu durum ilk iki olasılıkta gerçekleştiğine göre, R.T. Erdoğan’ın Parti Başkanlığı ve Başbakanlık görevlerini kullanmayı durdurması temenni edilirdi. 3. Olasılık ise, hukuki sonuç da doğurur: 6271 sayılı yasa, bu konuda hiçbir yoruma yer bırakmayacak düzenlemeyi yaptığına göre, “kesin sonuçlar” (bildirme-ilan etme-yayımlama yoluyla) açıklandığı ve tutanakla saptandığı anda, Cumhurbaşkanı’nın partisi ile “ilişiği kesilir” ve TBMM üyeliği “sona erer”.

“Seçilme anı”, bazılarının öne sürdüğü gibi, “göreve başlama anı” olarak kabul edilebilir mi? Bu durum, “Cumhurbaşkanına tutanağın verilmesi ve andiçme töreni”, kenar başlığı ile düzenlenmiş bulunuyor (md.21).

Böylece, 6271 sayılı yasa, seçimin kesinleşmesi ile göreve başlamayı, ayrı ayrı düzenliyor ve iki ayrı zaman dilimine yayıyor. Öyle kesin bir ayrım yapılmış ki, “makamın başka bir sebeple boşalması halinde” bu süre üç gün olarak belirlenmiş bulunuyor.

Bu iki zaman dilimi karşısında Anayasa’nın âmir hükmü, adayın statüsündeki hukuki değişimin, “seçilme” işlemine bağlanmış olmasıdır. Ant içme töreni ise, göreve başlama koşuludur. Anayasa, böylece, seçilme ile göreve başlama arasında bir “geçiş dönemi” öngörmüş olmakta.

Bu açık anayasal düzenlemeye karşın, Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Erdoğan, AKP faaliyetlerine -genel başkan sıfatıyla- katılmaya devam ederse, Başbakan sıfatıyla da eylemde bulunur ve işlemler yaparsa ne olur? Hukuki sonuçlar ile yetinecek olursak;

- Anayasa, açıkça “ilişiği kesilir” dediğine göre, AKP ile artık hukuki bağı bulunmadığı için, tamamen “fiili bir durum” anlamına geleceğinden, Başkanlığı altında yapılacak işlemler yok hükmünde sayılır. Haliyle, Parti’yi Kongre’ye hazırlama çalışmalarına katılamaz…

- Yine Anayasa, açıkça “sona erer” dediğine ve, TBMM üyesi olmayan bir kişi Başbakanlığı yürütemeyeceğine göre, Başbakan sıfatıyla yapacağı işlemler de yok hükmünde sayılır. (İstifa etmiş Hükümet, Başbakan yardımcılarından birine vekalet verilerek, yenisi kuruluncaya kadar görevi yürütebilir…).

Değinilen anayasal ve yasal hükümlere uyulmaz ise, fiili duruma karşı işletilecek başvuru yolları üzerinde ayrıca durulabilir. Bundan daha önemlisi, ortaya çıkacak anayasal krizin vahametidir. Neden? Çünkü, “Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözet”mekle yükümlü (md.104) olan kişinin, seçilmesi ile göreve başlama dönemi arasındaki zaman diliminde Anayasa’nın emredici hükümlerinin gereklerine aykırı davranması, Anayasa ihlâlinin ötesinde bir anlam taşır.

Bu durum, halk tarafından seçilen CB tarafından Anayasa’nın askıya alındığı anlamına gelir ve seçilme anı ile göreve başlama anı arasındaki dönem, Anayasa hukuku dilinde “Anayasa darbesi” olarak nitelendirilir.