Kahrolduk, rezil olduk! Çok büyük başarılar beklerken, büyük bir hezimete uğradık. Acaba buna sebep olanlar bizimle aynı duy

Kahrolduk, rezil olduk! Çok büyük başarılar beklerken, büyük bir hezimete uğradık. Acaba buna sebep olanlar bizimle aynı duyguları paylaştılar mı?

 Hiç sanmıyorum. Sadece egolarını düşünen, ‘Hep ben’ diyen oyunculardan daha fazlası beklenemez zaten. Evet bir Avrupa Şampiyonası’na daha son sekize giremeden veda etmek zorunda kaldık. Sırbistan’dan sadece o da uzatmalar sonunda Bulgaristan’ı zar zor yenerek, tek galibiyetle, her şeyi yüzümüze gözümüze bulaştırarak geri döndük.

 Bu hezimetten bana kalırsa federasyon başkanından başlayarak, teknik kadro, başta Genel Menajer Doğan Hakyemez olmak üzere herkes sorumlu.

 Hele hele oyuncular, dev sandığımız, NBA’de oynadıklarını zannettiğimiz o cüceler meğerse bizleri kandırıyorlarmış. NBA’de oynayan gerçek yıldız Dirk Nowitzki imiş. Bizimkilerin bu oyuncudan alacakları o kadar ders var ki hangi birini sayayım bilemiyorum.

 Turnuvanın başından beri hatalar birbirini izledi. Gerçi turnuva başlamadan hazırlık döneminin çok kötü geçirildiği ve oyuncu seçimleri konusunda yanlışlar yapıldığını burada çoğu kez yazmıştık ama pek dinleyen olmadı.

 Sırbistan’a tüm barutunu Efes World Cup’ta harcamış, savaşmaya mecâli kalmamış bir takım olarak gelmişiz. Oyuncular üstelik savaşacaksınız dediğimizde bunu yanlış anlayıp birbirleri ile kavga etmek şeklinde uyguladılar. Rakipleri ile sahada savaşacaklarına saha içinde ve dışında birbirlerine girdiler. Bir takımda böyle olaylar oluyorsa o takımdan başarı beklemek mümkün müdür? Ribauntlarda bu kadar çok ezilen, içeriden oynamayı beceremeyen, iyi savunma yapmayan ve istikrarlı bir şekilde oynayamayan takımın bir maç kazanması bile mucize oldu. Turnuvada en kötü istatistiklere sahip ülke olarak da tarihe geçmeyi başardık.

 TANJEVİÇ’İN BÜYÜK HATASI
Gelelim Almanya maçına. Bu maçta da Tanjeviç inanılmaz bir hataya imza attı.

 Kaya Peker ne güzel Nowitzki’yi tutmuşken, onu zorlarken, biz de maçı 7 sayı önde götürürken Kerem Tunçeri ile beraber onu oyundan aldı ve takımı birden durdurdu. O saate kadar duran Nowitzki, Kaya’nın oyundan alınması ile rahatladı ve sayıları ardarda sıralamaya başladı. Aslında böyle oyuncuları tutarken altın kural şudur. Oyuncuyu çok sıkı tutacaksın ve kesinlikle coşmasına, havaya girmesine izin vermeyeceksin. Çünkü böyle yıldızlar bir atmaya başladı mı durdurması neredeyse imkansızdır.

 Bu kurala uymayınca biz de kaçınılmaz sonla karşılaşmış olduk. Resmen 1 kişiden oluşan takıma yenildik. Nowitzki’nin başrol oyuncusu ve diğerlerinin ancak figüran olabileceği bir takıma yenilerek turnuvaya veda etmek zorunda kaldık. Gerçi bu oyunla, bu başı bozuklukla Almanya’yı yenseydik ne fark edecekti?

 Mutlaka bir sonraki turda kaybetmeye mahkum olacaktık.

 Bakın bizimle benzer sorunları yaşayan Sırbistan Karadağ da beklenmedik bir şekilde Fransa’ya yenilerek elendi.

 Basketbolda başarı için dev olmaktan önce takım olmak gerekiyor. Yoksa devler bir anda cüce olabiliyorlar.!