Gazeteci Mumcu’nun ‘’Rabıta’’ kitabının ardından  Işık Kansu, ‘’Rabıta’nın Zabıtası’’ isimli kitabıyla bugün 12 Eylül’ün palazlandırdığı İslamcı kadroların AKP’deki yerlerini anlattı

“12 Eylül’cü kuşak AKP ile iktidarda’’

NURCAN GÖKDEMİR - nurcangokdemir@birgun.net

Meslek hayatının ilk yıllarında 12 Eylül darbesinin ülkede estirdiği rüzgârın yakın tanıklarından olan Cumhuriyet yazarı Işık Kansu, Kenan Evren’in kin, tehdit kusan mitinglerini de muhabir olarak izledi.

Bombalı saldırı sonucu katledilen Uğur Mumcu’nun tarikatlar, cemaatler ve şeriat örgütleri hakkında yaptığı araştırmalara o yaşarken katkı sundu sonra da izlerini sürmeye devam etti. Mumcu’nun “Rabıta’’ kitabının ardından Işık Kansu, “Rabıta’nın Zabıtası’’ isimli kitabıyla bugün 12 Eylül’ün palazlandırdığı İslamcı kadroların AKP’deki yerlerini anlattı. Işık, AKP iktidarlarının önemli aktörlerinin 12 Eylül sonrası devlet olanakları ile desteklenen gerici örgütler içindeki yerlerini de deşifre etti. Kansu ile 12 Eylül faşist darbesinin AKP’ye kadar uzanan İslamcı akıma katkılarını konuştuk.

>>12 Eylül, Ortadoğu’da yaratılmak istenen ''yeşil kuşak''ın Türkiye'deki uygulayıcı oldu. Sol dalgayı askeri darbe ile kırıp kurulan yeni Türkiye'de Kenan Evren'in, dolayısıyla darbenin rolü ne oldu?

Darbenin rolü çok oldu. Benim de izlediğim Evren’in yaptığı resmi mitinglerde- ki bu mitinglere çoğunluk ilkokul, ortaokul çocukları ile memurlar doldurulurdu- tıpkı bugün sarayda oturanın yaptığı gibi kutsal kitaptan alıntılar yapardı. Ardından, zorlama halk oylaması ile yürürlüğe sokulan Anayasa’ya zorunlu din dersleri girdi.

Talim Terbiye Kurulu kararları ile imam hatip mezunu din dersi öğretmenleri ödüllendirildi, çoğunluğu okullara müdür olarak atandı.

Bugün ABD'ye sığınmış cemaatçi emekli vaiz hakkında o dönemde gıyabi tutuklama kararı vardı. Birçok genç işkencehanelerde çığlık çığlığayken yurtseverler hapishanelerde çürütülürken o gıyabi tutuklama kararı uygulanmadı. Emekli vaiz, emekli maaşını çekti, elini kolunu sallayarak il il dolaşıp vaazlar verdi.

Emperyalizmin "yeşil kuşak"çılarının sığındığı (örneğin Usame Bin Ladin) Pakistan'ın o dönemdeki askeri diktatörü Ziya ül Hak, Kenan Evren'in kardeş devlet başkanı oldu.

Türk-İslam sentezi, devletin resmi ideolojisi konumuna geldi. YÖK aracılığıyla üniversiteler, medreseleştirilmeye başlandı.

Devlet memuru din görevlileri ve imamlar, kuruluş amacı "Müslüman ülkelerin şeriat hükümlerince yönetilmesini’’ sağlamak olan ve ABD-Suudi ortaklığı olan petrol şirketi Aramco'nun petro-dolarları ile beslenen Rabıta örgütünün parasıyla yurtdışına gönderildi.

>>Rabıta planının en önemli taşeronunun Kenan Evren ardından da AKP iktidarı olduğu söylenebilir mi?

Devlet memuru olan din görevlileri ve imamların Rabıta parasıyla yurtdışına gönderilmesine ilişkin kararname 12 Eylül darbesinden hemen sonra kurulan Bülent Ulusu kabinesi tarafından çıkarılmıştır. Evren’in ve  Güvenlik Konseyi’nin dört üyesinin de sorumluluğundadır.

RABITA'NIN ZABITASI

>>Sizin ifadenizle ''Rabıta'nın Zabıtaları'' bugün nerede?

Rabıta örgütünün, Türkiye'ye ilişkin yakın ilgisini, 1960'lı yıllardan itibaren Cumhuriyet gazetesi yakından izlemiştir. Mumcu 1980'li yılların ikinci yarısında, Cumhuriyet Ankara bürosu çalışanlarının da desteğiyle Rabıta örgütünün ve bağlantılı dinci örgütlenmenin gerek 12 Eylül darbesi döneminde, gerekse hemen sonraki ANAP döneminde nasıl desteklendiğini belgeleriyle kamuoyuna sunmuştur.

AKP iktidara geldikten sonra, Mumcu’nun 1987 yılında yayımlanan Rabıta kitabındaki örgüt ve örgütlerde yer alan isimleri ben izlemeye devam ettim ve ortaya "Rabıta'nın Zabıtası" adını verdiğim kitap çıktı. Bu kitabım, Mumcu'nun ortaya çıkardığı "yeşil kuşak" sarmalının bugün nasıl iktidara geldiğini isim isim, örgüt örgüt kanıtlar.

ÖRNEK VERMEK GEREKİRSE

Mumcu, Rabıta’da, ilki Demirel'in Başbakan olduğu 1980 yılını, diğeri de 12 Eylül askeri dönemini kapsayan iki kararname ile 73 imam ve din adamının Rabıta parasıyla yurtdışına gönderildiğini belirlemiş ve devlet memurlarının neden Rabıta kaynaklarıyla yurtdışına gönderildiğini sorgulamıştır.

Benim yaptığım izleme sonucu, o 73 imam ve din görevlisinden Yusuf Altaş AKP döneminde Diyanet İşleri Başkanlığı Yüksek Seçici Kurul Başkanı ve Din İşleri Yüksek Kurul üyesi; Kemal Sandıkçı da AKP döneminde önce profesör; ardından Rize İlahiyat Fakültesi kurucu Dekanı, sonra Rize Üniversitesi Rektör Yardımcısı olmuştur. Biliyorsunuz o üniversitenin bugün adı Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'dir.

Rabıta parasıyla yurtdışına gönderilen ve 1981’den 1985’e kadar Frankfurt’un Offenbach kasabasındaki Yavuz Sultan Selim Camisi’nde görev yapan Alaaddin Şahin, döndükten sonra  Nuruosmaniye Camii imamlığı yaparken İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş tarafından İETT Müşteriler Daire Başkanlığı’na atanmıştır, Türkiye’ye türban davası açan Leyla Şahin’in de babasıdır.

Mumcu, Rabıta’da, Rabıta Örgütü’nce yayımlanan “İslamcı Eylem Örgütleri Dünya Rehberi”nin “Rabıta Ofisleri ve Temsilcileri” ile ilgili bölümünde “Milli Türk Talebe Birliği”nin de adının geçtiğini belirtir.

'ZABITALIĞI ÜSTLENDİLER'

Yaptığım araştırmaya göre, Rabıta bağlantılı MTTB'de yakın geçmişte görev yapmış birçok isim bugün Türkiye'yi yönetmektedir. Örnek vermek gerekirse:

MTTB’de Merkez İcra Konseyi Muhasibi, İcra Konseyi üyesi, Genel Yönetim Kurulu üyesi ve Tiyatro Müdürü olan Abdullah Gül, AKP döneminde Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Yine, MTTB 'de Tesisler Müdür Yardımcılığı, Kültür Müdürlüğü üstlenmiş olan Recep Tayyip Erdoğan da AKP iktidarında Cumhurbaşkanı seçilmiştir. 1970’te MTTB’nin düzenlediği ‘Fetih Haftası’ mitinginde konuşan Cemil Çiçek, AKP döneminde TBMM Başkanlığı'na yükselmiştir. MTTB üyeleri Beşir Atalay ve Bülent Arınç, AKP iktidarında Başbakan Yardımcılığı'na getirilmişlerdir.

Ayrıca, Mumcu'nun Rabıta’da adını geçirdiği kimi dinci örgüt ve kuruluşlarda yer alan isimler de yine AKP döneminde sorumlu makamlara taşınmışlardır. Bereket Vakfı'ndan Kemal Unakıtan Maliye Bakanı, Ensar Vakfından Ömer Dinçer önce Başbakanlık Müsteşarı, ardından Çalışma Bakanı, daha sonra Milli Eğitim Bakanı olmuştur.

Özetle, 12 Eylül ile birlikte güçlenen yeşil kuşağın yetiştirdiği kadrolar, AKP iktidarları ile bir anlamda Rabıta'nın zabıtalığını üstlenmişlerdir.