15-16 Haziran’ın yıldönümünde: Geçmişin azmiyle mücadele sürüyor
Haziran 1970’te çarklar dönsün diye değil, haklarını almak için binlerce işçinin sokağa çıkmasının üzerinden 54 yıl geçti. O günkü direniş bugüne esin kaynağı oldu. 15-16 Haziran Direnişi’nde yaralanan Uysal, “Direniş mücadeleye sarılmamı sağladı” diyor. Araştırmacılar direnişin bugün için önemli bir örnek olduğunu söylüyor.
Dilan ESEN
“15 Haziran 1970 Pazartesi, işgünüydü. Her zaman olduğu gibi mesainin başlaması, çarkların dönmesi, tornaların açılması gerekiyordu, ama suskundu makineler. Sanayi bölgelerinde görülmeye alışık olunan kesif fabrika dumanlarının yerinde yeller esiyordu. Bacalar tütmüyordu. Bazı fabrikalarda; vardiyası olmayan işçiler de gece vardiyasından çıkanlar da fabrikalarındaydı. Bir süredir adım adım oluşturulan sendikal haklara sahip çıkma bilinci, iradesi, kararlılığı, eyleme geçmeye hazırdı. Kimsenin önceden kestiremediği, tınısı mermerleri parçalayacak kadar güçlü bir çığlığın kopması an meselesiydi...”*
Anadolu toprakları, tarihi boyunca işçi sınıfının büyük direniş ve mücadelelerinin yaşandığı topraklardan biri oldu. 15-16 Haziran 1970, bu tarihin en görkemli parçalarından. Bundan tam 54 yıl önce iki gün boyunca sokakta, daha sonra fabrikalarda süren 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi, ülke tarihinde 60’lı yıllardan bugüne değin yansıyan yoksulluk, sendika hakkı, güvencesizlik açısından yoğun etkiye sahip. Sendikacı, akademisyen ve işçilere göre 15-16 Haziran ‘hâlâ güncel’ çünkü hükümetler değişse de sömürü çarkı değişmiyor, aksine daha da şiddetleniyor.
İşçiler, fabrikalarından ve evlerinden Meclis’te sendikalaşmanın önünde engel koymak isteyen yasaya karşı 15 Haziran’da sokağa çıktı. 16 Haziran’da ise 15 Haziran’a göre daha kalabalıktı. Kimi verilere göre işçi sayısı 150 bini geçti. Türk-İş yasanın arkasında olduğunu açıklasa da eyleme katılan Türk-İş üyesi işçilerin sayısı da bir hayli fazlaydı. Anadolu Yakası’nda iki koldan yürüyüş yapılırken Üsküdar yönüne yürüyen işçiler polis barikatının kurulması üzerine polisle çatıştı. Polisin silah kullanmasına karşın dağılmayan işçiler barikatlar aşarak yola devam etti. Açılan ateş nedeniyle ölen, yaralanan işçiler oldu. Direniş boyunca 3 işçi, 1 polis olmak üzere 4 kişi yaşamını yitirdi, 5 binin üzerinde işçi önderi işten atıldı.
15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi, 60’lı yıllardan itibaren yükselen sınıf mücadelesinin etkisiyle ortaya çıktı. İşçi sınıfının yapabileceklerine dair bir deneyim ortaya koyan direniş bugün sendikasızlaştırma, esnek-güvencesiz çalışma, kayıt dışı istihdam, kıdem tazminatı, ücret ve grev yasaklarına kadar birçok noktada emekçilerin örgütlü ve direnerek kazanım sağlayabileceğine de işaret ediyor.
HAKLARA SOYGUN
Direniş ve mücadelenin hâlâ güncelliğinin sürdüğüne dair en büyük kanıt niteliğini taşıyan örnekler 22 yıllık iktidarı boyunca AKP’nin kazanılmış neredeyse tüm hakkı çalmasında, kalanı da türlü düzenlemelerde ve fiili müdahalelerle gasp etmek istemesinde görülüyor. AKP ve Erdoğan’ın iktidarda olduğu yıllarda geçmişte kazandığı neredeyse tüm hakları elinden alınan işçiler, örgütsüz bırakılırken sendikalar da büyük müdahalelerle baskı altında bırakılıyor, hareket edemez hale getirilmeye çalışılıyor.
Güncel durum ise verilere göre oldukça vahim. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre sendikalı işçi oranı yüzde 14. Toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçi sayısı yaklaşık 1,5 milyon. Yaklaşık 800 bin işçi toplu iş sözleşmesinden yararlanamıyor. Gerçek sendikalı oranını hesaplayınca yüzde 9 civarına kadar geriliyor.
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) tarafından hazırlanan Küresel Haklar Endeksi 2024’e göre Türkiye’de demokratik işçi hakları 9 yıldır yerin dibinde. Türkiye 2016’dan bu yıla kadar endekste en kötü 10 ülke içinde yer alıyor. Bununla birlikte DİSK’in raporları da Türkiye’deki emekçiler, perişan halde olduğunu ortaya koyuyor.
AKP iktidarı boyunca hakları neredeyse hiç durmadan geriletilen emekçilerin maruz kaldığı son durum şöyle:
Geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 27,2.
Zamana bağlı eksik istihdam bir yılda 1,6, bir ayda 1,3 milyon kişi arttı.
TÜİK’in tüketici fiyat endeksine göre yıllık resmi enflasyon yüzde 75,45 olurken dar gelirlinin gıda enflasyonu yüzde 110.
Türkiye’de ortalama emekli aylığı merkez Avrupa ülkelerinin 6’da biri düzeyinde. Ortalama emekli aylığı İspanya ve Fransa’da 1400, Almanya ve İtalya’da 1500, Belçika’da 1700, Hollanda’da 2000 avronun üzerinde iken Türkiye’de sadece 237 avro.
2002 yılında çalışan veya iş arayan emeklilerin oranı yüzde 36,6 iken Aralık 2023’te yüzde 55,3’e yükseldi.
Çalışanlar bir yandan yüksek enflasyon bir yandan adaletsiz vergi ve kesinti yükü altında eziliyor. 2023 Ocak ayında yaklaşık 1.300 TL gelir vergisi ödeyen bir çalışan 2023 Ekim’den itibaren 3.500 TL gelir vergisi ödedi.
*Zafer Aydın, İşçilerin Haziranı 15-26 Haziran 1970, 315.
***
NE YAŞANDI?
1970’te Adalet Partisi (AP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri 274 sayılı Sendikalar Kanunu ile 275 sayılı Grev ve Lokavt Kanunu’nda değişiklik yapılması için ayrı ayrı taslak hazırladı.
Yasa 11 Haziran 1970’te yürürlüğe girdi.
Esas amaç Türk-İş’ten DİSK’e işçi akışını önlemekti.
DİSK ve bağlı sendikalar yeni yasaya tepki gösterdi.
Ocak 1966
İstanbul’da Paşabahçe Şişecam’da çalışan Kristal İş üyesi işçiler, sözleşme çağrısı reddedilince greve başladı.
Temmuz 1966
Sendikalar Arası Dayanışma Anlaşması (SADA) imzalandı. Böylece DİSK’in kuruluşunun ilk adımları atıldı.
Ocak 1967
17 sendika temsilcisi Türk İş’e bağlı kalmak yerine yeni bir konfederasyon kurma kararı aldı.
Şubat 1967
DİSK kuruldu.
Mart 1970
Maden İş Genel Kurulu’nda yasa tasarısının kanunlaşmasına karşı mücadele kararı alındı.
Mayıs 1970
TBMM Karma Komisyonu, yasa tasarısını kabul edip Meclis’e gönderdi.
Haziran 1970
Tasarının geri çekilmesini isteyen DİSK’in çağrısı karşılıksız kalınca 17 Haziran’da büyük bir miting kararı alındı. DİSK miting yapmak için İstanbul Valiliği’ne başvurdu ancak reddedildi.
15 Haziran
Fabrikalarda işbaşı yapan işçiler üretime geçmedi. İşçiler, işyeri temsilcileriyle yaptıkları toplantıların ardından eyleme geçerek DİSK’in kapatılmasına neden olacak yasa tasarısına karşı fabrikalardan sokağa çıktı. Eylemin birinci gününde yaklaşık 117 işyerinden 100 bini aşkın işçi tasarının geri çekilmesi için direnişe geçti.
16 Haziran
Eylemlerin ikinci gününde daha çok işçi sokağa çıktı. Bakanlar Kurulu sıkıyönetim ilan etti. İki gün süren eylemlerde 3 işçi hayatını kaybetti. DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler, DİSK ve üye sendikaların temsilcileri tutuklandı. 260 kişi hakkında dava açıldı.
17 Haziran
Çok sayıda işyerinde işçiler, iş yavaşlatarak direnişi sürdürdü.
Şubat 1972
Anayasa Mahkemesi, yasayı sendika özgürlüğüne aykırı bularak iptal etti.
Eylül 1980
İptal edilen söz konusu yasa değişiklikleri 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin ardından tekrar yürürlüğe konuldu.
***
Yunus Uysal: Kazanacağımıza inandık
Bu yıl 78’inci yaşına giren Yunus Uysal, henüz 24 yaşında genç bir işçi olduğu Haziran 1970’teki direnişte polis kurşunuyla yaralananların arasındaydı. O günlerin aklından bir an olsun çıkmadığını söyleyen Uysal, yaşananları şöyle anlatıyor: “Fabrikadan yürüyüşe çıkacağımız için çok sevinçliydik. Yürüyüşe çıktığımızda, polis önümüze çıktı ama çok kalabalıktık, yıkıp geçtik. Kadın, erkek hep beraber tankların üzerine çıktık ve devam ettik yürüyüşümüze. Biz işçilerin ve köylülerin kazanacağına inandık. Sınıf mücadelesini özümsedik. 15-16 Haziran benim mücadeleye bir kez daha sarılmamı sağladı.”
Özgür Müftüoğlu: Daha güçlü mücadele şart
Akademisyen Özgür Müftüoğlu da direnişin bugüne yansımalarını değerlendirdi: “AKP iktidara geldiğinden beri sınıfsal tercihleri çok belliydi, neoliberal programı uygulayacaktı. Bunu Mehmet Şimşek programıyla uyguladığı politikalarla da sürdürüyor. Bunu yaparken de işçileri yoksullaştırıyor. Sendikalar 80’den itibaren mücadeleci perspektiflerinden uzaklaştılar. Hal böyle olunca otokratik yapı karşılarına çıktığı zaman onunla mücadele edecek güç ellerinde bulunmadı. Bugün geldiğimiz noktada 54 yıl önceki işçi eylemini özlemle anıyoruz.”
***
Yeniden yaratılabilir
Araştırmacı Yazar Zafer Aydın’ın direnişin öncesi ve sonrasına ilişkin “İşçilerin Haziranı 15-16 Haziran 1970” adlı 2020 yılında çıkardığı bir kitap bulunuyor. Aydın’ın kitabında direnişe giden ve sonrasındaki siyasi atmosferden tanıklıklara kadar birçok bilgiye erişilebiliyor. Kitabın sonuç bölümünde ise 15-16 Haziran’ın bugüne yansımalarına şu sözlerle yer veriliyor: “Sonuç olarak diyebiliriz ki, değişen dünyaya, değişen koşullara, farklılaşan sınıfın yapısına, egemen olan emek karşıtı ideolojik, politik, kültürel iklime rağmen işçi sınıfı yeni 15-16 Haziran’ları yaratabilecek kapasiteye ve potansiyele sahiptir. 15-16 Haziran, sınıfa güvenen, harekete geçme cesaretine sahip, bedel ödemeyi göze alan öncü işçilerin ve sendikal kadroların varlığı ile ortaya çıktı. 15-16 Haziran’ın önümüze koyduğu bir başka gerçek de budur. ”