15 Temmuz’un üzerinden geçen iki yılda devlet kadrolarına nüfuz eden FETÖ’ye yönelik “temizlik” sürerken AKP’nin cemaat-tarikat aşkı da devam ediyor. Cihaner: AKP’nin derdi cemaatin devlete nüfuz etmesi değil, bunu kendi aleyhine kullanılmasıdır

15 Temmuz ve sonrasının özeti: FETÖ gitti, yenileri geldi

HÜSEYİN ŞİMŞEK huseyinsimsek@birgun.net @simsekhuseyinn

2002 yılında iktidara gelen AKP’nin devletin önemli kadrolarını teslim ettiği FETÖ’nün askeri darbe girişiminde bulunmasının üzerinden iki yıl geçti. 15 Temmuz 2016’da TSK’de bir grup FETÖ üyesi olduğu ifade edilen askerin başlattığı darbe girişimi sonucunda iki yüzü aşkın yurttaş hayatını kaybederken çok sayıda kişi de yaralandı.

Darbe girişiminin üzerinden geçen altı günün ardından 20 Temmuz 2016’da Bakanlar Kurulu ve AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı karar gereği Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilirken, bu kapsamda 36 Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarıldı. Bu KHK’lerle çoğunluğu Emniyet, TSK, Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer Bakanlıklardan olmak üzere 130 bin yurttaş mesleklerinden uzaklaştırıldı. Üstelik ihraçlar Cemaat yapılanması üyeleriyle sınırlı kalmadı. Muhalif kesimden olan on binlerce yurttaş da ihraç edildi.

Yeni cemaatler yeni kadrolarda
Bir yandan Gülen Cemaati ile mücadele edildiği ifade ediliyor ve bununla ilgili yargı süreci sürerken diğer yandan diğer cemaat ve tarikatlarla ilişkiler sürüyor. Bu durum AKP’nin ülkeyi cemaat-tarikat ittifakı anlayışıyla yönettiğini ortaya koyuyor. FETÖ’nün “sızdığı” ve KHK’lerle boşalttığı devlet kadrolarına tıpkı 16 yıldır olduğu gibi yeni tarikat ve cemaat kadrolarının geçirildiği görülüyor. Emniyet Genel Müdürlüğü, TSK, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı gibi kurumlardan boşalan kadroların yerlerine alternatif cemaatlerin kadrolarının geldiği bilgisi kamuoyunun gündemine geliyor.

2010 Anayasa değişikliği ile yargının iplerini tamamen FETÖ’nün eline veren AKP’nin diğer yapılanmalarla kurduğu yakın ilişki ve devletin sırlarına erişmesine müsaade etmesi, son olarak ‘Adnan Oktar grubuna’ yapılan operasyonla kendisini gösterdi. Oktar ve “mürid”lerine yapılan operasyonlar sonucunda 190’dan fazla kişi gözaltına alınırken bu isimlerin bir kısmı, “siyasi ve askeri casusluk” suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. Bu da Oktar’ın cemaatinin devletin içerisine sızarak bilgi ve belgeleri ele geçirdiğini ortaya koydu.

‘Tehdit eden cemaatlere karşılar’
Adnan Oktar grubu ve FETÖ ile AKP’nin bağının ülke yönetimine dair birçok veriyi gözler önüne serdiğine dikkat çeken eski CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, “AKP, cemaatlerle kurduğu ilişkilerle gösteriyor ki aslında Fethullahçı yapılanma ile ülkeyi tehdit ettiği için mücadele etmedi. Kendi iktidarını tehdit ettiği için mücadele etti. Birtakım hukuk dışı pratiklerle insanları etkileme, devlet sırlarına ulaşma ve bunları birilerinin lehine kullanma avantajının şimdi yeni cemaatlere sağlandığını savcılık soruşturmalarından da görebiliyoruz” dedi.

15-temmuz-ve-sonrasinin-ozeti-feto-gitti-yenileri-geldi-487035-1.

‘Türkiye toplumu için tehdit’
Kendisi Erzincan Başsavcısı iken FETÖ’nün kumpası sonucu tutuklanan ve bu cemaatlerce mağdur edilen Cihaner, BirGün’e yaptığı değerlendirmede, “Örneğin İsmailağa Cemaati ülkenin birçok yerinde örgütlü. Küçük yaşta çocuklara müfredat dışı eğitim veriyor. Bu eğitimlerin içeriği kendinden menkul olduğunu ve belli güce ulaştığı anda Türkiye toplumu için tehdit olacağı biliniyor. Menzil tarikatının belirli bakanlıklarda örgütlendiğine dair bir takım bilgiler ortaya çıkıyor. Tüm bunlardan anlaşılıyor ki AKP’nin derdi cemaatin devlete nüfus etmesi değil, bunun kendi aleyhine kullanılmasıdır” diye konuştu.

‘Başkalarına kapı açtı’
17-25 Aralık operasyonları ve 15 Temmuz Askeri Darbe Girişimi gibi “iç çatışmalar” olmasaydı AKP’nin FETÖ ile bir sorunu olmayacağını ifade eden İlhan Cihaner, “AKP, bir cemaat ile yollarını ayırdı ancak başka cemaatlere kapı açıyor. Bunu, cemaatlerin çeşitli bakanlıklarda hukuk dışı örgütlenmesinden anlayabiliyoruz. Bu cemaatler ve tarikatlar belirli bir güce ulaştığında devleti doğrudan kontrol etmek isteyeceklerdir. O zaman AKP’nin Gülen Yapılanması ile mücadelede temel hatalar yaptığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.

***

Yeni cemaatlerle yola devam!

15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından yola yeni cemaatlerle devam eden AKP’nin bu ilişkisi, çeşitli örneklerle kendisini gösterdi:

»Geçen yıl 21 Haziran’daki Valiler Kararnamesi ile Sakarya Valiliğine atanan İrfan Balkanlıoğlu, devir teslim töreni sırasında görevine “tekbir”lerle başladı. Vali Balkanlıoğlu’na ise bu sırada İsmailağa Cemaati mensupları eşlik etti. Balkanlıoğlu’nun bu duruma yönelik savunması ise, “Onlar 15 Temmuz gazileriydi” oldu.

»15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sadece beş ay sonra 2016 yılının Aralık ayında dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, çeşitli cemaatlere yakınlığı ile bilinen gerici gazete Akit’in yazarı Mehtap Yılmaz’ı hastanede ziyaret etti ve bu ziyaret TSK’nin resmi internet sitesinden yayınlandı.

»AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet dönemini karalayan, tarikatları ve cemaatleri savunan Kadir Mısıroğlu’nu hastanede ziyaret etti. Bu ziyaret 19 Şubat tarihinde gerçekleştirildi.

»AKP eski Milletvekili Hüseyin Besli, 2016 yılının Kasım ayında yaptığı açıklamada, Menzil Tarikatı’nın Sağlık Bakanlığında kadrolaştığını doğruladı. AKP’li eski vekil ve Akşam gazetesi yazarı Hüseyin Besli, Gülen Yapılanması yerine bu yapılanmanın geçirildiğini gazetedeki köşesinden duyurdu.

»Bitlis Valisi İsmail Ustaoğlu, 19 Ocak’ta il jandarma komutanı Albay Erhan Demir ve Emniyet Müdürü Yaman Ağırlar ile birlikte Said Nursi’nin doğduğu Hizan ilçesine bağlı Nurs köyüne gitti. Burada köylülerce karşılanan Vali Ustaoğlu, Said Nursi’nin doğduğu evi ve camiyi inceledi. AKP hükümetinin üst düzeyde ziyaretlerde bulunduğu Said Nursi’nin köyü Nurs’ta askerlerin katıldığı “sohbet” toplantıları dikkat çekti. Askerlerin Said Nursi sohbetlerine katılmaları, Fethullah Gülen cemaatinin sohbetlerini hatırlattı. Askeri operasyondaki askerleri çevresine toplayan bir askerin Menzil Cemaati’nin ilahisi olan “Benim Gavsım Kasrevidir” ilahisini söylediği görülüyordu. Yine bir asker, mahkemede tanık sıfatıyla verdiği ifadesinde olduğunu söylerken, hakkında tek bir işlem dahi yapılmamıştı.

»İsmailağa Cemaati’nin hocalarından Abdulmetin Balkanlıoğlu, Hakkari Zap Sınır Karakolu’nu ziyaret etti, askerlerle hatıra fotoğrafı çektirdi.