»Yasalarda yapılan değişiklikler ve yönetmeliklerdeki düzenlemeler şirketlerin kent ve doğal hayat üzerindeki yetkilerini giderek artırdı

16 yıllık doğa talanına TAMAM!

AKP, iktidardaki 16 yılına birçok talan projesi sığdırdı. Maden ocakları, HES’ler, termik santrallar, mega projeler, kelimenin tam anlamıyla ülkeyi tarumar etti. Kanunlarda ve yönetmeliklerde yapılan değişiklikler talan şirketlerinin işini kolaylaştırdı. CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, “AKP’nin Doğa Talanı Karnesi” başlığıyla yayınladığı çalışmada AKP döneminde Türkiye’nin Çanakkale büyüklüğünde orman alanı kaybettiğini aktardı.

Orman depolama alanı
Devlet Su İşleri Teşkilat Kanunu’nda yapılan değişikliğe göre, suların özelleştirilmesinin yolu açıldı. Değişiklik bununla da sınırlı değil. Buna göre, ormanlar hem özel sektöre devredilebilecek hem de depolama alanı olarak kullanılabilecek. Ormanların depolama alanı olarak kullanılacak olması, AKP’nin nükleere ağırlık verdiği de düşünülünce akıllara ‘ormanlar nükleer atık deposu mu oluyor?’ sorusunu getiriyor.

Doğa şirketlere sunuldu: Madde 80
“Devletin doğaya el koyma maddesi” olarak bilinen bu madde ile doğa ve kentlere yönelik talan projeleri önündeki kısıtlayıcı hükümler kaldırıldı. Bakanlar Kurulu’nun yetkilendirilmesi ile yatırımlar için alınması gereken her türlü idarî izin ve “olur” mekanizması ve bunlara dair idarî süreçler devreden çıkmış oldu. Kıra ve kente telafisi imkânsız ekolojik yıkımlar getirecek olan plan ve şehircilik ilkelerine aykırı projelere; ruhsatsız, imar izinsiz, ÇED’siz ve yargı yolu önden kapatılmış olarak başlanabilecek.

Sit alanları daraltıldı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye genelinde 2.5 milyon hektar sit alanını gözden geçirdi. Kimi yerler sit olmaktan çıkarıldı, kimi yerlerin derecesi düşürüldü. Böylece artık, jeolojik dönemlere ait, ender bulunan ve doğal güzellikleri sebebiyle dikkati çeken öte yandan da inşaata kapalı yerler anlamına gelen ‘Sit alanları’ için tam bir yasal korumadan bahsetmenin olanağı kalmadı.

Depremde toplanacak yer kalmadı
Olası Marmara depremi herkesin malumu. Halkın korkusu ise büyük. Çünkü özellikle İstanbul’da deprem sonrası toplanacak alan neredeyse kalmadı. Her yer lüks gökdelenlerle dolduruldu. 17 Ağustos Marmara depreminin ardından İstanbul’da afet toplanma alanı olarak belirlenen 493 bölgeden bugüne dek 416’sıi, alışveriş merkezi, rezidans ve gökdelene dönüştürüldü.

Nükleerde büyük inatlaşma
Dünya çapında ülkeler tek tek nükleer santrallarını kapatma kararı alırken AKP, nükleer anlaşmalar yapmaya başladı. Mersin Akkuyu’ya, Sinop Abalı’ya ve İğneada’ya kurulması planlanan nükleer güç santrallarından Akkuyu’dakinin temeli bile atıldı. Deprem bölgesinde olması, deniz suyu sıcaklığını artırması, atıklarının yıllarca yok edilememesi gibi sebeplerle tepki toplayan projeler defalarca protesto edildi. Çernoil ve Fukuşima felaketlerinden ders alınması gerektiğini söyleyen yaşam savunucuları ‘nükleer felaket riski göz ardı ediliyor’ diyor.

Lületaşı tehdit altında
Eskişehir’in Tepebaşı Belediyesi ile Alpu Belediyesi’nin sınırları içerisinde yer alan ve birinci sınıf tarım arazilerine sahip, SİT alanı Alpu Ovası’na kömürlü termik santral yapılmak isteniyor. Santral, havası temiz altı kent arasında yer alan Eskişehir'i nefes alınamaz hale getirecek. Dünya'da bir numara olunan lületaşı çıkarımını engelleyecek.

Karadeniz HES ve maden şehri oldu
Dereleriyle, havasıyla, endemik bitkileri ve ormanlarıyla bilinen Karadeniz bölgesi de AKP’nin talan ve rant odaklı politikalarının göbeğinde kaldı. Patlatmalı maden ocaklarıyla heyelanlara ve toz bulutlarına maruz kalan bölgede, HES’ler de dereleri kuruttu. Ormanlık alanlara inşa edilen tesisler, ekolojik dengeyi bozdu.

Dereler susuz kaldı
Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın verilerine göre, Karadeniz Bölgesi'nde son 10 yıl içerisinde toplam 203 Hidroelektrik Santral (HES) yapıldı. 20 HES’in inşaatı devam ederken 123'ü de proje aşamasında. Bölge halkı, değişen iklimden, kuruyan derelerden, yok olan tarım arazileri ve ormanlardan dertli. Yıllık 2 bin 400 kilogram yağış oranı ile Türkiye'nin en çok yağış alan ili olan Rize'de de HES projelerinin bulunduğu vadilerdeki dere yatakları bile susuz kaldı.

Cerattepe katledildi
Artvin Kafkasör Yaylası Cerattepe bölgesinde Cengiz Holding’in altın madeni halkın büyük teqkisine karşın çalışmaya başladı. Halka gazla saldırmayı ve Cengiz inşaata izin vermeyi tercih eden AKP, Cerattepe’nin talan edilmesinin önünü açtı. Ağaçların kesilmesinin yanında, ağır metallerle dolu zehirli atıklar derelere karıştı.

Yol yeşil olmaz!
Neredeyse sona gelinen Samsun’dan Artvin’e 8 ilin yaylalarını birbirine bağlayacak 2 bin 600 kilometrelik “Yeşil Yol Projesi” de büyük tepki ile karşılandı. ‘Yayla turizmi’ bahanesiyle yapılan proje doğayı geri dönülemez bir şekilde tahrip etti.

Nehirler ve göller ‘kaderine’ terk edildi
Yanlış politikalar, fabrikaların denetlenmemesi, atıkların gelişigüzel dökülmesi sebebiyle birçok su kaynağı kirlendi. Bunların başında da Ergene Nehri ve Beyşehir Gölü geliyor. Anadolu’nun en büyük tatlı su gölü olan Konya’daki Beyşehir Gölü’nde kirlilik o kadar büyük ki artık bölgede balıkçılık yapılamıyor.

Trakya’nın can damarı Ergene Nehri ise fabrika atıklarına terk edildi. Ağır metallerle ve kimyasallarla dolu olan nehir artık simsiyah akıyor. Bölgede kanser oranı ise hızlı bir yükseliş gösteriyor.

Zeytinlikler kesildi
Ege’nin birçok bölgesinde özellikle termik santrallar için birçok zeytin ağacı kesildi. Bunların başında da 6 bin 66 ağacın söküldüğü Manisa Soma’ya bağlı Yırca’daki ağaç kesimi geliyor.

Saraylar için talan
Muğla’ya bağlı Marmaris Okluk Koyu’nda bölgenin SİT derecesi düşürülerek 65 hektarlık bir alanda yapılan Cumhurbaşkanlığı yazlık sarayı için 40 bin ağaç kesildi. Konuyla ilgili habere ise ‘Erdoğan’a hakaret’ten erişim engeli getirildi.

Ankara Beştepe’ye yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Atatürk’ün halka miras bıraktığı Atatürk Orman Çiftilği’ni tahrip etti. Saray, yeni binalarla büyürken, güvenlik amacıyla kurulacak yeni yerleşkeler de AOÇ’yi yok ediyor.

ODTÜ ormanı bir gecede yok oldu
Ankara’da Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Teknokent Kavşağı ile 1071 Malazgirt Bulvarı arasındaki bağlantıyı sağlayacak olan tünelin yapımı için ODTÜ ormanı talan edildi. Öğrencilerin büyük bir direnç gösterdiği yıkımda 90-100 metre genişliğindeki ve yaklaşık 50 hektarlık alan talan edildi.

***

Beton şehir İstanbul

Talandan İstanbul da nasibini aldı. ‘Mega projeler’ olarak adlandırılan projeler özellikle kentin akciğeri olan Kuzey Ormanları’nı tarumar etti

16-yillik-doga-talanina-tamam-466790-1.

İstanbul AKP iktidarı döneminde kelimenin tam anlamıyla tarumar edildi. Mega projelerle talan eden kentten geriye, deprem toplanma alanlarına doldurulan gökdelenler, delik deşik edilen ormanlar, yok edilen su havzaları kaldı. Gezi Parkı Direnişi’yle hem çevrenin talanı anlamında hem de baskılar anlamında patlama yaşayan İstanbul halkının tepkisi tüm yurda yayıldı. Gezi Parkı bir süreliğine kurtulduysa da Kuzey Ormanları Gezi Parkı kadar şanslı olamadı. İşte İstanbul’u yaşanmaz bir kente çeviren ‘çılgın’ projeler:

İstanbul’u kurutacak proje: Kanal İstanbul
Uzmanların ‘Gereksiz bir felaket projesi’ olarak yorumladığı proje, Küçükçekmece Gölü’nden başlayarak, Sazlıdere Barajı havzası boyunca devam edip Sazlıbosna Köyü’nü geçerek Dursunköy’ün doğusuna ulaşacak; Baklalı Köyü’nü geçtikten sonra da Terkos Gölü’nün doğusunda Karadeniz’e uzanacak. Özellikle su toplama havzalarını talan eden projenin zararları saymakla bitmiyor:

1-Çıkan hafriyat miktarı 1.5 milyar metreküp. Bunları ortadan kaldırmak için en az 100 milyon kamyon seferi gerekiyor. Bu da büyük bir toz felaketi anlamı taşıyor.

2-Marmara Denizi’ne 3 ada grubu inşa edilecek. Bu, Büyükçekmece, Avcılar, Beylikdüzü ve Yeşilköy sahillerini yok edecek.

3-Proje alanında kalan yerleşim yerleri ve tarım arazileri kamulaştırılarak halkın elinden alınacak.

4-Kanalın çevresi de ranta kurban edilecek. İnşaat şirketlerinin iştahını kabartan bölge için onlarca proje hazır bile.

5-400 bin yıllık Yarımburgaz Mağarası, Birinci Derece Su Alanı ve Korunması Gerekli Kültür Varlığı olmasına rağmen proje sahasında kaldığı için yok olma tehdidi altında.

6-İstanbul’a su sağlayan Sazlıdere Barajı yok olacak. İstanbul’un en büyük ikinci su kaynağı olan Terkos Barajı da tehdit altında. Kuraklığın dünya çapında alarm verdiği bir dönemde, yağmur sularının dahi depolanması tartışılırken, su toplama havzalarını yok edecek bu proje İstanbul’un geleceğini tehdit ediyor.

3. Köprü ve 3. Havalimanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın bile zamanında “Eğer üçüncü bir köprü olayını düşünecek olursak bu TEM’in kuzeyinde kalan akciğerimizin yok edilmesi demektir” ifadelerini kullandığı “çılgın proje”, 3. Köprü. Erdoğan haklı çıkı, Kuzey Ormanları hem 3. Köprünün hem de 3. Havalimanının talanına uğradı. Gözle görünür derecede azalan ormandan yaban hayatı da olumsuz etkilendi. Yaban hayvanları, yaşam alanı ve yiyecek bulamadığı için sık sık şehre inmeye başladı. ‘İstanbul’un akciğerleri’ derin bir darbe aldı.