Gemi sökümü sırasında meydana gelen çevre felaketlerinin ardından verilen cezaları soran CHP’li Bakan’a gelen yanıtta firmalara yedi yılda 7 milyon TL civarında ceza verildiği belirtildi. 2002 ile 2012 yılları arasındaki cezalar ise açıklanmadı

17 yıllık AKP iktidarında gemi söküm rantı: Sektör felaketlerle büyüyor, denetim yok

HÜSEYİN ŞİMŞEK

TBMM Çevre Komisyonu Üyesi ve CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, yazılı soru önergesi ve CİMER üzerinden yaptığı Bilgi Edinme Başvurusu ile gemi söküm sektörünün son 17 yılına dair verileri sordu.

Türkiye’de son 17 yılda gemi söküm sektörünün hızla geliştiğini bildiren ve bu kapsamda istatistiki bilgileri soran CHP’li Bakan’a Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yanıt verildi. Yanıta göre, 2002-2012 arasındaki 10 yıllık süreçte sökülen gemi sayısı 83’ten 281’e, elde edilen hurda ise 191 bin tondan 927 bin tona yükseldi. Sektörde 2013’ten sonra ülkeye giren gemilerde azalma olsa da gemilerden elde edilen hurdalarda önceki yıllara göre artış oldu. Şirketlere, çevre felaketlerine sebep oldukları için ise 2012 yılından sonra idari ceza uygulandığı ortaya çıktı. 2012 yılı öncesindeki “cezai veriler” açıklanmadı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın CHP’li Bakan’a verdiği yanıta göre, özel gemi söküm şirketlerinin sayısı 2002 yılından 2015 yılına kadar 21 iken, 2015 yılında bu sayı 22’ye çıktı. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na bağlı bir gemi geri dönüşüm tesisinin bulunduğu da yanıtta vurgulandı. Bakanlık, 2002-2018 yılları arasında sökülen gemi sayısını toplam 2 bin 646, sökülen gemilerden elde edilen hurda miktarını ise 7 milyon 362 bin ton olarak açıkladı.

ÇEVRE FELAKETİ İÇİN 7 MİLYON TL CEZA

Sökülmek üzere Türkiye limanlarına gelen gemi sayısı 2019 yılında 115, sökümü tamamlanan gemi sayısı ise 79 olarak bildirilirken bu yıl içerisinde gemi sökümü tesislerinden kaynaklanan, biri deniz diğeri hava kirliliği olmak üzere iki gerekçe ile şirketlere toplam 216 bin TL idari para cezası verildiği açıklandı. Aynı gerekçe ile 2012 ile 2018 yılları arasında ise toplamda 80 ayrı ceza kesildiği ve bu cezaların toplamının 7 milyon 319 bin 365 TL olduğu belirtildi.

Gemi sökümü şirketlerine, faaliyetleri sırasında çevre felaketine sebep oldukları için 2002 ile 2012 yılları arasında ceza kesilmemiş olmasına dikkati çeken Bakan, “Bu yıllarda hiç mi çevre suçu işlenmedi, işlendi de ceza mı kesilmedi, kesildi de verisi mi tutulmadı bilemiyoruz” dedi.

HALK SAĞLIĞI İÇİN BÜYÜK TEHLİKE

İzmir’in Aliağa ve Foça ilçelerinin, bölgedeki sanayi ve gemi söküm tesislerinden kaynaklanan çevre felaketleriyle anılmaya başlandığını söyleyen CHP’li Bakan, şöyle konuştu:

“Bir felaket yaşanıyor, yerel yönetimler, çevreciler ve bölge halkı ayağa kalkıyor, ardından apar topar temizlik çalışmaları başlatılıyor, görünen yerler temizleniyor ve konu kapanıyor. Sonrası? Yok. Çok tepki geldiyse, felakete sebep olan şirkete ‘lütfen’ ceza kesiliyor. Peki tespitleri ne? Asbest mi? Denize kasıtlı ya da kazara sızan, deposunda ‘unutulmuş’ yakıt mı? Yoksa söküm sırasında açığa çıkan başka kimyasallar mı? Kesilen cezalar hangi gerekçelerle kesiliyor? Kesilen cezalar tahsil edilebiliyor mu? Sonrasında tekrarlanmaması için hangi önlemler alınıyor? Bölgedeki ekosistemin ve canlı yaşamının olağan akışında olup olmadığına dair bilimsel araştırmalar yapılıyor mu? Kirlilikle alarma geçen bölgeye gerekiyorsa rehabilite çalışmaları yapılıyor mu? Bunları bilmiyoruz. Soruyoruz ama maalesef muhatabımızdan net cevap alamıyoruz. Denizlerimizi, kıyılarımızı ve dolayısıyla ekosistemi olumsuz yönde etkileyen bu felaketler hem ekosistem hem de halk sağlığı açısından büyük tehlike arz ediyor.”

CEZAİ YAPTIRIMLAR YENİDEN DÜZENLENMELİ

Bilgi edinme başvurularına gelen yanıta yönelik çözüm önerilerini de sıralayan Bakan, şunları söyledi:

“Gemi söküm sektörü büyüyor ama felaketlerle. Denetim ise yok denecek kadar az. İlgili bakanlıkların koordineli çalışması ve bu bağlamda; gemi geri dönüşüm tesislerinin denetimlerinin sıklaşması, sebep oldukları felaketlerin karşılığında uygulanan cezai yaptırımların takibi, bu felaketlere sebep olan her ne ise bunun tekrar olmaması için gerekli tedbirlerin alınmasının sağlanması ve bu tedbirlerinin alınıp alınmadığına dair denetimlerin özenle yapılması çok önemli. Gerekiyorsa şirketlere uygulanan cezai yaptırımların caydırıcılığıyla ilgili yeni düzenlemeler yapılmasına da öncelik verilmeli.”