Türkiye’nin Rusya ile anlaştığı ve kaparosunu ödediği S-400 hava savunma sistemleri nedeniyle ABD ile yaşanan gerilim en üst perdeye doğru tırmanıyor. ABD, Kıbrıs’a müdahalenin tartışıldığı 1964 yılında dönemin Başbakanı İsmet İnönü’ye gönderilen Johnson Mektubu’nu hatırlatan bir üslupla yazılmış mektupla Türkiye’yi uyardı. Ayrıca Türkiye’ye S-400 alımından vazgeçmesi için de 31 Temmuz’a kadar süre verildiği açıklandı. Reuters […]

2. Johnson mektubu!

Türkiye’nin Rusya ile anlaştığı ve kaparosunu ödediği S-400 hava savunma sistemleri nedeniyle ABD ile yaşanan gerilim en üst perdeye doğru tırmanıyor. ABD, Kıbrıs’a müdahalenin tartışıldığı 1964 yılında dönemin Başbakanı İsmet İnönü’ye gönderilen Johnson Mektubu’nu hatırlatan bir üslupla yazılmış mektupla Türkiye’yi uyardı. Ayrıca Türkiye’ye S-400 alımından vazgeçmesi için de 31 Temmuz’a kadar süre verildiği açıklandı.

Reuters ajansı ve Foreign Policy dergisi önceki gün, S-400’ler nedeniyle Türkiye’nin F-35 ortaklığının tehlikeye girdiğini, Washington’ın pilotların eğitimi konusuna bazı yaptırımlara hazırlandığını ve ilgili bir mektubun Savunma Bakanı Hulusi Akar’a gönderildiğini duyurmuştu.

BAKANLIK ‘AÇIKLAMASI’

Milli Savunma Bakanlığı, 6 Haziran tarihli mektubu, basına ‘sızması’ üzerine 8 Haziran 00.28’de yaptığı ‘açıklama’ ile doğruladı. F-35 konusuna hiç değinilmeyen ilk açıklamada ne mektubun içeriğinden bahsedildi, ne de sertliğine dair bir vurgu yapıldı. Kısa açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan tarafından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a bir mektup gönderilmiştir. İki ülke arasındaki savunma ve güvenlik konularını kapsayan söz konusu mektupta, mevcut sorunlara stratejik ortaklık çerçevesinde ve kapsamlı güvenlik işbirliğini muhafaza edecek şekilde bir çözüm bulunması yönünde beklenti dile getirilmekte ve görüşmelere devam edilmesinin önemi ifade edilmektedir.”

AÇIKLAMA YENİLENDİ

Açıklama, daha sonra yapılan eklerle uzatıldı. ABD’nin tehditlerinin özetlendiği yeni açıklama, “Mektupta belirtilen yaptırımlar tamamen Türkiye’nin F-35 Programında çıkarılmasına yönelik ön adımları ve planlamayı kapsamakta; programdan çıkarma sürecinin, diğer güvenlik işbirliği konularının etkilenmemesi amacıyla saygı esasları çerçevesinde yürütüleceği özellikle ifade edilmektedir” İfadeleriyle son buldu.

MEKTUPTAKİ TEHDİTLER

Ne var ki ABD’nin mektubu, Bakanlığın iddia ettiği gibi “Tamamen Türkiye’nin F-35 Programında çıkarılmasına yönelik ön adımları ve planlamayı kapsamakta” değil. Gazeteci Murat Yetkin’in bloğunda yayınladığı çeviriye göre ekonomik tehditlerin de yer aldığı mektupta yer alan ifadelerden bazıları şöyle:

• Eğer Türkiye S-400 tedarik ederse, ülkelerimiz Türkiye’nin F-35 programını sürdürmemesi üzerine bir plan geliştirmek zorundadır. Türkiye S-400 teslimatını kabul ettiği takdirde F-35 almayacaktır.

• Türkiye’nin F-35 programının idari faaliyetlerine katılımına, usulüne uygun şekilde son vermeyi sağlamak amacıyla, 12 Haziran 2019’da yapılacak yıllık F-35 İcra Kurulu Başkanları Yuvarlak Masa toplantısına Türkiye’nin katılımını öngörmemekteyiz ve programın yönetişim belgelerinin güncellenmesi de Türkiye’nin katılımı dışında ilerleyecektir.

• F-35’ler dair bütün eylemler Türkiye’de S-400 mevcudiyetinin riskleri üzerine temellendirilmiştir ve Rusya’ya ilişkin Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlarla Karşıkoyma Yasası (CAATSA) yaptırımlarından ayrıdır. Kongre’de her iki parti [Cumhuriyetçi ve Demokrat] tarafından S-400 edinmesi halinde Türkiye’ye CAATSA yaptırımları uygulanması konusunda güçlü irade mevcuttur.

• Türkiye’nin S-400 tedariki ulusunuzun Birleşik Devletlerle ve NATO bünyesinde işbirliğini geliştirme ve koruma imkânlarını aksatacak, Türkiye’nin Rusya’ya stratejik ve ekonomik aşırı-bağımlılığına yol açacak ve Türkiye’nin savunma sanayi ve iddialı ekonomik kalkınma hedeflerini baltalayacaktır. Bu yolda devam[ınız] istihdamda, milli gelirde ve uluslararası ticarette kayıplara neden olacaktır. Başkan Trump’ın hâlihazırda 20 milyar dolar olan ikili ticaret hacmini 75 milyar dolara yükseltme kararlılığı da, ABD’nin CAATSA yaptırımları ilanıyla tehlikeye düşebilecektir.

31 TEMMUZ’A KADAR SÜRE

Öte yandan ABD Savunma Bakan Yardımcısı Ellen Lord da, Türkiye’ye Rus yapımı S-400 hava savunma sistemini almaktan vazgeçmesi için 31 Temmuz’a kadar süre tanıdıklarını açıkladı. Lord, Washington’da gazetecilere yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin Rusya’dan S-400 almasının F-35 programına katılımı ile örtüşmeyeceğini” söyledi, aksi takdirde Türkiye’nin F-35 programından çıkartılacağını, program kapsamında ABD’de eğitim görmekte olan Türk askerlerinin sınır dışı edileceğini, Türk şirketlerinin de F-35 programına katılamayacağını belirtti.

İKİ AY İÇİNDE BEKLENİYOR

AKP, Rusya’dan S-400 alımının bitmiş bir anlaşma olduğunu söylüyor ve ilk teslimatın kısa süre içerisinde yapılacağını ifade ediyor. Rusya da yaptığı açıklamada Türkiye’den S-400’ler konusunda geri adım olmayacağının defalarca teyit edildiğini belirtmişti.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ankara’nın S-400 alımı nedeniyle ABD’den gelebilecek olan olası yaptırımlara hazırlandığını da söylemişti.

S-400 sevkiyatının iki ay içerisinde başlaması bekleniyor.

***

Johnson Mektubu nedir?

Amerika Birleşik Devletleri başkanı Lyndon B. Johnson, Türkiye başbakanı İsmet İnönü’ye 5 Haziran 1964 tarihinde Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesini önlemek amacıyla bir mektup göndermişti. Kaba ve sert bir üslupla yazılan mektupta Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale etmesinin ekonomik sonuçlar doğuracağı, bu müdahalede ABD malı silahların kullanılamayacağı belirtilmiş, müdahale sonucunda Sovyetler Birliği Türkiye’ye saldırırsa NATO üyesi olsa da Türkiye’nin savunulmayacağı ima edilmişti. Bu mektup sonrası İnönü ABD’ye giderken Kıbrıs’a müdahale de ertelenmişti.

***

Alınan dört F-35 ne olacak?

Türkiye’ye şu ana kadar dört F-35 tahsis edilmiş durumda. Normal koşullar altında iki adet F-35’in Kasım ayında Malatya Erhaç Üssü’ne konuşlanması gerekiyordu.

Ellen Lord, bilgilendirme toplantısında, bu 4 uçakla ilgili konunun Pentagon’da kendi aralarında tartışılan bir konu olduğunu, iki ülke savunma bakanları arasında yapılacak görüşmelerle bir yol bulunacağını söylemekle yetindi.

***

ABD’nin mektubu ne anlam taşıyor?

DİLAN ESEN

ABD’nin tehdit içeren mektubunu ve Temmuz sonuna kadar verdiği süreyi uzmanlar BirGün’e değerlendirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, Türkiye’nin pozisyonunun net olmadığını söylerken Emekli Tuğgeneral Ali Er ise Türkiye’nin S-400 konusunda samimi ise Batı’ya sırtını döneceğini, samimi değilse 23 Haziran’a kadar ‘efelik yapacağını’ söyledi. Uluslararası ilişkiler Uzmanı Soli Özel ise, konunun bu aşamadan sonra Trump’la dahi halledilemeyeceğini belirtti.

Türkiye’nin pozisyonu belirsiz

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Ünal Çeviköz: “31 Temmuz 2 taraf içinde sınır haline geldi. Bir tanesi 31 Temmuz’dan sonra teslimata başlayacağım diyor. Diğeri de 31 Temmuz’a kadar vazgeçmezsen yaptırım uygulayacağım diyor. Biz bunu daha önce de söyledik. Bu konu hakkında Türkiye’nin öne çıkarak, Amerika ve Rusya arasındaki tartışmalara sanki bir nesne gibi seyirci kalmamalıdır. Türkiye’nin yapması gereken en doğru hareket, NATO ve Türkiye arasında bir komisyon kurulmasıdır. Bu komisyon S-400’lerin NATO’ya ne kadar tehdit oluşturduğunu incelemeye başlar. Bu inceleme sonuçlanana kadar da Türkiye S-400’lerin alımını hızlandırmayı erteler. Böyle bir çalışmayı da NATO uzmanları ve askeri yetkililerin kuracakları komisyonla yapmaları gerekir. Elbette böyle bir komisyon da Türkiye de Amerika da taraflardır. Fakat bu durumda, Türkiye’nin pozisyonuyla ilgili herhangi bir açıklık yok. Türkiye kendi pozisyonunu kendi açıklamak durumunda. O açıklamayı da elbette yetkililerin yapması gerekiyor. 31 Temmuz’a kadar bu satın alımdan vazgeçtik diye bir açıklama mı yapılacak, Amerika’ya cevap vererek yoksa hayır denilerek 31 Temmuz’dan sonra Rusya’nın sevkiyata başlaması mı beklenecek? Bu Türkiye’nin merakla beklediği bir tarih.”

***

‘Trump ile hallederiz’ stratejisi…

Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Uluslararası ilişkiler Uzmanı Soli Özel: “Türkiye ısrarla bunları alacağını söylüyor, bazen ertelemeye çalışacağız deniyor, bazen komisyon kurulacak S-400’ler F-35’lere zarar verecek mi, bakacağız deniyor. Amerika tarafında bunun için bir hazırlık olduğuna dair bir emare yok. Diğer taraftan mektupta çok açık bir şekilde S-400’lerin alınması halinde yaptırımlar uygulanacağı, Türkiye’nin yaptırımlarla karşılaşacağı, F-35 projesinin ne şekilde değişeceğini anlatıyor. Dolayısıyla büyükelçi Ünal Çeviköz’ün attığı tweet’teki gibi 31’ine kadar vazgeçmezse Amerika’yla, 31’ine kadar füzeleri almaktan vazgeçerse Rusya’yla papaz olacak. Bugüne kadar bu gerilimi yaşayarak geldik. Açıkçası ben hükümetin ne karar vereceğini bilemiyorum ama hiçbir dış politika uzmanı bunu desteklemiş değildir. Alınacak gibi gözüküyor.

Sonraki sonuçları hep birlikte göreceğiz. Bu alımı yapmaya karar verenler bugüne kadar bunun neden gerekli olduğunu bize anlatmış değiller. Bunun stratejik gereklilikten değil bir siyasi taahhütten kaynaklandığını görüyorum. Bu da beni ikna etmiyor. Ancak bu kadar ısrar edildiğine göre herhalde kolay kolay vazgeçemeyecekleri bir bağlantı içinde girdiler. Buradan bir çıkarsama yapıyorum. Alırım dediğiniz zaman ABD’nin size uygularım dediği yaptırımları göze alıyorsunuz demektir. Yahut da bu mektubu da Amerika’nın üzerinizdeki baskı unsurlarından biri olarak değerlendirip ay sonunda Osaka’da yapılacak G-20 zirvesinde başkan Trump’la baş başa halledebileceğinizi düşünüyorsunuz. Ben açıkçası Başkan Trump’ın Amerikan Savunma Bakanlığı bu kadar ileri gitmişken bu işi çözebileceğini sanmıyorum.”

***

Ankara’nın stratejik devamlılığı yok

Emekli Tuğgeneral Ali Er: “Pentagon’un mektubundan çıkan sonuç şu; Türkiye bu kararda inat ederse NATO içerisinde varlığı ve güvenilirliğinin bütün NATO üyeleri tarafından sorgulanacağı bir sürece şahit olacağız. S 400’leri Türkiye NATO içinde kullanamaz. Türkiye ya NATO’dan çıkmak zorunda kalacak ya da NATO içerisinde güvenilmez bir müttefik olarak bir süre dışlanmayı içine sindirecek. Kendisini kurumsallaştırmış olan ordularda savunma sistemleri bir konsepte dayalı olarak belirlenir. Bu silah sisteminin devamlılığı gelmeli. Sizin o silah sistemini aldığınız ülkeyle olan ilişkilerinizin devamlılığı olmalıdır. Eğer Türkiye S-400’leri alıyorsa ben bundan sonra stratejik alanda Rusya’yla işbirliğini esas aldım demektir. Rusya’yı NATO birinci tehdit olarak görüyor. Gerçekten Türkiye Rusya’yla bu kadar yakın stratejik işbirliğine girecek adımları atıyorsa, bunun sonu Türkiye’nin NATO’dan çıkmasıdır.

Milyarlarca dolarlık NATO’nun hava savunma sistemini elinizin tersiyle itiyorsunuz ve bütün savunma şemsiyesinden çıkıyorsunuz. Suriye’den bir tehdit var diyorsunuz ama bu tehdide karşı S-400 almanıza gerek yok ki. S-400 Türkiye’ye yönelecek olan füze tehdidine, bombardıman uçaklarına karşıdır. O zaman siz İran’dan ve Rusya’dan tehdit beklemiyorsunuz, ‘biz Amerika’ya karşı savunma kurmaya çalışıyoruz’ diyorsunuz, bu eğer böyleyse şapka çıkartılır ama mümkün mü? Göreceğiz. S-400 konusu eğer stratejik bir kararsa bunun anlamı Türkiye sırtını batıya dönmüş ve NATO’dan çıkma gibi 21. Yüzyılda stratejik bir kararı almış demektir. Eğer böyle değilse de demek ki 23 Haziran seçim sonuçlarına kadar efelik yapacaklar. Türkiye’nin son noktada almama seçeneğini devreye sokacağını düşünüyorum. Çünkü bunun aksi Türkiye’nin batı kulübünden çıkacağını gösterir.”