2 milyon ağaca kıydılar
Sinop İnceburun Yarımadası’na yapılmak istenen nükleer güç santral projesinin tüm Türkiye için tehdit oluşturacağı belirtildi. Yaşam savunucuları, santral sahası için 2 milyon ağaç kesildiğine dikkat çekerek "Sinop’a santral istemiyoruz" dedi.
Sibel Bahçetepe
sibelbahcetepe@birgun.netİnceburun Yarımadası’nda yıllardır yapılmak istenen nükleer güç santralına yönelik doğa katliamı sürüyor. Şimdiye dek 2 milyon ağacın kesildiğini belirten yaşam savunucuları ‘‘Sinop Nükleer Güç Santrali süreciyle ilgili olarak önce Japonya ile görüşmeler yapıldı. Ardından bunun fizibil olmadığına karar verildiği için Japonya devreden çıktı ve bugün itibarıyla Nükleer Güç Santralı kurulması için bir yandan Rusya ile bir yandan Birleşik Arap Emirlikleri ile ve Güney Kore ile görüşmeler yapılıyor. Bu katliama dur denilmeli’’ diye konuştu.
5 YILLIK SÜREÇ
Sinop Merkez Abalı Köyü İnceburun Yarımadası mevkiinde yapılması planlanan Nükleer Güç Santralı’na ilişkin gelinen süreci BirGün’e anlatan Sinop Nükleer Karşıtı Platform dönem sözcüsü Murat Şahin, Sinop’taki nükleer santralın geçmişinin 1981 yılına dayandığını anımsattı. Şahin "İktidara gelen hükümetler Türkiye’de bir nükleer santralının olması ile ilgileniyordu. 1986’daki Çernobil’den sonra bu biraz daha duruldu. Sonrasında ise gelen hükümetlerin hepsi nükleer lobisinin bunu istediler. Birincisi Mersin Akkuyu, ikincisi de Sinop oldu" dedi.
AKP hükümeti öncesinde de bir iki kez santral için ihaleler yapıldığını anlatan Şahin, şöyle devam etti: ‘‘İhaleler yapıldı ve iptal edildi. En son Ecevit hükümet döneminde de bu ihaleler iptal edildi. AKP iktidara geldikten sonra tekrar Sinop gündemlerine alındı. Daha önce Japonya ile bir hükümet anlaşması yapıldı. Japonya’daki Mitsubishi şirketiyle Fransız Areva şirketi bu santralı yapacaktı. Bir süre Sinop’ta fizibilite çalışmaları ve sondajlar Maliyeti 22 milyar dolardan 40 milyar dolara çıkarınca Türk hükümeti de bunu yaptırmaktan vazgeçti, Japonya bu işten çekildi. Çekildi ama daha önce Areva, Japonya’nın bu ATMEA1 tipi yapılacak santral ile ilgili ÇED raporu hazırlanmıştı. Nükleer Güç Santralı Projesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı`nca 2020 yılında verilen "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu" kararının iptali için dava açtık. Dava reddetti ve Danıştay’a gitti. ÇED süreci 5 yıldır sürüyor.’’
11 KM’LİK ALAN
Santrala ilişkin çeşitli davalar açtıklarını ve bunların sürdüğünü anımsatan Şahin, nükleer santral alanının 10,5 kilometre karelik bir alan olduğunu kaydetti. Şahin, şöyle devam etti: ‘‘En büyük sıkıntılarımızdan biri nükleer santral yapılmayacak olsa bile buranın sanki nükleer atık deposu olabilecek gibi de sıkıntılarının olması. Sinop halkını en çok tedirgin edenlerden birisi de o. Çünkü biz sürekli zaten o ÇED raporunda, mahkemelerde, halkı bilgilendirme toplantılarında olsun özellikle bu nükleer santralin zararlarının yanında ülkenin enerji bakımından dışa bağımlılığın artacağını söyledik. Şu anda biz elektriği kilovat saatine 7,5 centten kullanırken, Akkuyu’dakine ve Sinop’takine Japonlara da o zaman 12.35 cent üzerinden alım garantisi verilmişti. Ve bu da ne demektir? Türkiye’de üretilen enerjinin 1,5 katına yakın pahalı enerji tüketmesi demektir. Birazcık sıkıştıkları zaman özellikle Rus Devlet Başkanı Putin’in işte balistik füzeleri nükleer başlık taşıyıp, Ukrayna’yı vurabileceğini söylüyor. Bu da en Sinop’a en yakın yerlerden birisi. Çünkü biz Çernobil’i çok acı yaşadık Karadeniz olarak. Hâlâ da onun etkileri devam ediyor.’’
∗∗∗
EKOSİSTEME ZARAR
Bölgede 2 milyon ağaç kesildiğini söyleyen Şahin "Bu ağaçlarla ilgili orman genel müdürlüğüne de dava açmıştık. Ama onlar nükleer santral alanı için kesilmediğini söyledi. Yenileştirme, gençleştirme falan dedi. Biz itiraz ettik. 5-6 yıldan beri bu sürüyor. Kesilen ağaçların yerine sözde ağaç diktiler ama onların orman olması için en az 25 yıl lazım. Dikilen ağaçlar da 2 milyon değil. Yapılacak olan bir nükleer ve atık tesis sadece Sinop’u etkilemeyecek, Karadeniz’in tamamını etkileyecek, deniz ekosistemine zarar verecek. Sadece Sinop’ta değil Akkuyu’da, İğneada’da veya Türkiye’nin dünyanın hiçbir yerinde nükleer santral istemiyoruz. "