2. sezonunda iptal olan dizi

Üzerindeki bulutlar giderek kararan Galatasaray, çok iyi başladığı Şampiyonlar Ligi rüyasını Moskova’da 2-0’lık mağlubiyetle noktaladı.

Fena bir ilk yarı geçirmedi aslında Galatasaray. Eğer aklımızın bir köşesinde takımın bu sezon ligde içinde bulunduğu durum ve camiaya hakim olan psikolojik hava olmasa pekala mutlu olabilirdik, ancak 45 dakika boyunca tüm taraftarlar bir şekilde diken üstünde izlediler maçı ve kimsenin şaşırmadığı gol, alıştığımız bir senaryonun parçası olarak 43 .dakikada geldi. Krychowiak topa vurup Donk’un da katkısıyla ağlarla buluştuğunda pozisyonun içinde 4 Moskovalı, 8 Galatasaraylı oyuncu vardı. Aynı Galatasaray ilk yarıda sağ kanattan Linnes’le gerçekleştirdiği ataklarda rakibi ceza sahasında eşit sayıda oyuncuyla yakalamasına rağmen bir türlü topu kendi oyuncularıyla buluşturamadı. Daha büyük sorun ise sarı-kırmızılıların devre arasını 15 dakika yerine 30 dakika olarak kullanmasıydı. Bir süre Lokomotif kendi başına oynadı ikinci yarıda. Rahatça paslaştılar, adam kaçırdılar, boş alan buldular ve tüm sahayı parsellediler. İkinci gol böyle bir pozisyon dizisinin sonucunda geldi. Sonrası? Tam bir işkence.

2 Kasım 2018 tarihindeki Galatasaray-Fenerbahçe maçının 65. dakikasında ev sahibi, rakibinin 2-0 önünde, coşkulu ve Şampiyonlar Ligi’ndeki Schalke maçına bu coşkuyla çıkacak pozisyondaydı. 66. dakikada bir şey oldu. Ömer Bayram, Isla’yı arkasına kaçırdı, Muslera onun bacaklarına kaydı ve o hareketten beri son 26 gündür Galatasaray camiası freni patlamış şekilde baş aşağı gidiyor. Önce o maç elden gitti, maçın sonunda bir başka Fenerbahçe derbisini oynamayı beceremeyen ve maç sonundaki skoru hazmedemeyen teknik heyet arkasına futbolcuları da katıp bir rezaletin parçası ve ortak yapımcısı oldu. Ardından camia o maçın sonunu neden iyi oynayamadığını değil yanlış bir taç kararını konuştu.

Yönetimin de işine geldi bu kargaşa. Öyle ya, Galatasaray’a karşı kurulmuş bir kumpasa camiayı inandırmak, sezon başında yaptıkları başarısız kadro mühendisliği sebebiyle gelecek eleştirileri engelleyecekti. Geçtiğimiz cuma kimse neden Galatasaray’ın kendi evinde Konyaspor’a karşı son dakikaya ancak ve ancak rakip defansın birbirine çarptırarak attığı golle 1-0 önde girebildiğini konuşmadı. Ortada tartışmalı bir penaltı kararı ve düpedüz yanlış bir VAR uygulaması vardı, vardı da bu, Galatasaray’ın geçtiğimiz sezon Tudor dönemindeki kötü defans performansını aynen sürdürürken yine onun dönemindeki üst düzey iç saha performansını da kaybetmesini açıklamıyor. Muhtemelen camia bu akşam, Şampiyonlar Ligi’nin en uygun grubunda sonuncu olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını değil, Kulüpler Birliği’nin yaptığı açıklamayı konuşacak. Sanırım kimse şu anda bununla uğraşmak istemiyor, ancak apaçık bir gerçek var ortada.

Galatasaray kötü bir Avrupa ve vasatın hafif üstü bir Süper Lig takımına dönüşüyor ve bunda ne Halis Özkahya’nın ne de Hüseyin Göçek’in katkısı var. Zira bu iki hakem yaklaşık 10 yıldır kötü hakemler. Galatasaray ise son 1 aydır yapımcı kanalın sezon sonu iptal edeceği dizileri andırmaya başladı giderek.