Eylem biçimleri hıncını en yakındaki kadın figüründen almak olan saldırganların amacı heykeli tümüyle yıkmak; ancak İlhan Koman’ın birbirine eşit uzunlukta, 12 milimetre kalınlığında 112 metal levhayı yan yana getirerek oluşturduğu Akdeniz Heykeli 4,5 ton ağırlığıyla bu saldırıya direniyor.

20'nci yüzyıl Akdeniz Tanrısı

Z. ASLIHAN İŞCAN

1970’lerin ilk yıllarında Halk Sigorta’nın o zaman ki müdürü, aynı zamanda yazar olan Ali Neyzi, İlhan Koman’ın anıt heykellerinden etkilenerek yeni yapılmış olan merkez binası için sanatçıdan bir heykel yapmasını istiyor. İsveç’te bulunan Koman hazırladığı kağıttan maketi oğlu Ahmet Koman’la İstanbul’a Ali Neyzi’ye gönderiyor. Model çok beğeniliyor. İlhan Koman heykelin yapımı için İstanbul’a geliyor.

Paslanmaz somunlar İsveç’ten temin ediliyor; aylarca gümrükte bekledikten sonra yurda sokuluyor. Paslanmaz boya o zamanlar ülkede yok. Armatör Sadıkoğlu ailesi devreye giriyor. Koman’ın sipariş listesinde, beyazdan laciverte farklı mavi tonlarında boyalar bulunmakta. Kanatlara doğru koyudan beyaza açılan bir yelpaze yapmak için …

Boyalar Yine aylar sonra gemi için alınan boyaların arasına sokulup İstanbul’a getiriliyor.

Gemiden sadece beyaz boya çıkıyor! Ali Neyzi tüm sorumluluğu üzerine alarak açılışa yetişmesi için, heykel beyaza boyansın, diyor. Koman ne o gün ne daha sonra, Neyzi’ye ya da başka birine bu renk konusunu hiç açmıyor.

Akdeniz, 1980 yılında Zincirlikuyu’daki Halk Sigorta merkez binası önünde bembeyaz kanatlarıyla dünyaya gözlerini açıyor.

Koman, eserini Fotoğrafçı Ersin Alok’un aktardığına göre şöyle anlatıyor:

“Bu tasarıyı oluşturan yüz on iki parçanın her biri bu iç denizi çevreleyen farklı yaşayışlarda, başka dilleri konuşan, başka Tanrı’lara inanan insan topluluklarını simgeliyor. Bir armoni içinde hepsi bir araya geldiklerinde de Akdeniz’i oluşturuyorlar.”

“İnsanın kucaklaşması, sevgisi anlatılırken Akdeniz aklıma geldi. Akdeniz büyüktü, bizden bir denizdi. Kucak açmayı bu adla anlatmak istedim. Sevgiyi ve kucaklaşmayı anlatırken bir kadının bütünlüğünden yararlanmak istedim.”

Kâğıt kesme-katlama tekniğine dayalı olarak yapılan Akdeniz, birbirine eşit uzunlukta çok sayıda kaynaklarla birleştirilmiş 4,5 ton saç levhadan oluşur. İncecik dilimleriyle Akdeniz tüm ağırlığına rağmen uçucu bir hafifliğin heykelidir.

Karşıdan bakıldığında, yüzünde sert bir ifade vardır. İnsanlardan gördüğü eziyeti protesto eder. Farklı açılardan bakıldığında bu ifade de değişir, gövde dalgalanır.

Bir Anadolu kadını, heykelin önünden geçerken ‘kâğıttan bir kadın heykeli yapmışlar’ der...

Maketi ilk görenlerden Ersin Alok anılarında Akdeniz’in büyülü etkisini şöyle açıklıyor:

“Yandan baktığınız zaman heykele, suratlar bir erkek bir kadın olarak değer kazanır. Yukarıdan ışığı verince, o aralara ışık girince çok daha güzel görünüyordu. (…) İlhan buraya (Türkiye’ye) gelince, benim fotoğrafları da gördü Halk Sigorta’da. (…) Sonra çat kapı İlhan Koman geldi, buradan (Alok’un atölyesi) içeri girdi. Bence bu heykelin ana lafı da budur; ‘Ben heykellerime mutlaka gizemli bir şey koyarım. Sen fotoğraf çekerken bu gizemi açığa çıkarmışsın, seni öpmeye geldim.’ dedi.”

Akdeniz heykelinin mülkiyeti, Halk Sigorta’nın unvanının 2000’de Yapı Kredi Sigorta A.Ş. olarak değiştirilmesi sonucu Yapı Kredi Sigorta’ya geçiyor.

2005 yılının Mayıs ayında İstiklal Caddesi’nde bulunan Yapı Kredi Kültür Sanat binasında açılan İlhan Koman Retrospektif Sergisi için Akdeniz geçici bir süreliğine Galatasaray meydanına yerleştiriliyor. 2005 Haziran ayında sergi bitmemesine rağmen Beyoğlu Belediyesi heykelin kaldırılmasını istediği için İlhan Koman Vakfı’nın Proje Danışmanı Ata Ünal’ın itirazlarına rağmen bir gecede sökülerek Levent’teki Yapı Kredi Plaza’nın önüne taşınıyor.

2014’ün Ağustos ayında İsrail’in Gazze’ye karadan saldırısını protesto edenler, İsrail’in Levent’te bulunan İstanbul Başkonsolosluğu’nun önünde toplanıyor. Protestocuların öfkesi ise tek kusuru o tarihlerde konsolosluğun önünde sergilenmek olan Akdeniz’den çıkıyor.

Eylem biçimleri hıncını en yakındaki kadın figüründen almak olan saldırganların amacı heykeli tümüyle yıkmak; ancak İlhan Koman’ın birbirine eşit uzunlukta, 12 milimetre kalınlığında 112 metal levhayı yan yana getirerek oluşturduğu Akdeniz Heykeli 4,5 ton ağırlığıyla bu saldırıya direniyor.

Neyse ki Akdeniz bu vandalizmi sağ kanadından aldığı yarayla atlatarak Prof. Dr. Ferit Özşen tarafından yoğun bakıma alınıyor.

Heykeltıraş Prof. Dr. Ferit Özşen’e daha önce de Akdeniz heykelinin bakım ve tamir işlerini yapmış; meydana dikilmesini sağlamış bir Akdeniz Heykeli uzmanı.

Öyle ki İlhan Koman’ın ölümünden on dört yıl sonra Kültür Bakanlığı 2000 yılındaki Hannofer Expo Türkiye Pavyonu’nda Akdeniz’i sergilemek isteyince heykelin birebir kopyası Şadi Çalık’ın o zamanki asistanı Ferit Özşen’e yaptırılıyor.

Özşen, heykeli parçalarına ayırıp onarıyor. Kaybolup yenilenen ise, bir damla gözyaşı gibi akıp giden, bir adet somun oluyor. Diğer bütün parçaları hala orijinaldir.

Saldırıdan sonra Edirneliler, “Edirne’de yetişen dünyaca ünlü sanatçımız İlhan Koman’ın saldırıya uğrayan ve tahrip edilen heykelinin ait olduğu yere, yani Edirne’ye getirilmesi ve şehrimizin gurur kaynağı olarak yerini alması için tüm Edirneliler sahip çıkıp bunu gerçekleştirmeliyiz” diyerek kampanya başlatıyor.

Muratpaşa Belediyesi Akdeniz Heykeli’nin yerinin Akdeniz olması gerektiğini savunarak, “Heykel üzerinde tasarruf hakkı bulunan kişi ya da kişilere sesleniyoruz. Gelin bu heykeli Muratpaşamızda falezlerin üzerinde hakim bir noktaya koyalım. Heykel, Akdeniz’in dalgalarıyla buluşsun.” diye talep ediyor.

Paylaşılamayan Akdeniz, 2017 yılında İstiklal Caddesi’nde inşa edilen Yapı Kredi Kültür Sanat binasının 3. katında caddeden görülebilecek bir konuma yerleştiriliyor.

O günden beri Akdeniz’i gören kimileri onun şimdi güvende olduğunu varsayarak içini ferah tutuyor.

Benimse hiç içime sinmiyor.

Çünkü ben Akdeniz’im.

Bu yurdun insanları Akdeniz.

İnsanlığı kucaklamak isteyen kolları koparılan, koruma adıyla yaradılışına aykırı şekilde tutsak edilen kadınlar Akdeniz.

Yapraklarından rüzgâr savrulsun artık Akdeniz!

Deniz koksun saçların…

Özgürlüğün özgürlüğümüzdür!