AKP’nin iktidarda bulunduğu 20 yıl boyunca ülkede büyük bir tahribat yaşandı. Birçok kurum özelleştirildi, eğitim, adalet gibi kavramların içi boşaltıldı. Sermaye kârını artırdı, halk ise büyük bir yoksulluğa sürüklendi. Prof. Dr. Murat Somer, bu dönemde toplumun bütün değerlerinin unutturulduğunu söyledi. Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ise 20 yıllık AKP döneminde büyük bir kurumsal yozlaşma gerçekleştirildiğini belirtti.

20 yıldan geriye kalan büyük yıkım
20 yıllık AKP iktidarında en büyük direniş Gezi İsyanı oldu. (Fotoğraf: Depo Photos)

Umut SERDAROĞLU

AKP’nin yüzde 34 oyla tek başına iktidara gelmesinin bugün 20'inci yıldönümü. Bu 20 yıl içerisinde adaletten ekonomiye sayısız alanda büyük tahribat yaşandı.

Özellikle son 5 yıl içerisinde izlenen ekonomi politikaları ile ülke büyük bir krizin içine sokuldu. Emekçi günden güne yoksullaşırken sermayenin kazancı katlanarak arttı. Ucuz yağ kuyruuğunda izdihamlar yaşandı, binlerce kişi birkaç kuruş ucuzu ekmek için yağmurda çamurda beklemek zorunda bırakıldı. İçi boşaltılan eğitim gericilerin eline bırakıldı. Hastanelerde randevu bulunamaz oldu. Tutuklama ve cezalarla basın büyük baskı altına alındı. Kadın cinayetleri arttı, kadının hakları ellerinden alınmaya çalışıldı. Kısaca AKP iktidarı sürecinde ülke tam anlamıyla bir uçuruma sürüklendi.

Bu süreçte neler yaşandı yakından bakalım:

Sermaye zenginleşirken emekçi yoksullaştı: Ekonomi büyüse de emekçi yoksullaşmaya devam etti. Emeğin büyüme içindeki payı 2022 ikinci çeyrekte yüzde 25,4'e geriledi. Sadece son iki yılda işgücü ödemelerinin payında 11,4 puanlık azalma yaşandı. Buna karşılık sermaye kazançlarının payı iki yılda 11,1 puanlık artışla yüzde 42,9’dan 54’e yükseldi.

Ne var ne yok satıldı: Üretimden uzaklaşan Türkiye, ekonomisini özelleştirme politikalarıyla büyüttü. SEKA, TEKEL gibi fabrikalar özelleştirildi. Kritik önemdeki doğalgaz dağıtım şirketleri ESGAZ ve BURSAGAZ satıldı. Sümer Holding bünyesinde yer alan fabrika arazileri de tek tek elden çıkarıldı. 1986-2021 yılları arasındaki 70,8 milyar dolarlık özelleştirmenin 62,7 milyar dolarlık kısmı AKP döneminde yapıldı. Dolayısıyla her 100 özelleştirmeden 89'u bu iktidar döneminde gerçekleşti.

TL en değersiz para birimlerinden biri oldu: Erdoğan’ın faiz indirimindeki ısrarı enflasyonist baskıyı artırdı. Yanlış ekonomi politikalarıyla AKP, 1.60 seviyesinda aldığı doları kurunu 18 TL'nin üzerine taşıdı. Dolar tüm zamanların rekorunu kırdı. Yıllık enflasyon ise eylül ayında yüzde 83,45'e yükselerek 24 yılın rekorunu kırdı. 3 Kasım 2002’deki genel seçimleri kazanan AKP iktidara geldiğinde, yıllık enflasyon yüzde 31,77 idi. Dolar ise 1.60 TL seviyesindeydi.

Barınma krizi arttı: Yanlış ekonomi politikalarıyla Türkiye konut fiyatlarının en hızlı yükseldiği ülkelerden biri oldu. Önce konut satış fiyatları ardından kiralar tırmanışa geçti. İstanbul'da en düşük kira 6 bin TL'ye yükseldi. Öğrenciler, aileler ciddi bir barınma kriziyle karşı karşıya kaldı.

Eğitim gericilerin eline geçti: İktidar din eksenli örgütlenmeleri eğitim alanında da başat aktör haline getirdi. Ensar, İlim Yayma ve TÜGVA gibi kurumlar yürüttükleri faaliyetlerle eğitimde ciddi bir ağrılık kazandılar. Bu yapılar, hem Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak protokoller imzalayarak sınıfların içlerine kadar girdiler hem de düzenledikleri sosyal etkinlikler ve açtıkları yüzlerce öğrenci yurduyla ülkede eğitimi kontrol edecek güce eriştiler.

Özgür basına zincir vuruldu: 20 yılda en çok en büyük baskıyı gören kesim basın oldu. AKP iktidarı döneminde en az 859 gazeteci tutuklandı. Çağdaş Gazeteciler Derneği verilerine göre 92 gazeteci şu an hükümlü. Sadece son 5 ayda Diyarbakır ve Ankara merkezli operasyonlarda 33 gazeteci gözaltına alındı, 26'sı tutuklandı. AKP ve MHP’nin hazırladığı ‘sansür yasası’ Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi.

Kadın hakları hiçe sayıldı: En büyük hak kaybına uğrayan kesimlerin başında kadınlar geldi. İktidar, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak gibi bir karara imza attı. CHP Giresun Milletvekili Necati Tığlı’nın yayınladığı rapora göre 1 Ocak 2002 ile 31 Aralık 2021 tarihleri arasında en az 8 bin 51 kadın katledildi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerini de ekleyince AKP iktidarında en az 8 bin 297 kadın katliamı yaşandı. 564 kadının ölümü ise, kayıtlara şüpheli olarak geçti.

Sağlık en çok etkilenen alanlardan oldu: İktidarın en iddialı olduğu alanların başında gelen sağlık ağır hasar aldı. Erdoğan’ın emriyle kurulan şehir hastanelerine milyonlarca lira harcandı. Bu dönemde 18 şehir hastanesi kurulurken, 13 şehir hastanesi için toplamda 21 hastane kapatıldı. Sağlıkta şiddet arttı, doktorlar güvenceli çalışma koşulları için yurtdışına göç etmeye başladı. Sağlık ocakları kapatılarak aile sağlık merkezlerine dönüştürüldü. Aile sağlık merkezleri de kamu hastanelerine bağlandı. İlaç stokunda yaşanan sıkıntı her geçen gün arttı, hastaların tedavilerinde büyük sorunlar yaşandı.

İNANDIĞIMIZ ORTAK DEĞERLER UNUTTURULDU

AKP’nin iktidar olduğu 20 yıllık süre içinde ülkenin büyük bir dönüşüm yaşadığını aktaran Prof. Dr. Murat Somer şunları söyledi: “Bu dönüşüm zamana yayıldığı için aslında toplumda bir akıl tutulması yarattı. Yani siyasetin ve toplumun nasıl işlemesi gerektiğine dair inandığımız birçok şey unutturuldu. Unutulanların yerine hakkaniyet temelli, gelecek vadeden demokratik normlar konulmadı. Dolayısıyla bir toplum hâlinde siyaseti de kullanarak işlememizi ve çalışmamızı sağlayan kodlar unutturuldu ve bunun yerine yenisi geliştirilmedi. En büyük tahribat da bu. Bahsettiğimiz bütün diğer tahribatlar aslında bir sonuç, düzeltilebilecek konular fakat bunları hangi hedef ve idealler ışığında nasıl değiştireceğimizi unuttuk. Bu yüzden bunu yeniden kurmamız gerekecek. İşte böyle bir süreç içerisindeyiz. Herkesin şapkasını önüne koyup, fedakârlık yapması gereken bir dönem bu.”

Prof. Dr. Murat SomerProf. Dr. Murat Somer

Eğitimin öneminden de bahseden Prof. Dr. Somer şöyle devam etti:

“Eğitimde mutlaka kökten değişimler yapılması lazım, ama bunun hangi değer ve idealler ışığında yapılması gerektiği de iyi bir şekilde analiz edilmeli. Öğretmen-öğrenci ilişkisi, okul-toplum ilişkisi… En büyük tahribat buralarda oldu. Cumhuriyet’in kurulduğu dönemde eksikliklere rağmen eğitime dönük bir ideal konulmuştu. Eğitim, öğretmen saygı gösterilmesi gereken, kalkınmanın ve çağdaşlaşmanın öncüsü, kamu yararı görülen kavramlardı. Para kazanılan herhangi bir meslek veya parayla satılan bir ürün değil. Öğretmenlerin, akademisyenler el üstünde tutulan, önemli roller üstlenen kişilerdi. Önce bunları geri kazanmamız gerek.”

BÜYÜK BİR KURUMSAL YOZLAŞMA

AKP’nin ilk zamanlar yolsuzluklar, yasaklar ve yoksulluğu bitireceğine yönelik söylemlerini hatırlatan Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu şunları söyledi: “20 yılın ardından dördüncü y’yi yani yozlaşmayı da eklediler. Muazzam bir yozlaşma ile karşı karşıyayız. Birçok kurum kaldırıldı. Merkez Bankası ve bakanlıklar gibi birçok kurum da kuruluşlarına aykırı olarak çalıştırılmaya başlandı. TBMM yine önemli bir kurumsal aşınma içerisinde. Hem yasama hem de denetim işlemlerinde büyük sıkıntılar yaşanıyor. Dolayısıyla ortada yavaş yavaş kurumları olmayan bir devlet yapısına doğru gidiyoruz. Bütün büyük devletler kurumlar ile çalışırken biz bunu düzeltemezsek cumhurbaşkanına indirgenen bir yapı olarak yolumuza devam etmek zorunda kalacağız. Böyle bir yapının ise ayakta kalabilmesi kolay değil.”

Prof. Dr. Ersin KalaycıoğluProf. Dr. Ersin Kalaycıoğlu

Birçok kurumunda hedef alınıp, kurumsal aşınmaya yol açıldığını aktaran Prof. Dr. Kalaycıoğlu, “Üniversiteler, eğitim bu sürede büyük zararlara uğradı. Programların uygulanmasında, akademisyenlerin yetiştirilmesinde büyük sorunlar vardı, bu daha da derinleşti. Adalet ve Kalkınma Partisi başa geldiğinde birçok üniversitenin seviyesi iyi durumdayken şu anda ilk 500 üniversite içinde Türkiye’den hiçbir okul yok. Eğitim kalitesinde düşüş yaşandı, insan kaynağı azaldı. İnsan kaynağında da azalma yetmiyormuş gibi iktidarın önde gelenleri bazı meslek gruplarını hedef alarak bir boğuşma içeresine girdi.