2016’nın 10 krizi
DIŞ HABERLER
Uluslararası Kriz Grubu, 2016’da dünyada en fazla dikkat çekecek 10 krizi yayınladı. Dünyada savaşların yükselmekte olduğunu vurgulayan örgütün radarındaki 10 kriz şöyle:
1. Suriye ve Irak
Suriye’de 250 bin kişinin ölümüne, 11 milyon kişinin de göç etmesine yol açan savaş bu yıl dünya gündemindeki bir numaralı kriz olacak. IŞİD’e karşı ortak bir strateji geliştirmeyen Rusya ve ABD bloğu ayrı ayrı bombardımanlara devam ederken Suriye’de siyasi çözüm için görüşmeler hızlandı. Ancak aktörlerin farklı gelecek vizyonları, 2016’da da bu sorunun çözülememe ihtimalini güçlendiriyor. Irak’ta ise Batı’nın IŞİD’e karşı Kürtler ve Şii milisleri kullanması, mezhepsel gerilimi daha da derinleştirme riski taşıyor. Ramadi’nin IŞİD’den alınmasından sonra 2016’daki en büyük hedef Musul’un IŞİD’in elinden alınması olacak.
2. Türkiye Kriz Grubu’nun ikinci sıraya koyduğu ülke ise Türkiye
Güney Doğu bölgesinde Kürdistan İşçi Partisi ve ordu arasında yükselen kent savaşlarının yükselmekte olduğuna dikkat çekilirken Türkiye’nin IŞİD’le mücadeledense PKK’yle mücadeleyi öncelediğine yer veriliyor. Kriz Grubu, tarafların bir an önce uzlaşmaması durumunda Türkiye’nin Orta Doğu’daki diğer ülkeler gibi uzun süreli bir etnik-mezhepsel çatışmaya çekilebileceği uyarısında bulunuyor.
3. Yemen
Yemen'de Suudi Arabistan öncülüğünde ve ABD ile Birleşik Krallık desteğiyle yürütülen savaş birinci yılına yaklaşırken ufukta herhangi bir çözüm görülmüyor. Yarısı sivillerden oluşan 6 bin kişinin öldüğü ülkede 2 milyon kişi evini, 120 bin kişi ise ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Tarihinde mezhep gerilimi olmayan ülkede söylem tamamen mezhep çatışmasının hakimiyetine girdi. Devletin çökmesi ile El Kaide ve IŞİD gibi yapılar ülkede kök saldı. Yemen’e barışın gelmesi için Suudi Arabistan ve İran’ın uzlaşması gerekiyor fakat iki ülke arasında gerilimin arttığı bu günlerde, böyle bir uzlaşı hayal olmaktan öteye gidemiyor.
4. Libya
IŞİD’in Libya’nın Akdeniz kıyısındaki Sirte kentinde güçlerini konsolide etmesi, ülkedeki krizi daha ciddi bir boyuta taşıdı. Kaddafi’nin 2011’de NATO’nun askeri müdahalesi ile devrilmesinin ardından siyasi açıdan parçalanan, farklı kabile ve milislere bölünen Libya’nın petrol ve gaz yatakları çevresinde çeşitli güçler birbiriyle çatışıyor. Ülkede hak iddia eden iki farklı hükümet bulunuyor. Aralık ayında BM öncülüğünde iki hükümet arasında yapılan anlaşmanın nasıl bir ulusal birlik hükümeti üreteceği ise şimdilik meçhul. Orta Doğu ve Afrika’dan Avrupa’ya ulaşmak isteyen sığınmacıların geçiş noktası olan Libya’da cinayetler ve insan kaçırma sıradanlaşmış durumda. Üstelik ülkedeki hukuksuzluk, Çad Gölü havzası gibi çevredeki bölgelere de istikrarsızlık ihraç ediyor.
5. Nijerya
Çad Gölü Havzası Altı yıl içinde Nijerya’daki küçük bir gruptan, Çad Gölü havzasındaki tüm ülkeleri tehdit eder hale gelen uluslararası bir silahlı güce dönüşen Boko Haram, Nijerya, Nijer, Çad ve Kamerun’da kanlı saldırılar düzenlemeye 2016’da devam ediyor. Mart 2015’te IŞİD’e biat eden örgüt, bölgedeki gelişmelere göre yeni pozisyonlar alarak ve stratejisini güncelleyerek saldırılar düzenlemeye devam ediyor. Artan nüfus, azalan kaynaklar, yoksulluk ve yolsuzluk radikal örgütlerin taban bulmasına olanak sağladıkça Boko Haram’ı alt etmek kolay olmayacak.
6. Güney Sudan
2011’de bağımsızlığını ilan eden dünyanın en yeni ülkesi, büyük bir iç savaşa saplanma riski taşıyor. Ağustos’ta hükümet ile ülkedeki en büyük silahlı grup arasında varılan barış anlaşması çökmenin eşiğinde. Anlaşmaya dahil olmayan diğer silahlı gruplar ise etki alanlarını genişletmeye devam ediyor. Ülkede eden 24 farklı silahlı güç olması, çatışmayı çok kutuplu bir hâle getiriyor. Çatışmanın kökeninde ise Güney Sudan’ın bağımsızlığı için onyıllarca mücadele veren örgütlerin birbiriyle rekabeti yatıyor. Ülkede 200 bin kişi BM Barış Güçleri’nin koruması altında yaşıyor. Sadece son 2 yılda ülkede öldürülenlerin sayısı on binlerle ifade edilirken 2 buçuk milyon insan da evlerinden oldu.
7. Burundi
Başkenti Bujumbara’nın sokaklarından cesetlerin eksik olduğu tek bir gün yok. Cinayetlerin failleri genellikle bulunamıyor. Nisan ayında Başkan Pierre Nkurunziza’nın üçüncü dönem de seçime gireceğini açıklaması muhalefetin büyük tepkisini çekmiş, ancak Temmuz ayında Nkurunziza başkanlığa seçilmişti. Kısa süre içinde başarısız bir darbe girişimi ve silahlı isyanla karşılaşan Burundi’de herkes 1990’lara dönmenin korkusu içinde yaşıyor. 1993’te ülkede başlayan ve 12 yıl süren iç savaş 300 bin kişinin ölümüne yol açmıştı.Bu tehlikeli gidişatı önlemek için Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyi Aralık ayında ülkeye Afrika Önleme ve Koruma Misyonu’nu yollayarak çatışmaların kitlesel katliamlara ve iç savaşa dönüşmesine karşı bir hamle yaptı. Ancak Nkurunziza’nın bu hamleye sert tepki göstererek “Burundililer ülkelerini işgal eden yabancı güçlere karşı ayağa kalkıp savaşacaktır” demesi, gerilimi daha da artırdı.
8. Afganistan
ABD’nin Afganistan’a saldırmaya başlamasının üzerinden 14 yıl geçse de Taliban ülkede büyük bir güce sahip. Üstelik bölgedeki tek cihatçı grup Taliban değil: Yıllardır varlığını sürdüren El Kaide’nin yanı sıra son yıllarda IŞİD de ülkede örgütlenmeye başladı ve taban edindi. Ülkede hükümet güçleri, ABD askerleri ve cihatçılar arasında süren çatışmalar nedeniyle Afganistan, Suriye’den sonra en fazla sığınmacı yaratan ülke konumunda.
9. Güney Çin Denizi
Çin, Güney Çin Denizi’nde pek çok ülkenin hak iddia ettiği küçük adacıkları ve mercan kayalıklarını askeri üslere dönüştürürken ABD ise Savunma Bakanı Ash Carter’ın “Uluslararası hukukun izin verdiği her yerde gemilerimiz ve uçaklarımız görev yapacak” talimatına uyarak bu adaları uçakları ve gemileriyle taciz ediyor. Dünyanın en yoğun gemi trafiğine sahip bölgesi olan Güney Çin Denizi, balık kaynaklarının yanı sıra potansiyel petrol kaynakları nedeniyle de ekonomik açıdan önem taşıyor. Filipinler, hak iddia ettiği bazı adaları Çin’in işgal ettiğini söyleyerek Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurmuştu. UCM’nin bu yıl bir karar açıklaması beklense de Çin bu kararı tanımayacağını söyleyerek mahkemeye katılmayı reddetti.
10. Kolombiya
Kolombiya’da devletle Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) arasında süren 51 yıllık çatışma, 2016’da sonlanabilir. Geçen yıl FARC ile Kolombiya hükümeti arasında imzalanan Havana’da imzalanan anlaşmaların ardından Aralık ayında geçiş sürecinde adaletin nasıl işleyeceği de bir çerçeveye oturtuldu. Kolombiya Başkanı Juan Manuel Santos, 23 Mart’ı nihai anlaşma tarihi olarak hedef gösterse de sonradan bu tarihi ertelemek zorunda kalmıştı. Silahsızlanma sürecinin nasıl ilerleyeceği, silahlı militanların entegrasyonunun nasıl gerçekleşeceği, barış anlaşmasının nasıl onaylanacağı gibi sorular henüz cevaplanabilmiş değil.