Trajedi, korku, sevinç, hayal kırıklığı ve elbette heyecan. Olimpiyat oyunları ilk haftasını geride bırakırken, yine yıllar sonra anlatılacak hikayeler yazılmaya başladı

2016 Olimpiyat hikâyeleri

Geçen pazar günü, doğduğu şehri soyadı olarak alan 33 yaşındaki Annemiek van der Vleuten, 141 kilometrelik kadınlar yol bisikleti yarışında altın madalyaya 10 kilometre kala kariyerinde bir daha yaklaşamayacağı podyumun hayallerini kurmaya başlamıştı bile. Neredeyse tam 1 yıl önce, 7 Ağustos 2016’da, Richmond’da yapılacak Dünya Şampiyonası için İtalya’da antrenman yaparken kendisine araba çarpmış ve kazada köprücük kemiği ile kaburgaları çatlamış, akciğerinde ezilme saptanmıştı. Van de Vleuten takım arkadaşları arasında sağlam vücut yapısıyla biliniyordu. Sadece 8 gün sonra Hollanda’daki evinin önünde 500 metre kadar bisiklete biniyordu ve hedefinde tek bir şey vardı: 1 yıl sonra Brezilya’da altın madalya almak ve kariyerini bu şekilde kapatmak. İşte pazar günü belki de önceki sene boyunca yaşadıklarını ve 10 kilometre sonra ülkesinin ulusal marşı eşliğinde çıkacağı birincilik kürsüsünü düşünüyordu.

Bu heyecandan mı, dikkatsizlikten mi, yorgunluktan mı bilinmez tüm ulusun nefesini tuttuğu anda bir virajda tepetaklak oldu, yolun dışına çıkarak takla attı ve uzun süre hareket etmedi. Rakipleri onu geçip gittiler, altın madalyayı bırakın artık sağlığından endişe ediliyordu. Hastaneye götürülüp yoğun bakıma alındı, neyse ki bilinci açıktı ve saatler sonra sosyal medya aracılığı ile durumunu merak edenlere ulaştı. “Sağlığım iyi ama 4 senede bir insanın ayağına gelen bir fırsatı kaçırmak beni kahrediyor, hem de kariyerimin en iyi yarışını çıkarıyorken” diye yazıyordu. Kaderin cilvesi, onun yarış dışı kalması sonucu altın madalya bir başka Hollandalıya, 26 yaşındaki Anna van der Breggen’e gitti ve Hollanda ilk altın madalyasını kazandı. Van der Breggen yarış sonrası elbette çok sevinçliydi, ama yüzünde endişe ve hafif bir üzüntü de vardı, “bir ara Annemiek’i öldü sandım” diyordu. Böyle zanneden sadece kendisi değildi, Van der Vleuten’in, Hollanda’da bir festival havasındaki evinde televizyonun karşısındaki annesi de kızının yerde hareketsiz olarak yattığını görmüş ve kendisine telefonla haber verilene kadar hayatının en zor anlarını yaşamıştı.

Pazar günü Hollanda karmaşık duygular içindeyken Vietnam’da ise saf bir sevinç hakimdi. Olimpiyat oyunlarına ilk kez 1952 yılında 8 sporcuyla katılan ülke, 64 yıl sonra ilk altın madalyasına kavuştu. Erkekler 10 metre havalı tabancada, ev sahibi rakibi Felipe Wu’yu (Çin asıllı) mağlup eden Hoàng Xuân Vinh, altına uzandı. 41 yaşındaki sporcunun ilginç özelliği kendisinin Vietnam ordusunda albay rütbesiyle görev yapan bir subay olması. Vietnam’da bu başarıdan duyulan keyfin ikiye katlanmasının diğer bir sebebi de, Vinh’in, Vietnam’ın Güney Çin Denizi’nde son yıllarda çıkarlarının çatıştığı Çin’i temsil eden Pang Wei’yi geride bırakarak birinci olması. Wei bronz madalyada kaldı. Albay Vinh’in müsabaka antrenmanlarını zaman zaman AK-47 tüfeğiyle yaptığı, Vietnam basınının kahramanlık hikayesini anlatan haberinde altı çizilen noktalardan biri.

Tabii bu hikayeler sadece sportmenliği, azmi veya masum duyguları içermiyor. Daha ilk hafta içinde siyasetin nasıl oyunlara etki ettiğini fazlasıyla gördük. Aslında daha oyunlar başlamadan hadiseler başlamıştı. Açılış törenine gitmek için kendilerini stadyuma taşıyacak otobüsün yolunu tutan İsraillileri bir sürpriz bekliyordu, zira otobüsün içi Lübnanlı sporcularla doluydu ve İsrailli meslektaşlarını içeri almaya hiç niyetleri yoktu. Hatta bazı Lübnanlı yetkililer otobüsün kapısında vücutlarını siper ederek içeri girişi engellediler. Tabii hadise sonrası iki taraf da birbirini suçladı. Sırp sporcular, Kosovalı atletlerle aynı podyumu paylaşmamaları konusunda net biçimde uyarılmıştı. Majlinda Kelmendi, kadınlar 52 kilo judo müsabakasında altın madalyaya uzandığında bu Kosova için tarihi bir zafer anlamına geliyordu ama neyse ki Sırp sporcular kategoride dereceye giremedi de olası kötü bir görüntü sahnelenmedi. Ama bu dalda başka bir dedikodu kulislere düştü. İlk tur mücadelesinden çekilen Suudi Arabistanlı Joud Fahmy’nin bu kararında, turu geçmesi halinde, 2. Turda İsrailli Gili Cohen ile karşılaşmak istememesinin olduğu İsrail basını tarafından iddia edildi. Suudi yetkililer çekilme sebebinin antrenmanlar sırasında nükseden bir sakatlık olduğunu belirttiler.

33 yaşındaki bir Hollandalı ile açtık aynı yaşta bir başkasıyla bitirelim. Bir aptallık hikayesi. 2009 yılında kokain kullandığı gerekçesiyle spordan men edilen, 3 olimpiyatı hayatındaki disiplinsizlik sebebiyle kaçıran ve artık 33 yaşına gelmiş Yuri van Gelder, Brezilya biletini almayı başarmıştı. Cimnastikte takım halinde ve bireyselde finale kalmayı başardı. Geçen cumartesi gecesi finale kalmasının ardından Rio merkezine indi, izinsiz olarak. İçki bardaklarını ardı ardına devirdi ve sabah saatlerinde kampa döndü. Hollandalı yetkililer gözünün yaşına bakmadılar ve onu ilk uçağa bindirip ülkesine yolladılar. Artık ömrünün sonuna kadar hayatta yaptığı hataları düşünebilir.