Önümüzdeki cuma günü Rio de Janeiro’da 2016 Olimpiyatları başlıyor. Kökeni 2 yüzyıl önceye dayanan oyunların 28.si öncesinde biz de ön inceleme yazılarına başlayalım. Ancak ilk yazı çok iyimser olmayacak.

Rio 3 turlu bir oylama sonucunda Madrid, Tokyo ve Chicago’nun önünde olimpiyatları düzenleme hakkını kazanmıştı. O Tokyo sonra 2020 Olimpiyatları’nı düzenleme hakkını elde etti. Tabii hem 2014 Dünya Kupası hem de 2016 Olimpiyatları’nı düzenleyecek Brezilya’nın, yakın tarihinde ekonomik anlamda büyük buhranlardan çıkmış bir ülke olması kafalarda soru işaretleri yaratıyordu. Bunun üzerine bir de 2014 Dünya Kupası öncesinde de patlayan haberler eklendi. Nasıl dünya kupası sırasında inşa edilecek stadyumlar için yüzlerce insanın evi yıkılmış ve aileler yaşadıkları topraklardan adeta sürülmüştü, oyunlar için inşa edilecek tesisler için de aynı hadiseler meydana geldi. Bunlardan bazıları belediyeye karşı açtıkları davalarla uzun süre mücadele ettiler ve kendilerine yeni bir ev inşa edilmesi konusunda anlaşmayı başardılar. Ancak kendilerine yapılan yeni ve hatta eskisinden daha konforlu ev tekliflerini reddedip yıllarca yaşadıkları yeri terketmek istemeyen aileler de vardı ve bu mücadele çok uzun süre devam etti. Tabii sonunda kazanan devlet oldu ve inşaatlar hayata geçirildi. Ancak havalimanından olimpiyat köyüne giden yolların kenarına, kötü durumdaki mahallelerin sporcular ve izleyiciler tarafından görülmemesi için duvar çekilmesi, evsiz çocukların şehirle ilgili kötü bir imaj vermemesi için sokaklardan toplanıp hapishanelerde tutulması gibi dedikoduların ardı arkası kesilmiyor.

Brezilya’nın tek problemi karada değildi, kano yarışlarının yapılacağı Rodrigo de Freitas Gölü o kadar kirliydi ki sporcuların burada ciddi şekilde hasta olabileceği biyologlar ve diğer uzmanlar tarafından geçtiğimiz mart ayında dile getirilmeye başlandı. Kimilerine göre göl oyunlara kadar asla temizlenemezdi. 2015 yılında gölü test eden birkaç kürekçi ciddi mide rahatsızlıkları geçirdiler. Olimpiyat komitesi yetkilileri temmuz ayında yapılan testlerde hiçbir sorunun görünmediğini söyleseler de durumun ne olduğunu 1-2 hafta içinde göreceğiz. Bilinen bir gerçek var ki göle şehrin kanalizasyonunun bir kısmı akıyor ve oyunlardan birkaç ay önce, Rio’daki evlerin sadece % 49’u kanalizasyon sistemine dahildi. Anlayacağınız altyapı da fecaat durumda.


Tabii hastalık deyince zikadan bahsetmemek olmaz. Sivrisinekler tarafından veya cinsel yolla bulaşan bu virüs özellikle hamile kadınlara bulaştığında bebeklerin kafa ve vücut yapısında gözle görülür bozukluklara yol açıyor. Güney Amerika’nın nerede ise tümünü etkisi altına alan bu virüsün bulaştığı bir İspanyol kadın geçtiğimiz günlerde zika virüsünü taşıya ilk Avrupalı bebeği dünyaya getirdi. Sıcaklığın oldukça yüksek olacağı ve hijyen koşullarının düşük seviyede olduğu Rio’da yayılması oldukça kolay olan bu virüs sebebiyle bilim adamları Uluslararası Sağlık Örgütü’ne bir mektup yazarak olimpiyatların ertelenmesini veya başka bir yere taşınmasını talep etseler de amaçlarına ulaşamadılar. Ancak birçok sporcu virüs sebebiyle oyunlara katılmayacaklarını açıkladılar. Jason Day, Rory McIlroy gibi golf dünyasının çok önemli 2 ismi bunların başında geliyor. 2012 Londra’nın altın madalyalı atleti Jessica Ennis, Birleşik Amerika kadın futbol takımının yıldızlarından Hope Solo da oyunlara gidecek olmalarına rağmen diken üstünde olacaklarını belirten açıklamalar yaptılar.
Tabii oyunların üzerinde 2 hafta boyunca hiç kesilmeden dolaşacak bir başka gölge var: Doping. Amatör sporlar dendiğinde artık otomatik olarak tartışma masasına düşen bu sorun, Rusya’da geçtiğimiz yıl patlayan organize doping örgütleriyle iyice ayyuka çıktı (bu konuda 12 Kasımda yazdığımız Rusya’da Organize İşler yazısını okuyabilirsiniz). Rus atletlerin tümünün Rio’daki yarışmalardan men edilmesi gündemdeydi ve ancak birkaç gün önce yapılan açıklamayla her spor dalı için komitelerin birbirinden bağımsız karar verecekleri açıklandı, tabii bu komiteler Rus atletlere oyunlara gidebilmeleri için geçmişlerinin de temiz olduğunu gösteren çok zorlayıcı kriterler uyguladılar ve uygulayacaklar. Birçok dalda onlarca atlet çoktan veto yedi bile.

Bütün bunların en altına yazılması gereken bir sonuç var. 1988 Olimpiyatları’nda Carl Lewis’i doping ile geçen Ben Johnson’ın sonradan doping kullandığı anlaşıldığında ve madalyası elinden alındığında 7 yaşındaydım. Tabii Demir Perde yıkılmadan önce Doğu Bloku ülkelerinin dopingle olan dirsek temasının hiç kesilmediği dedikoduları döner dururdu, ancak bir çocuk olarak doping lafı ilk kez bu kadar yakınıma gelmişti. Aradan 20 seneye yakın geçmesinin üzerinden gelinen noktada amatör sporların ve olimpiyatların büyüsünü ve tabii takipçilerini önemli ölçüde kaybettiğini görüyoruz. Tabii bu noktada Lance Armstrong’un da sporun yarattığı ilham verici hikayelerin tümünü sobaya atıp kül ettiğini de es geçmemek lazım, onun da ihaneti büyük oldu. Bu oyunlar sırasında altın madalya kazanacak Rusların yiyeceği damgayı şimdiden biliyoruz. Sonuç olarak hem Brezilya’nın getirdiği sorunlar hem de atletizmin üzerindeki kara bulutlar bu oyunların iştahla beklenmesini engelliyor. Aslında en tatsız olanı en sona bırakmak istedim. Brezilya polisi geçtiğimiz perşembe oyunlar sırasında terör eylemi planlayan bir IŞID militanını yakaladı. Ülkede hala bu planları hayata geçirmeyi hedefleyen 10’dan fazla cihat yanlısı olduğu söyleniyor.
Gelecek hafta biraz daha yüreklere su serpmeye çalışacağız.