2018, her şeyimize karıştı. 2018, bize huzur vermedi. 2018, hem suçlu hem güçlüydü. 2018, herkesi kör, alemi sersem sanırdı. Öyle bir yıldı ki bu giden yıl, heybesinde adaletin zerresi yoktu, varsa yoksa kendine yonttu, nalıncı keseri gibiydi. Ali kıran baş kesendi, ‘’Dediğim dedik çaldığım düdük.’’ der dururdu 2018. Öyle bir yıldı ki hiç gitmez sanıldı […]

2018, her şeyimize karıştı. 2018, bize huzur vermedi. 2018, hem suçlu hem güçlüydü. 2018, herkesi kör, alemi sersem sanırdı. Öyle bir yıldı ki bu giden yıl, heybesinde adaletin zerresi yoktu, varsa yoksa kendine yonttu, nalıncı keseri gibiydi. Ali kıran baş kesendi, ‘’Dediğim dedik çaldığım düdük.’’ der dururdu 2018.

Öyle bir yıldı ki hiç gitmez sanıldı oysa gitmeyen yıl mı vardı? 2018, zulmetti, eziyet etti nicelerine; tehdit etti, hedef gösterdi, linç ettirdi nicelerini. Ne zalim yıldı, aç bıraktıklarının gözünün içine bakarak yalan söyledi, boş umutlar verdi, korkuttu, sindirdi, yıldırdı ahaliyi.

Bıktırdı dahası 2018, bir ayı bir ayını tutmadı, bir öyle yaptı bir böyle, ne yaparsa yapsın kabul görsün istedi. Kabul etmeyeni susturdu. Oyunlar kurdu, numaralar yaptı, allem etti kallem etti, baş köşeye kuruldu 2018. Baş köşeyi beğenmedi, en başını istedi arsız yıl. En baş köşeye kuruldu bu kez de aklı baş köşede kaldı. Gölgesinden korktu, korktukça korkunçlaştı koskoca yıl. ‘’Yaşanmış gitmiş 2016’dan ve henüz yaşanmamış 2020’den alacağım var’’ dedi 2018, ‘’Onlar artık, ben eksik!’’ dedi durdu. Hep eksiklik vardı içinde bir yerlerde, dünyanın malını mülkünü üstüne geçirdi de ‘’Garibim!’’ dedi durdu 2018. Kimileri bu garip yıl hiç bitmeyecek sandı, ‘Sonuna kadar 2018’ciyiz!’ dedi de başka söz çıkmadı ağızlarından. Sanki şu son gününde bu zalim yılın, zaman durdurulacak ve ebediyen 2018 ilan edilecekti. Buna gerçekten inananlar oldu. Şu korkunç tarikatlar gibi, son günün ardı kıyamet, son günün ardı tufan saydı, öyle yaşadılar.

‘‘2018’in iyi özelliklerini de anlatın ama, hiç mi iyi tarafı yok şu bizim 2018’in?’’ diyenler, istediler ki herkes aynı düşünsün, herkes aynı konuşsun. 2018, bazen ilkbaharı aldı yanına bazen kışı, yaza göz kırparken sonbaharla flört etti gizli gizli, hangi mevsimi kullanışlı bulduysa o mevsim ortağı oldu bir anda, geçmişini silmek istercesine. Geçmişini hatırlatanlar, hatırlamaktan bir an vazgeçmeyenler için dondurucu soğukları, kavurucu sıcakları vardı 2018’in, doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovdu, kovdurdu. Çok kişinin ekmeğiyle oynadı 2018, kendi tuttuğu gizli işler ortaya saçılmasın diye 2019’a bile rüşvet teklif etti, ‘Biraz oyalan, gelme kardeş.’ dedi, baktı kâr etmiyor, 2019’u da korkutmaya kalktı çirkin yıl.

2018, öyle çirkin bir yıldı ki, kendinde olan tüm kötü özellikleri dönüp dönüp başka yıllara mal etmeye kalktı. Her bir saniye, her bir dakika, her bir saat, gün, hafta kendi adıyla anılsa da saliseyle kavga etti 2018, tahammül göstermedi, diklendi, ‘’Ezilen tüm yılların en eziği benim!’’ diye diye ezmeye kalktı. Hiç böyle yıl olmuş muydu tarihte? Böyle gaddar, böyle zalim, böyle tehlikeli? Olmuştu elbet. O yıllar da hiç bitmeyeceklerini, geçip gitmeyeceklerini sanmışlardı mutlaka.

Oysa tüm çarklarını ustalıkla çevirmekteydi zaman. Akıp giden zaman, kimi yılları altın harflerle kazıdı tarihe kimi yıllarıysa hiç hatırlanması istenmeyecek şekilde ebediyen unutulmaya mahkum etti. 2018 de hatırlanmak istenmeyen yıllardan biridir şimdi.

Şu son gününde ardından rahatça sallıyoruz bak 2018 ama sanma ki gidiyorsun diyedir bu cesaretimiz. Adın henüz ‘yeni yıl’ olarak anılırken de yüzüne karşı ‘biteceksin’ deme cesareti gösterenleriz. Ve sen hızla üzerimize doğru gelen 2019, şimdi en güzel kışı, ilkbaharı, yazı, sonbaharı yaşatmaya söz ver bize. Ders almışsındır şu geçip giden 2018’den herhalde. Biteceksin zamanın doğası gereği. Sen karar ver, altın harflerle mi yazalım seni tarihe yoksa seni de mi unutalım istiyorsun? Ne istiyorsun 2019?