Başlıktaki soru benim değil, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sorusu. Bir süredir günde birkaç yerde konuşuyor, hemen hepsi de televizyonlardan canlı yayınlanan konuşmalarda vatandaşlara bunu soruyor. Cumhurbaşkanı olarak bir yandan toplu açılışlarda, öte yandan da aynı yerde AKP kongrelerinde vatandaşa ve partililerine sesleniyor. Cumhurbaşkanı olarak sorup AKP Genel Başkanı olarak ödev veriyor vatandaşa.

Partisinin resmi sitesi www.akparti.org.tr’de, sağda GENEL BAŞKAN’DAN başlığı altındaki köşede, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan…” diye kronolojik olarak sıralanmış konuşmalarının tam metni var.

Hafta sonunda; “Hazreti Mevlana’nın 744. Vuslat Yıldönümü Programı’nda”, Karaman’da partisinin il kongresinde ve toplu açılış töreninde, Yalova’da il kongresinde ve vatandaş karşısında konuşmalar yaptı. Her biri radyo ve televizyonlardan canlı yayınlandığı için orada olmasanız da dinleme fırsatını kaçırmış olmuyorsunuz!

Artık “Genel Başkan Cumhurbaşkanı” birlikteliğini tüm etkinliklerde görüyor ver bir süre önce aklımızın ucundan geçiremeyeceğimiz durumu sürekli yaşıyoruz.

Cumhurun yani bütün milletin başkanı, milletin bir kesimine karşı bir partinin başkanı olarak kampanya yürütüyor.
Söz gelimi Yalova’da, 14 ay sonra yerel seçim yapılacağını hatırlatan “Cumhurbaşkanı”; “Hedef nedir? Önce Yalova’yı gerçek sahiplerine emanet etmek. Böyle asırlık ağaçları kesenlerle, asırlık ağaçları idam edenlerle bir yere gidilmez. Bunlarda çevrecilik diye bir şey yok. Bunlarda yeşile saygı diye bir şey yok. Onun için de gereken dersi inşallah 2019 Martında vermek için hazır mıyız? Ama ana kademe, kadın kolları, gençlik kolları, kapı kapı dolaşmaya var mıyız?” dedi.

Karaman’da da tören alanında “Cumhurbaşkanı” olarak seslendiği vatandaşlara; “Sizlerden 2019 seçimlerinde, ülkemizin ve milletimizin geleceği için yapacağımız çalışmaların önünü açacak çok güçlü bir destek bekliyorum. Türkiye, 2019 imtihanını başarıyla vermeden geleceğine güvenle bakamayız” dedi.

Artık her açılış, her toplantı, her kongre böyle; genel başkan cumhurbaşkanı 2019 kampanyasını başlattı ve tam gaz gidiyor.
Aslında, bütün siyasi öznelerin en önemli konusu 2019’a hazır olup olmamak.


Geçen hafta, Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı’nın (TÜSES) düzenlediği “Bir Arada Yaşamanın ve Barışın İmkanlarını Aramak - Ortadoğu Konferansı”nda, İYİ Parti Genel İdare Kurulu Üyesi Nuri Okutan, 2019 Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP, HDP ve SP’ye bir ittifak önerdi.

HDP’ye de! “Güvenliğin sadece polisiye tedbirlerle sağlanamayacağını ve ülkede yaşayan hiç kimsenin ‘Bunlar’ denilerek dışlanamayacağını” vurgulayarak. Herkesi “hamasetle uğraşmak yerine gerçekleri görmeye” çağırarak!

Okutan’ı bu kadar “kucaklayıcı” yapan, onun gerçekleri gördüğü yerde ikinci turda Erdoğan’la karşı karşıya kalacak adayın Meral Akşener olacağı iddia ve inancı var. Erdoğan’a karşı olan herkes Akşener’i desteklesin, zaten Akşener aday olmazsa Erdoğan daha birinci turda kazanır! Toplum buna inandırılmak isteniyor.

Oysa, kimi araştırma şirketleri ikinci tura kalacak adayın CHP adayı olacağını saptıyorlar. Belki de o yüzden, Erdoğan’ın çoktan başlattığı 2019 kampanyasının hedefinde Kılıçdaroğlu var. Her fırsatta CHP’ye vuruyorlar.

“2019’a hazır mıyız?” sorusunun, sol muhalefet ve “Hayır bloku” açısından yanıtı yalnızca Erdoğan karşıtlığı üzerinden verilemez. Önemli olan neye karşı olduğunuz üzerinden değil, neden yana olduğunuzdan hareketle bir ortaklık inşa edebilmektir.


Birinci turda, sosyalistler dahil tüm siyasi özneler topluma söyleyeceklerini en geniş biçimde söylemeliler. Sol, 2019’u; eşitlik, özgürlük, laiklik, emekten yana kamucu bir ekonomi taleplerini dillendiren adayları ile, toplumla bütünleşme fırsatı olarak değerlendirmeli. İkinci tura kalacak bir adaya da oy verileceklerse eğer, vatandaşlar o adayın sadece neye karşı olduğunu değil, neden yana olduğunu ve seçilirse ne yapacağını da net olarak bilmeliler.