Yeni yılın ilk gününde yazılan, ilk yazı bu. Karamsar olmamalı!

Sevgili Kemal, gönderdiği kutlama mesajında; “2020 beklentinde kilo vermek var mı?” diye sormuş.

Pek çok yeni yıl yazısına; “Yeni yıl bana hiçbir şey getirmesin, benden götürsün yeter, birkaç kilomu alsın gitsin” diye başladığım unutulmamış demek ki. Sağ olsun, 2019 bu dileğimi epeyce yerine getirdi, 2020 de biraz yardımcı olursa, ondan sonraki yeni yıl yazıları için başka bir başlangıç bulmam gerekecek.

Yılın ilk yazısı, karamsar olmamalı dedim ama bir yandan bu satırları yazıyor, bir yandan da 2020’nin ilk saatinde Ankara’da Eskişehir yolu üzerinde bir kaza olmuş mu diye internete bakınıp duruyorum.

2020’nin ilk saati içinde Eskişehir yolundan eve dönerken, otobanın benim gittiğim tarafında bir araç çılgınca üzerime geldi. Beni teğet geçti ama olmaması gereken yolda o hızla giderken bir kaza yapmış olabileceğini düşündüm durdum sabaha kadar.

Sürat ve olmamanız gereken yerde olmak!

Bu ikisi bir aradaysa kaza kaçınılmazdır. Ne kadar fazla sürat ve ne kadar olunmaması gereken yer, o kadar ölümcül kaza…
Tatile girmiş olan TBMM, bugün 14.00’te Libya’ya asker gönderme konusunu tartışmak üzere olağanüstü toplantıya çağrıldı. İktidar, bu Libya konusunda son sürat hareket ediyor, bütün “aman dikkat” uyarılarına karşın gaz pedalına abanmış gidiyor. Ve Libya, bir iç savaşın sürdüğü orası işte, olunması gereken bir yer değil.

Bugün milletvekilleri tehlikeli Libya otobanından önceki son çıkışı kullanır ve tezkereyi reddederlerse, ağır hasarlı kazayı önlemiş olacaklar ve 2020 gerçekten hoş gelecek. Keşke…

Ama hiç sürat kesmeden Libya yollarına girersek, 2020’nin en çok konuşulan konularının başında Libya olacak.

“İsteseler de istemeseler de yapacağız” dedikleri Kanal İstanbul ve istesek de istemesek de gitmeye kararlı oldukları Libya, 2020’nin en çok tartışılan konuları olacak.

Yeni yıl yeni vergilerle geldi zaten, zamlar geçen yıldan beri hep geliyor. İşsizlik ve enflasyon, “geriliyor” diyen bakanların göremedikleri şekilde can alarak ilerliyor. Öyle ilerliyor ki, siyanür bulan siyanürle, bulamayan ne bulursa onunla göçüp gidiyor bu diyarlardan.

Hukuk hak getire… Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve birçok gazeteci neden hâlâ içeride, hangi akıl Sözcü yazarlarını “FETÖ’ye yardım”dan mahkûm eder, anlamak mümkün değil.

Güya karamsar olmayacaktı ilk yazı…

Ama yok, karamsarlık saymayın bunları, durum tespiti karamsarlık değildir. Durum ne kadar karamsarlık arz ediyorsa, eylemde o kadar iyimser olmak lazım. Eylemde iyimser olunca da, gün ışımaya başlar mutlaka!

Karamsarlık demişken, bir de iktidar penceresinden bakın… Altındaki zeminin kaydığını görüyor ve istesek de istemesek de yapma ısrarı biraz da bundan.

2020’de bayağı bir seçim de konuşacağız; işte buraya yazıyorum. Erken seçim iktidarın sıkışmışlığında akla gelen şeylerden biri olacak. AKP içinden çıkan partilerin yapıp yapamadıklarının derdine yanacak, saflarını sıklaştırmak için uğraşıp duracak.
Başkanlık sistemi bıçak sırtında olacak 2020’de; Türkiye böyle devam diyenlerle, tam olarak nasıl olması gerektiği konusunda netleşemeseler de başkanlıktan vazgeçip parlamenter sisteme dönmek isteyenlerin ittifak ve mücadelelerine sahne olacak.

Ve o sahnede sol da olacak!

Siyasal hayatlarına sağda başlamış Davutoğlu ve Babacan laiklik, demokrasi, hukuk vurguları ile merkeze yanaşır; sosyal demokratlar soldan sağa yalpalayıp dururken, dünyada da Türkiye’de de sola olan ihtiyaç daha net ortaya çıkacak.

Haydi, bir başka arkadaşın yeni yıl mesajıyla bitirelim; “Yeni yıl soldan gelsin, umutla, dirençle dayanışma ile…”