Hayatın hepimiz için gittikçe zorlaştığı bir sürece girdik. 2020’ye doğru giderken, damat bakan toz pembe bir tablo çizse de, her gün bir öncekinden daha zor olacak. Hayat bize ne zaman kolaydı ki, diyebilirsiniz. Haklısınız!

Zorluklara alışıp onlarla da yaşanabiliyor; eh, biraz da öyle oldu şimdiye kadar, ya da bıçağın kemiğe dayandığı bir nokta var ve orada “yeter” diyorsunuz!

2020’ye doğru giderken, hayat her bir vatandaş için daha da zorlaşacak dedim ama, yalnızca vatandaşlar için değil, memleketin tepesindeki başlar için de zorlaşacak. Zorlaşıyor!

Biz her gün gelen zamlarla, yeni vergilerle bunalıyoruz; baştakiler de her gün nereye yeni bir zam koyar, nereden yeni bir vergi çıkarırız arayışından…

Otomatiğe bağlanmış elektrik, doğalgaz, akaryakıt zamları yetmiyor; kafayı “nereden ne buluruz”a çalıştırmak gerekiyor! 2020 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı bu açıdan epeyce yaratıcı bir çalışmanın ürünü olmuş!

TBMM’ye sevk edilen yeni vergi düzenlemesiyle otellere “konaklama vergisi” geliyor ve 5 yıldızlı otellerde konaklayanlarımızdan 18, 1-2 yıldızlılarda konaklayanlardan da 6 TL vergi alınacak. 3-4 yıldızlılara gidenler de 18 ila 6 TL arasında bir ek ücret ödeyecekler devlete.

Bunlar otellerde konaklamayı ne kadar caydırır bilmiyorum ama 2020 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’ndaki “İç Turizm Takip Sistemi”nin vatandaşlarının çoğu paranoyanın sınırında gezen bir ülkede yerli turisti epey kıllandıracağı kesin. Özel hayattan geriye ne kaldıysa artık, şimdi de bu sistemle; cep telefonu operatörleri, müşterilerinin hangi şehre ve otele gittiğini devlete bildirecek!

Big brother is watching you!

Eskiden komünizmin ne berbat bir şey olduğunu anlatırken söylenenlerden biri de buydu; devlet izin vermedikçe bir şehirden bir başkasına gidemezmişsin…

2020’ye doğru giderken, biz de otelde motelde kalmaz, bir yerden bir yere gitmeyi azaltırız olur biter. Ama bitmiyor işte, oturup kaldığınız yerde de zorluyor hayat.

Salı günü AKP Grup Toplantısı’nda konuşan Erdoğan; “Niredeeen nireyeeee” diyerek iktidarları döneminde yarattıkları “göz kamaştırıcı tablo”yu anlattı ve 2013-2018 yılları arasında Türkiye ekonomisini yılda ortalama yüzde 5.6 büyüttüklerini anımsattı!

O büyümeyi her bir vatandaşın nasıl hissettiğini kişi başına milli gelire bakarak daha net görebiliriz. Dünya Bankası verilerine göre; 2013 yılında 12.519 dolar olan kişi başına milli gelirimiz, sonraki her yıl düzenli bir şekilde düşerek; 2014’de 12.095, 2015’de 10.948, 2016’da 10.820, 2017’de 10.499, 2018’de ise 9.311 dolar oldu.

Erdoğan’ın, “Satın alma paritesi bakımından dünyanın 13’ün büyük ekonomisi” dediği Türkiye, kişi başına gayri safi milli hasıla bakımından Avrupa’da 77 ve 73’üncü sırayla en sonda gelen Sırbistan ve Bulgaristan’ın yanı başında yer alıyor, 63’üncü olarak. Sırbistan, 2017’de 5.901 dolar olan kişi başına milli gelirini 2018’de 6.815 dolara, Bulgaristan ise 8.077 dolardan 9.080 dolara çıkardı.

2017’den 2018’e Avrupa’da kişi başına milli gelirinde gerileme olan yalnızca iki ülke var; Rusya ve Türkiye: Ruslar 10.956 dolardan 10.950 dolara - 6 dolarlık bir kaybı fazla hissetmemiş olabilirler ama Türkiye’de bir yılda 1.188 dolarlık kaybın şiddetle hissedildiği kesin.

Bu bir yılda AKP ağır bir yerel seçim yenilgisi aldı ve yaklaşık 900 bin kişi AKP üyeliğinden ayrıldı!

Şimdilerde Erdoğan’ın eski AKP’lilerle sürekli toplanarak partiyi bir arada tutma çabası boşuna değil; 2020’ye doğru giderken en çok konuşulacak konu belki de erken seçim olacak!

Bu tablo iktidarı seçime götürür belki, ama seçimin ne getireceği muhalefetin performansına bağlıdır.