2020 yılında piyasaya bankalar aracılığıyla 1 trilyon liradan fazla kredi dağıtıldı. Bu kredilerin yaklaşık 200 milyar lirası ise Hazine’ye vergi olarak geri ödendi. Ancak 2021’de yüksek seyretmek zorunda olan faizler yüzünden kredi mekanizması çalışamayacak. Vergi gelirleri azalacak, katlanan kamu borcu Hazine’yi daha çok zorlayacak.

2021 kamu mali krizinin yılı olacak


Ozan GÜNDOĞDU

2020 yılının bütçe verileri önceki hafta içi Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlandı. Buna göre geçen yıl 172,7 milyar lira bütçe açığı verildi. Açığın 133,9 milyar lirası faiz harcamalarından kaynaklandı.

Bütçe dengesi özellikle 2019 ve 2020 yıllarında yoldan çıkmış durumda. Faiz dışı denge son 18 yılda ilk kez 2019’da açık vermişti. 2020’de ise faiz dışı açık 2019’a kıyasla yüzde 56,5’lik artışla 24,8 milyar TL’den 38,8 milyar TL’ye yükseldi.

Açığın pandemi nedeniyle sosyal harcamalarda yaşanan artıştan kaynaklandığı düşünülse de durum öyle değil. İktidar pandemi paketlerini ya kamu bankalarının dağıttığı kredilerle ya da İşsizlik Sigortası Fonu ile finanse etti. Yani, pandemide bütçe kaynakları neredeyse hiç kullanılmadı. Buna rağmen bütçe açığı 2020’de rekor seviyelere yükseldi.


Krediler vergiye dönüştü

Öte yandan 2020’de Hazine’nin vergi gelirlerinde ekonomik durgunluğa rağmen görülen artışlar azımsanabilir değil. Verilere göre 2019’da 673,8 milyar lira olan Hazine’nin vergi geliri, 2020’de yüzde 23,6’lık artışla 873 milyar TL’ye yükseldi. Ancak bu artışın nedeni yıl boyunca faizlerin düşürülerek piyasaya pompalanan kredilerin talebi artırması. Bu duruma en güzel örnek motorlu taşıtlardaki ÖTV’de yaşandı. 2019 yılında bu kalemden 13,8 milyar TL vergi toplanmıştı. 2020 bütçesinde de motorlu taşıtlardan toplanacağı düşünülen vergi tutarının 16,5 milyar TL olacağı tahmin ediliyordu. Ancak yıl içinde düşük tutulan faizler, ÖTV zammıyla birleşince yıl sonunda motorlu taşıtlardan toplanması tahmin edilen ÖTV 3 misline çıkarak 46,6 milyar TL oldu. Benzer artışlar kredilerle talep yaratılan diğer kalemlerde de mevcut.

Peki 2020’de piyasaya ne kadar kredi pompalandı? BDDK kasım ayı verilerine göre 2019’un sonunda tüm kesimlerin bankalara 2,74 trilyon lira kredi borcu bulunuyordu. Bu borcun 450 milyar TL’si konut, taşıt, ihtiyaç gibi tüketici kredilerinden geri kalanı ise büyük ölçüde ticari kredilerden oluşuyordu. Buna karşılık 2020’nin kasım ayına gelindiğinde tüm kesimlerin bankalara olan borcu 3,77 trilyon liraya yükseldi. Yani 1 yılda piyasaya düşük faizler sayesinden 1 trilyon liradan fazla para pompalanmış oldu. Bu pompalanan paranın yaklaşık yüzde 20’si yani 200 milyar lirası ise KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergiler biçiminde Hazine’ye girdi. Yani kredi hacminin genişlemesi Hazine’ye yaradı.

Ancak 2021’in başlarında hükümet bir yol ayrımında. Faizler düşürüldüğü takdirde döviz kuru kontrolden çıkıyor ancak faizler yükseltildiği takdirde bu sefer de mal ve hizmet tüketimi azalıyor. Buna paralel olarak Hazine gelirleri düşüyor. Üstelik daha şimdiden yüksek faize karşı iş dünyasından homurtular gelmeye başladı.

Artık borç ödeme zamanı

Bu veriler ışığında 2021 yılı Hazine’nin en zor yıllarından biri olacak. Bir yandan 2020’de bankalar tarafından dağıtılan borçlar 2021’de tahsil edilmeye başlayacak. Böylece krediyle büyüyen ekonomi kredi daralması yüzünden hareket edemeyecek. 2020’de 133,9 milyar lira olan faiz harcamaları iyimser tahminle 180 milyar liraya yükselecek. Pandemi döneminde alınan çeşitli önlemlerle iflaslar ertelenmişti, pandeminin etkisinin azalmasıyla birlikte iflaslar artacak. Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerine Hazine’den ödenen garanti bedelleri bu sene daha da artacak. Tüm bunlar, faizlerin yüksek seyretmek zorunda olduğu 2021’de piyasaya kredi pompalanmadan yaşanacak. Kredi daralması yüzünden tüketim azalacak. Verginin yüzde 65’ini tüketim üzerinden alan Hazine’nin vergi gelirleri reel olarak azalacak ancak harcamalar reel olarak artacak. Böylece son 2 yıldır katlanan kamu borçları daha da azacak, bütçe açığı ise görülmemiş seviyelere çıkaracak.

2021-kamu-mali-krizinin-yili-olacak-830456-1.