Cumhuriyetin kurucu lideri ve ilk cumhurbaşkanının Cumhuriyetin manifestosu niteliğindeki söylevlerinin Cumhuriyetin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yasaklanması, iktidarın “2023 Hedefi"nin anlaşılır bir okumasını sunuyor. Fakat dolaylı anlatım okuryazarı bir toplum olmadığımız için eylemdeki mesajı çözemiyoruz. Hâlâ Nutuk'u yasaklayan kişi olarak Çamlıyayla İlçe Milli Eğitim Müdürünü görüyor tepkimizi ona yöneltiyoruz. Oysa yasak kararını birçok kişiden oluşan bir komisyon almış. Komisyonu müdür kurdu, o müdürü başka bir müdür, bütün müdürleri ise müdürler müdürü atadı. Yani Nutuk'u kusursuz ve göz önünde işleyen bir sistem yasakladı. Kapının deliğinden bakıp ilk görünen kişiyi sorumlu saymak, sorunun gözden kaybolmasına bu da bizi çözümü yanlış yerde aramaya sevk ediyor.

Sanki sistem kaçağı imiş gibi konu müdür etrafında tartışılıyor. Öyle olunca da görevden alınmasıyla tepkiler saman alevi gibi sönüyor. Kuşkusuz o komisyonu o müdür oluşturdu ve büyük ihtimalle komisyonu yönlendirdi. Olay böyle gerçekleşmiş olmakla birlikte ”Ben komisyonun aldığı kararı tebliğ ettim." derse bu müdüre ne diyebiliriz. Müdür bir araç, iktidar ortağı Devlet Bahçeli'nin Nutuk'u dağıtmaya teşebbüs eden Ülkü Ocakları başkanını görevden alması teşkilatın da araç olarak kullanılmış olabileceğini düşündürüyor insana.

Nutuk'un okullarda bulundurulmasının ve öğrencilere okutulmasının yasaklanamayacağını milli eğitimin her kademesindeki görevli ve özellikle bir ilçe müdürü bilir veya bilmek zorundadır. Adına ayrı bir ders (İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük) olan ve her derste işlenmesi zorunlu konunun kahramanı Atatürk'ün kitabının incelemeye tabi tutulmasının mantıklı açıklaması olamaz. Kitap Atatürk'e ait olmasa bile herhangi bir alt komisyon tarafından denetime tabi tutulamaz. Çünkü Nutuk, bugünkü Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un Talim Terbiye Kurulu Başkanı olduğu dönemde doğrudan bakanın oluşturduğu bir komisyon tarafından 100 Temel Eser arasına alındı. Okutulması zorunlu olmasa bile 100 Temel Eser içindeki kitapların onayları devam etmektedir. Kaldı ki Nutuk, kütüphaneler haftası kapsamında okul kütüphanelerinde bulundurulmak üzere bağışlanıyor. Kütüphaneye girecek kitabın seçimi ise okulda, öğretmen ve ebeveynlerin katılımıyla kurulacak komisyonun kararına tabidir. Yani neresinden baksan mantığın hatasını veya sistemin kusurunu değil, 2023'ün provasını görüyorsun...

2023'e yaklaştıkça Cumhuriyetin sembollerine saldırı artacak. Ve saldırıya resmiyet kazandıracak, dönüşümü kabullenmeye zorlayacak müdürler kullanılacak. Bugün görevden alınan müdürün terfi belgesinin hazır olduğundan da kuşkunuz olmasın. İktidar, müdürlerinin cesaretini kırmayacaktır. Ankara İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı iken Atatürk'ün fraglı bir fotoğrafını etiketleyerek “Bu elbise İngiliz soylularının uşaklarına giydirdiği elbisedir.” notu ile retweetleyen Yahya Irmak şimdi Mesleki Gelişimi Destekleme ve İzleme Daire Başkanı. Benzer paylaşımı nedeniyle “Halkı kin ve düşmanlığa alenen teşvik etmekten” hakkında adli işlem başlatılan ve aynı zamanda görevinden uzaklaştırılan Tuzla İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Aydın Bora şu an Sorgun İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü... İYİ Parti Milletvekili İsmail Koncuk, bu kişi hakkında işlem başlatan Ziya Selçuk'a teşekkür etmişti. Oysa Selçuk, Koncuk'un mesajını aldığı gün Aydın Bora'yı terfi olarak memleketine göndermişti. Bıkkınlık verecek kadar uzun listeden verdiğimiz bu iki örnek, Nutuk'un öğrencilere ulaşmasını engelleyenlerin bir küçük ilçedeki eğitim çalışanları olmadığını, bizzat sistemin kendisi olduğunu gösterir.

Sorun siyasidir ve sorumlusu da bakan ve bakanın başkanı ve partisidir. Kaymakamı, valiyi, Ziya Selçuk'u, Bahçeli'yi, Erdoğan'ı ve partilerini dahil etmeden Nutuk meselesi anlaşılmaz. O kadar olmasa bile listenin sonuna Atatürkçü sandığımız birçok ünlü şahsiyeti de dahil edebiliriz: Türkiye, Nutuk'un yasaklanması haberiyle çalkalandığı sırada Cumhuriyet çocuğu Okan Bayülgen, Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'la sohbet halindeydi. Sormadı, soramadı "Bakan Bey, bu ne iştir!" diye...