Asgari ücret konusunda her yıl olduğu gibi yine bir klasik yaşandı ve asgari ücret açlık, yoksulluk sınırı gibi yaşamsal temel tutarların altında kaldı. Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan, 2023 yılı asgari ücret tutarı olan net 8 bin 506 TL’yi dövizle kıyasladığınızda 455,53 USD ve 427,94 avroya tekabül ediyor.

İŞVERENE MALİYETİ

Asgari ücret vergi dışı bırakıldığı için üzerinde sadece Sosyal güvenlik primi ve işsizlik sigortası primleri var yani gelir vergisi ve damga vergisi istisna tutuluyor. Dolayısı ile işverene maliyeti hazine teşviki olan yüzde 5 düşüldüğünde 11 bin 759,40 TL. Şayet işyeri hazine teşvikinden yararlanamıyorsa bu maliyet 12 bin 259,8 TL oluyor.

EMEKLİ ÇALIŞANIN MALİYETİ DAHA YÜKSEK

Bilindiği üzere ülkemizde emekli çalışanların işverene maliyeti daha yüksek. Emekliler için hazine teşviki olan yüzde 5’lik tutarda uygulanmadığından asgari ücretli emekli bir çalışanın işverene maliyeti 12 bin 459,96 TL tutarında. Beklenen EYT düzenlemesi ile emekli olacak çalışanları, maliyetleri nedeni ile işveren artık çalıştırmak istemeyebilir. Bu ihtimalden dolayı hükümet, emekli çalışanların primleri normal çalışanlarla eşitlenecek şeklinde açıklamalar yaptı fakat henüz bu konuda bir düzenleme gerçekleşmedi.

YENİ TUTAR YOKSULLUK SINIRININ ÇOK ALTINDA

Ülkemizde asgari ücret tek kişi için hesap ediliyor ama biliyoruz ki çalışan insanlarımızın önemli bir kesimi bu ücretle en az 3 ya da 4 kişilik bir aile geçindiriyor. Onların temel gereksinimlerini içeren yaşam tutarları ise asgari ücretin oldukça üzerinde. Örneğin asgari ücret görüşmelerinin başında 7 bin 785 TL’den kapı açan ve sonra 9 bin TL’ye el yükselten Türk-İş bile bir ailenin yoksulluk sınırını 23 bin 365 TL olarak açıkladı. Aynı Türk-İş bekar bir çalışanın yaşam maliyetini ise 10 bin 170 TL olarak açıklamıştı.

TÜRK-İŞ KÜSKÜN İŞVEREN MEMNUN

Emek tarafını temsil eden Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay asgari ücret açıklamasına katılmayarak bir anlamda işçi tarafının sonuca ilişkin tepkisini dile getirdi. Ancak görüşmeler süresince Atalay’ın kırmızı nokta olarak değerlendirdiği tutarlara ilişkin değişken açıklamaları emek çevreleri tarafından tepkiyle karşılandı. Aslında açıklanan bu tutar ek bir işveren teşviki de içeriyor mu henüz bilmiyoruz ama bu haliyle bile işverenlerin istediği gibi bir sonuç olduğunu söyleyebiliriz.

TEMEL SORUN VERGİ TARİFESİNDE

Aslında devletin en sadık vergi ödeyicileri olan ücretlilerin temel sorunu tıpkı diğer vergisel konularda olduğu gibi vergi adaletsizliğidir. Çünkü her yıl yeniden açıklanan ücret gelirlerine ilişkin vergi tarifesinde hükümet yıllardan beri dilimleri düşük tutarak çalışanların bir üst vergi dilimine çabucak çıkmasına sebep oluyor. Bu yüzden bir çalışan ocak ayından aralık ayına kadar kümülatif (katlanarak artan) vergi uygulaması ile devlete daha yüksek vergi ödüyor ve net ücreti düşüyor. Bu yüzden bir çalışan devlete yıl boyunca pek çok esnaf ve serbest çalışandan daha fazla vergi ödemek zorunda kalıyor. Dolayısı ile vergi tarifesinde ücretliler lehinde bir değişiklik yapılmadığı sürece aynı sorun devam edecektir.

İŞYERLERİNDE DENGELERİ ETKİLEYECEK

İşverenler bakımından diğer önemli bir sorunda artık ortalama bir ücret haline dönüşen asgari ücretin işyerlerindeki ücret dengesini olumsuz etkilemesidir. Kıdemli çalışanların zaten bu civarda ortalama ücret aldığı bir işletmede işe yeni giren deneyimsiz bir çalışanında en az aynı tutarda ücret alması şüphesiz ki işyerlerindeki ücret yapılarının değişmesine neden olacaktır. Özellikle küçük ve orta ölçekte sayıca az personelin olduğu işletmelerde ücretin yükselen maliyetine katlanmak istemeyen işverenlerin kayıt dışılık, eksik prim ödeme hatta asgari ücretin altında ücret ödeme gibi yöntemlere başvurmaları daha yoğun yaşanabilir.

Son olarak da görünen o ki bugün açıklanan asgari ücretin içinde bulunduğumuz ekonomik krize bağlı enflasyonist ortamda tıpkı 2022 Temmuz ayında olduğu gibi önümüzdeki temmuzda da yenilenmesi kaçınılmazdır. Asgari ücretin bu tutarda açıklanmasının önemli nedenlerinden biri de bu konudaki öngörüdür diye düşünüyorum.