2024'de tarıma "kriz" damgasını vurdu: Büyük çiftçi eylemleri kapıda
2024'te tarımsal destekler yetersiz kaldı, çiftçilerin borç yükü arttı. ÇİFTÇİ SEN, üreticilerin örgütlenmesinin gerekliliğini vurgularken 2025'te büyük çiftçi eylemleri yaşanacağını bildirdi.

HABER MERKEZİ
ÇİFTÇİ-SEN 2024 yılı Tarım Raporu'nu yayımladı. Rapora göre, 2024 yılına tarımda iklim krizinin yarattığı kuraklık, ekosistemdeki bozulmaların yol açtığı hastalıklar ve zararlılar, üretim maliyetlerindeki artışlar, emeğinin karşılığını alamayan üreticilerin eylemleri, tüketicileri zorlayan yüksek enflasyon ve gıda fiyatları, ithalat ve ihracat yasakları, hasat dönemine yakın bazı ürünlerin vergisiz veya düşük vergili ithalat izinleri ve üretici aleyhine çıkardığı yönetmelikler damga vurdu.
Raporda öne çıkan tespitler şöyle sıralandı:
TARIMSAL DESTEKLER VE ÇİFTÇİLERİN DURUMU
Tarımsal desteklerin milli gelirin yüzde 1’inden az olmaması gerekirken, 2024’te bu oran yüzde 0,2’ye kadar geriledi. Resmi olarak tarıma 91,5 milyar TL destek ayrıldığı belirtilse de aslında bu rakamın 412 milyar TL olması gerektiği ifade edildi. Çiftçilere verilen destekler yetersiz kalırken, özellikle sertifikalı tohum kullanma zorunluluğu gibi şartlar getirildi.
Çiftçilerin desteklemelerden yararlanabilmek için sertifikalı tohuma mahkûm edildiği ve yıllardır ürettiği ürünü değil, hiçbir üretim deneyimi olmadığı ürünleri üretmeye zorlandığı belirtildi. Desteklemelerin çiftçilere değil, şirketlere yönlendirildiği ifade edildi.
Çiftçilerin bankalara olan borçları 2023’te 551 milyar TL iken, 2024’te %42,3 artarak 784 milyar TL’ye yükseldi. Desteklerin artırılması gerekirken, çiftçilerin bankalara olan bağımlılıklarının arttığı ifade edildi. 2004-2024 yılları arasında çiftçilere verilen destekler 30 kat artarken, çiftçilerin bankalara olan borçları 147 kat arttı.
Neoliberal tarım politikaları sonucu tarımda çalışanların toplam istihdam içindeki payı 2002 yılında yüzde 35 iken, 2024 yılının ilk yarısında yüzde 14,7’ye düştü.
Tarımsal üretimin gayri safi yurtiçi hasıladaki (GSYH) payı 2002’de yüzde 10,2 iken, 2024 yılı sonunda yüzde 5,2’ye geriledi.
ÜRETİMDE GERİLEME VE GIDA ENFLASYONU
2002 yılında 266 milyon dekar olan ekili-dikili arazi miktarı, günümüzde 239 milyon dekara düştü ve toplamda 26 milyon dekar tarım alanı kaybedildi.
22 yıllık AKP iktidarında üretim, ithal etmekten daha pahalı hale geldi. Stratejik ürünlerde üretim ya düştü ya da aynı seviyede kaldı. Türkiye, tarımda ithalata bağımlı hale geldi. Yurt içi üretimin yurt içi talebi karşılama oranı arpada yüzde 90, buğday ve kırmızı mercimekte yüzde 86, pirinçte yüzde 74, yeşil mercimekte yüzde 60, ayçiçeğinde yüzde 51, soyada ise yüzde 5 olarak hesaplandı.
Türkiye’den ihraç edilen yaş meyve ve sebzeler ile kuru gıdalarda yüksek miktarda pestisit (zirai-kimyasal zehir) kalıntısı ya da aflatoksin (küf hastalığı) bulunması nedeniyle ürünlerin iade edildiği belirtildi. Tarım Bakanlığı verilerine göre, 2009 yılında 37,7 bin ton olan pestisit kullanımı, 2023 yılı itibariyle 57,8 bin tona ulaştı. Son 15 yılda pestisit kullanımı yüzde 53 oranında arttı.
2024 yılı, özellikle “sözleşmeli üretim” yapan domates, ayçiçeği, tütün gibi ürünleri yetiştiren üreticilerin maliyet artışları ve sözleşme yaptıkları şirketlerin düşük alım fiyatları belirlemesi nedeniyle ülke genelinde protesto eylemlerinin gerçekleştiği bir yıl oldu.
TÜİK verilerine göre, 2024 yılının Ocak-Ekim dönemine ilişkin dış ticaret istatistikleri değerlendirildiğinde, Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) hesaplamalarına göre tarımsal ithalatın 17,5 milyar doları gıda maddeleri, 5,7 milyar doları tarımsal hammaddeler olmak üzere toplam 23,2 milyar dolara ulaştığı belirtildi.
Meteorolojik verilere göre, iklim krizinin Türkiye’de yoğun şekilde hissedildiği ve tarımsal üretimi ciddi ölçüde olumsuz etkilediği vurgulandı. Kuraklık nedeniyle bazı bölgelerde çiftçilerin ekim yapmaktan vazgeçmek zorunda kaldıkları ifade edildi.
Ekosistemdeki bozulmalardan en fazla etkilenen üretimlerden biri de fındık oldu. 2017 yılından itibaren Türkiye’de görülmeye başlanan kahverengi kokarca böceği, fındık üretiminde ciddi rekolte ve kalite kayıplarına yol açtı.
HAYVANCILIK KRİZİ VE ET FİYATLARI
Kırmızı et krizinin başlıca nedeninin hayvan varlığındaki azalma olduğu belirtildi. TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin büyük ve küçükbaş hayvan varlığı, 2021’de 75,6 milyon baş iken 2023’te 68,9 milyona geriledi. Son iki yılda büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısında 6,6 milyon başlık bir azalma yaşandı.
Hayvancılığa ayrılan desteklerin toplam destekleme içindeki payı giderek azaltıldı. Söz konusu desteklerin payı 2023’te yüzde 24,2 iken, 2024 yılında yüzde 21,6’ya, 2025 yılında ise yüzde 20,1’e düşeceği açıklandı.
2024 yılının Ocak-Ekim döneminde hayvancılık ithalatının 1 milyar doları aştığı, 2025 yılında ise 520 bin büyükbaş hayvan ithalatı kararı alındığı belirtildi.
ÇİFTÇİ-SEN Genel Başkanı Ali Bülent Erdem ve Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu’nun imzasıyla yayımlanan raporun sonuç bölümünde, neoliberal politikaların 2024 yılında çiftçiler üzerinde ağır etkiler yarattığı vurgulandı. 2025 yılında çiftçilerin daha büyük eylemlerine tanıklık edileceği belirtilirken çiftçilerin örgütlü bir mücadele yürütmeleri gerektiği ifade edildi. Küçük çiftçilerin ve köylülerin kendi topraklarında kalabilmeleri ve üretimlerini sürdürebilmeleri için daha net hedefler içeren bir programla mücadele etmeleri gerektiği vurgulandı.