“Direniş başlayalı 203 gün geçti. Birçok şey öğrendik ve birçok duvarları yıktık, birçok tabuları da devirdik. O açıdan bizim için en büyük kazanım bu oldu”

203 günde birçok duvar yıktık

Coşkun Arslan/Bursa

ABD merkezli çokuluslu gıda tekeli Cargill’in Bursa’daki fabrikasında Tekgıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan işçilerin başlattığı mücadele 7. ayını da geride bıraktı.

Kuruluşunda Bursa Orhangazi’de 1. sınıf tarım arazisi ve su havzası üzerine kurulacağı için kamuoyunda daha önce de çokça tartışmalara neden olan ve hakkında bir çok kez yürütmeyi durdurma kararı verilmesine rağmen faaliyete geçen, daha sonra da Cargill yasası olarak bilinen Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’na bir geçici madde eklenmesi sonucu af kapsamına alınan; nişasta bazlı şeker üretimi yapan fabrika, Tekgıda-İş Sendikası’nın bakanlığa yaptığı yetki başvurusundan bir ay sonra sendika üyesi 14 işçiyi işten çıkardı.

“Ekmeğime Dokunma Cargill” ve “Çocuklar İyi Yaşasın Diye Babalar Direniyor” sloganlarıyla başlatılan eylem Bursa Orhangazi'de bulunan fabrikanın önünde devam ediyor. Direnişlerinin 150. gününde “Mücadelemiz işimize geri dönünceye ve Cargill’de toplu sözleşme yapılıncaya kadar sürecek” diyerek İstanul Ataşehir’deki Cargill Genel Merkezi’ne yürüyüşe geçen ve yürüyüşleri sırasında gözaltına alınmalarına rağmen yürüyüşlerini tamamlayan işçilerle konuştuk:

Cargill’de sendikal süreç nasıl başladı?
Cargill’de 2012 yılından beri sendikal çalışmalar vardı. Sendikal çalışmalardan dolayı o yıllarda da işten çıkarmalar oluyordu fakat bu şekilde toplu çıkarmalar olmamıştı. Sendikal çalışmaları yüzünden yapılan bu işten çıkarmalara karşı o süreçte de kısa süreli bir direniş örgütlenmişti fakat o zaman örgütlü olan Öz Gıda İş Sendikası ile işçiler arasında olan anlaşmazlık yüzünden bu süreç yürütülemedi. Daha sonra 2014 yılından bugüne kadar gelen yeni bir sendikal bir süreç başladı. Çünkü buradaki işçiler için örgütlü olmak, sendikalı olmak artık bir ihtiyaçtan ziyade zorunluluk olmaya başlamıştı, bir tercih olayı olmaktan çıkmıştı. 5 Mart 2018 tarihinde Tekgıda-İş olarak burada örgütlüğümüzü tamamladık ve Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na yetki başvurusunda bulunduk. Başvurumuzun hemen akabinde Cargill işvereni İstanbul Ataşehir’de bulunan genel merkez çalışanlarının da bu sayıya dahil olması gerektiğini gerekçe göstererek bakanlığa itirazda bulundu ve bakanlık itirazı kabul etti. Biz pes etmedik ve örgütlenme çalışmalarımıza devam ettik. Fakat bu yetki başvurusunun üzerinden çok geçmeden 16 Nisan 2018 tarihinde de bizi işten çıkardılar.

İşten çıkarma gerekçesi olarak size ne sundular?
İşten çıkarma gerekçesi olarak nişasta bazlı şeker (NBŞ) kotasının %10’dan %5’e düşürülmesi ve bununla ilgili olarak da işletmenin küçülmeye gittiğini iddia ediyorlar bize şu an. Fakat biz işten çıkarıldığımızda kota düşürülmemişti henüz. Ayrıca şeker sezonları Eylül ayında açılıyor ve kota düzenlemesi Eylül ayından itibaren üretimi etkileyecekti. Biz ise Nisan ayında işten çıkarıldık. Ayrıca biz işten çıkarıldığımız günden beri üretimde herhangi bir düşüş yaşanmadı. Tam tersine ivmelenerek arttığını söyleyebilirim. Şu an içerde çalışan arkadaşlarımızın tamamına yakını fazla mesaiye kalıyor ve günde 12 saat çalışıyorlar. Yani bizim yerimize çalışıyorlar. Vardiya amirleri ve supervisor konumundaki çalışanlar dahi dolum yapmak zorunda kalıyor. Bir dakika dahi üretimin durmasına tahammül edemiyorlar ve fazla mesaiye kalmak istemeyen işçiler hakkında da tutanak tutuyorlar.

Yani kota düşüşü iddia edilerek işten çıkarmaların ve küçülmenin tam tersi olarak üretimin daha da arttığını mı söylüyorsunuz?
Evet aynen öyle. Ayrıca beni de kota bahanesiyle işten çıkardılar fakat benim çalıştığım bölüm kotalı bölüm değildi. Ben nişasta kurutucu bölümde çalışıyordum. Kota uygulaması glikoz ve früktoz bölümlerinde kısıtlamayı gerektiriyordu. Zaten bir işletme küçülmeye giderek işten çıkarma yapması gerekiyorsa yapması gereken bazı prosedürler var. İşten çıkarma için öncelikli olarak göz önünde bulundurulacak hususlar olmalı. İşyerinde çalışan emekli var mı? Var. Veya tazminatlı olarak kendi isteğiyle çıkmak isteyen var mı? Bir sürü arkadaşımız vardı çıkmak isteyen. Birçoğu da tazminatlarını bırakarak çıktılar. Küçülmeye gidildiği söylenmesine rağmen çalışanların iş yükünün artması, mobbing ve asgari ücret maaş zammının altında zam yapılması gibi birçok nedenden ötürü işten ayrılmalar oldu.

Cargill’de direniş nasıl başladı ve şu an ne durumda?
Bizi, yani 14 işçiyi çıkardıkları gün arkadaşlarla ve sendika sorumlumuzla bir araya geldik. Bu işin sonunda kimseye pembe senaryolar vaat edilmedi ve hepimiz zorluğun da yokluğun da olduğunu bilerek bu yola çıktık. O günden bugüne 203 gün geçti. Zor zamanlar geçirdik. Hem manen hem de madden. Biz, yetiştiğimiz toplum ve kültür olarak bu konulara biraz yabani kalıyoruz. Bu da bir özeleştiridir bizim açımızdan. Biz içerde örgütlenme çalışmaları yürüten insanlardık fakat bu işin teorik kısmıydı. Sahaya inince çok başka bir dünyayla karşı karşıya kaldık. Ama birçok şey öğrendik ve birçok duvarları yıktık, birçok tabuları da devirdik. O açıdan bizim için en büyük kazanım bu oldu.

Bursa’dan İstanbul’a genel merkeze yürüyüşünüz nasıl oldu?
Direnişimizin 150. günüde İstanbul’daki genel merkeze yürüyerek gitme kararı aldık. 13 Eylül’de başladık ve 19 Eylül’de bitti. Yani 6 gün sürdü. Bu süreç, tabi zor bir süreçti. Ayaklarımız patlayana kadar yürüdük. Yeri geldi hastanelerde tedavi görmek zorunda kaldık, bandajlarla yürüdük. Islandık, soğukta ıslak elbiselimizle yürümek zorunda kaldık. Çünkü yürüyerek yola çıktığımız için yanımızda başka eşya bulunduramadık. En önemlisi yollarda yattık. Burada vermek istediğimiz mesaj vardı. Siz bizi sokağa attıysanız biz de sokaklarda yata yata size geliyoruz mesajıydı. Ataşehir’e böyle yürüdük biz. Ve yol boyunca desteklerini bizden esirgemeyen çok fazla emek dostuyla karşılaştık. O yürüyüş esnasında birçok şey öğrendik yaratılan bu dayanışmadan. Aslında bu mücadelenin sadece Cargill işçisi özelinde bir mücadele olmadığını öğrendik ve bunun yükü artık daha fazlaydı omuzlarımızda.

Peki beklentileriniz neler, demokratik kamuoyundan, emek yanlısı hareketlerden?
Az önce de dediğim gibi bu mücadele artık Cargill işçisi özelinde verilen mücadelenin dışına çıktı. Bizim dışımızda Flormar’da olsun başka lokasyonda olsun sadece anayasal haklarını kullandıkları için işinden edilen ve mücadele eden arkadaşlarımız var. Buna karşı birlikte durmalıyız. Buradaki mücadele hepimizin mücadelesi. Şu an içerde çalışan beyaz yaka çalışanlara da seslenmek istiyorum. Mücadeleye kulaklarını tıkamasınlar. Ekonomik kriz durumlarında kendilerine bir şey olmaz sanmasınlar. Onlar da işten çıkarmalara karşı güvencesiz çalışıyorlar. İşçi sınıfı yokluğu bildiği için yarım ekmeği ikiye böler yine yer ama bu onlar için daha zor geçer.