31 Mart günü yapılan yerel seçimler İstanbul’da iptal edildi ve seçmen 23 Haziran’da bir kez daha sandık başına gidecek. Sürecin ne kadar hukuk dışı yürüdüğü, kararın hangi siyasi saiklerle alındığı günlerdir yazılıp çiziliyor, konuşuluyor. Şimdi herkesin aklındaki soru ise 23 Haziran’da ne olacağı. İktidar ve muhalefet kanadının tüm gücünü İstanbul’a yığarak seçim propagandası yapacağı muhakkak. […]

23 Haziran’a dair rakamlar ne diyor?

31 Mart günü yapılan yerel seçimler İstanbul’da iptal edildi ve seçmen 23 Haziran’da bir kez daha sandık başına gidecek. Sürecin ne kadar hukuk dışı yürüdüğü, kararın hangi siyasi saiklerle alındığı günlerdir yazılıp çiziliyor, konuşuluyor. Şimdi herkesin aklındaki soru ise 23 Haziran’da ne olacağı.

İktidar ve muhalefet kanadının tüm gücünü İstanbul’a yığarak seçim propagandası yapacağı muhakkak. Cumhur İttifakı’nın elindeki ‘devlet olma’ imkânı, muhalefeti bu konu bağlamında bir adım geride konumlandırıyor. Ancak bu kez muhalefetin elinde bulunan şey de göz ardı edilemeyecek cinsten: Bir kez başarmış olmanın yarattığı umut.

Bu yarışa dair ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz faktörü en etkili olanlarından. Kabaca diğer önemli başlıklar da partilerin yapılarına dair. Örneğin, 7 Haziran’da yapılan seçimlerin haksız biçimde 1 Kasım’da tekrar edilmesi bugünlerde en çok akıllara getirilen konu olsa da AKP açısından bugünkü durumun o günlerden farklı olduğunu bir kez daha vurgulamak gerekiyor. 1 Kasım’a Erdoğan’ın hegemonyası ve parti bütünlüğü içinde giden, çatlak sesleri susturan bir AKP’den, bugün partide bütünlük kurulamayan, her yandan çatlak sesin dışarıya sızdığı bir AKP’ye dönüşmüş.

Bu siyasal faktörler 23 Haziran’a dair bir öngörü oluşturuyor. Yaklaşan seçimlere dair diğer bir öngörü için ise önceki rakamlara bakmak gerek. Geçmiş seçimlere bakmak, yaşanan deneyimlerin anlamını tekrardan hatırlamakta fayda var.

Türkiye genelinde seçimleri ve iktidar-muhalefet dengesini iki bölümde incelersek, ilk dönem AKP’nin iktidara geldiği 2002’den 2017’ye kadar olan 15 yılı kapsıyor. İkinci bölüm ise Anayasa değişikliği referandumuyla başlayan ve halen süregelen ittifaklı siyasal yapı. Alanın kapsamını İstanbul özelinde daraltarak, 2011 sonrasına bakalım.

İTTİFAKLARDAN ÖNCE

AKP, İstanbul’da yerel veya genel seçimlerde aldığı oy oranı bakımından üst sınırına 2011’de ulaştı. Yüzde 49,4 alan parti, 7 Haziran 2015 seçimlerinde yüzde 40,9’a kadar geriledi, 1 Kasım’da ise yüzde 48,75’lik bir oy oranına ulaştı.

AKP’nin İstanbul’da aldığı en yüksek ve en düşük oy oranlarında seçime katılım oranlarının birbirine çok yaklaşık olması da dikkate değer. İstanbul’da 2011’de yüzde 86,5’lik, 7 Haziran 2015’te ise yüzde 86,3’lük bir katılım oranı mevcut.

AKP’yi, bu seçim süreçlerinde muhalefette olan MHP ile birlikte sağın ana gövdesi olarak değerlendirirsek, sağ oyların toplamı ise yüzde 58,8’le 2011 seçimlerinde tepe noktasına ulaştı. 7 Haziran 2015’te yüzde 52,6’ya gerilen AKP-MHP toplamı, 1 Kasım 2015’te ise yüzde ancak 57,3’e kadar çıkabildi.

İTTİFAKLARDAN SONRA İLK SANDIK

Türkiye genelinde ittifak yapılarının veya bloklaşmanın ortaya çıktığı ilk seçim 16 Nisan 2017 Anayasa Değişikliği Referandumu. AKP ve MHP’nin başını çektiği blokun ‘evet’, CHP ve HDP’nin başını çektiği blokun ise ‘hayır’ dediği referandumda İstanbul, ‘hayır’ diyen iller arasında yer aldı; ‘evet’ seçeneği yüzde 48,65 oranında kaldı.

Seçime katılım oranının yüzde 88,8 olduğu bu referandumla 2011 genel seçim sonuçlarını karşılaştırmak, değişen iktidar-muhalefet dengesini daha net görmeyi sağlıyor. 2011’de tek başına iktidar olan AKP yüzde 49,4’e, MHP ile birlikte ise sağ oylar yüzde 58,8’e ulaşırken 16 Nisan Referandumu’nda AKP-MHP toplamı yüzde 48,65’te kaldı. Bir diğer ifadeyle, oransal açıdan bakıldığında İstanbul’da iktidar partisi/bloku ittifak yapısına karşın geriledi.

24 HAZİRAN’DAKİ İKİ SEÇİM

24 Haziran 2018’de iki sandık kuruldu. Milletvekili genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri. İktidar blokunun AKP ve MHP’nin içinde yer aldığı Cumhur İttifakı, muhalefet blokunun ise CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin içinde bulunduğu Millet İttifakı ile HDP’den oluştuğu 24 Haziran’da milletvekili genel seçimlerinde Cumhur İttifakı toplamı yüzde 50,95 (yüzde 42,69 AKP, yüzde 8,26 MHP) oy aldı. 4 milyon 808 bin oya tekabül eden bu oran, AKP ve MHP’nin ortak adayı Erdoğan’a atılan oylarda ise geriledi. Tam olarak yüzde 50 oy alan Erdoğan, 4 milyon 578 bin seçmeni kendine oy vermeye ikna edebildi. 24 Haziran’da milletvekili seçiminde oluşan AKP ve MHP’nin İstanbul’daki toplam oyu Erdoğan için sandığa 230 bin eksik yansıdı.

24 Haziran’daki milletvekili seçimlerinde CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve HDP’nin aldığı toplam oy sayısı 4 milyon 585 bin. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise Muharrem İnce, Selahattin Demirtaş, Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu’nun aldığı toplam oy ise 4 milyon 561 bin.

İktidar bloku milletvekili genel seçimleriyle Erdoğan’ın arasında 230 bin seçmen kaybederken muhalefet bloku ise sadece 24 bin seçmen kaybına uğradı.

31 MART’IN ANLAMI

24 Haziran’daki iki seçim ile 31 Mart seçimi, toplam seçmen bakımından birbirine yakın rakamlara sahip. Her üç seçim için de toplam seçmen sayısı 10 milyon 500 binin üzerinde. Ancak 24 Haziran’dan 31 Mart’a gelindiğinde mevsimsel koşullar seçimlere elverişli olmasın karşın katılım oranında yüzde 4’ün üzerinde bir kayıp söz konusu. 24 Haziran’da yüzde 88’in üzerinde gerçekleşen katılım, 31 Mart’ta ise yüzde 83.9’da kaldı. Bu oran, yaklaşık 600 binlik bir seçmen kitlesi demek.

AKP ve MHP blokunun oy oranının, seçime katılım azalmasına rağmen 24 Haziran’a göre gerilemesi de dikkat çekilmesi gereken bir başka nokta.

Bloklaşmanın ve siyasal tercihin en net biçimde ortaya çıktığı 24 Haziran cumhurbaşkanlığı seçimiyle 31 Mart yerel seçimlerini karşılaştırmak, tabloyu netleştiriyor. 31 Mart’ta yüzde 48,55 oy oranına ulaşarak 4 milyon 149 bin seçmenin oyunu alan Yıldırım, 24 Haziran cumhurbaşkanlığı seçiminin 430 bin oy gerisine düştü.

Ne var ki bu gerileme sadece iktidar blokuyla sınırlı değil. Yüzde 48,80 oranla 4 milyon 171 bin 118 seçmenin oyunu alan CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu ile birlikte Saadet Partisi, DSP, TKP ve diğer adayların aldığı oyların toplamı yaklaşık 4 milyon 365 bin. Bu da muhalefet blokunun 200 bin oy farkıyla 24 Haziran’ın gerisine düştüğünü işaret ediyor.

İKNA EDİLECEK SEÇMEN

İki blokun 24 Haziran’a göre kaybettiği toplam oyun, seçime katılımda kayıp yaşanan 600 bin rakamına denk olması, sandığa gitmesi için ikna edilecek seçmen açısından da önemli bir fikir veriyor. Bugünlerde AKP’nin sandığa gitmeyen seçmeni ikna ederek seçimi alabileceği gibi söylemler geliştirilse de muhalefetin de sandığa gitmeyen ve ikna etmesi gereken potansiyel bir seçmen kitlesi var.

Ve oy oranlarına bakıldığında muhalefet bloku içinde sandığa gitmeyen kitlenin yoğunluğunu HDP’li seçmenin oluşturduğu görülüyor.

***

Sonuç:Hava da rakamlar da muhalefet lehine

İttifak yapıları ortaya çıkmadan önceki son 4 seçim ve ittifak yapılarıyla girilen son 4 seçim, İstanbul’da iktidar-muhalefet dengesinin muhalefet lehine ağır bastığını gösteriyor. Her iki blok da 23 Haziran’da İstanbul’a siyasi yığınak yapacak elbette ama bu kez moral denge muhalefetten yana. Muhalefetin daha önce elinde bulunmayan ‘mağduriyet’ kozunu da küçümsememek gerekir.

KONDA’nın 31 Mart seçim sonuçları üzerinden yaptığı araştırmaya göre AKP ve MHP seçmeninin seçim sonuçlarına dair duyguları ‘şaşkınlık, hayal kırıklığı ve endişe.’ CHP, İYİ Parti ve HDP seçmeni ise duygularını en çok ‘sevinç, rahatlama ve gurur’ ifadeleriyle yansıtıyor.

Bu durum da gösteriyor ki rakamların yanı sıra moral üstünlük de muhalefetin eline geçmiş durumda. Bundan sonrası muhalefetin mevcut durumu ne kadar koruyacağı ve geliştireceğine kalıyor.