Bakalım YSK, 2014, özellikle de 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimi konusunda verdiği kararlarda izlediği “düşünce yapısı”nı izlemeyi sürdürecek mi, yoksa önceki “düşünce yapısı”ndan ciddi bir sapma mı gösterecek?

24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimi
Fotoğraf: AA

Tunç Tayanç

Şunun şurasında, dört ay sonra cumhurbaşkanlığı seçimi var; öyleyse neden, aradan neredeyse beş yıl geçtikten sonra 24 Haziran 2018? Yanıtı –bence- basit! 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ne ilişkin kimi ipuçları 24 Haziran 2018’de yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde; daha doğrusu, o seçimle ilgili Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararları ve o kararlarla ilgili gelişmelerde saklı...

Önce Deniz Zeyrek değindi (Dijital Gaste (@dijitalgaste.com), 14 Ocak 2023), sonra da Murat Yetkin (t24.com.tr, 16 Ocak 2023). Konu kısaca şuydu: 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanı Seçimi’ni kazanan Recep Tayyip Erdoğan’a verilecek “mazbata”ya “13. Cumhurbaşkanı” yazılmış ve “cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları” YSK’nin 4 Temmuz 2018 tarihli yazısıyla TBMM Başkanlığı’na bildirilmiştir. Bu konuda bir duraksama yok.

Ancak TBMM Başkanlığı, 5 Temmuz 2018’de YSK’ya yazı yazarak “Yazınız ekindeki tutanakta (mazbatada) ‘13’ rakamına, Cumhurbaşkanlığı görevi yapan kişi sayısının hesabından veya Cumhurbaşkanı seçim sayısı hesabından ulaşılamadığı görülmüştür. Bu sebeple ‘13’ rakamıyla ilgili tereddütler hâsıl olmuştur. Konunun tekrar değerlendirilerek oluşan bu tereddüdün ortadan kaldırılmasını rica ederim.” der. Bundan sonraki yorumlar değişik; ortak nokta şu: Recep Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez “aday” olmasının önünü açmak...

Önce şunu belirtmek gerekir ki, 24 Haziran 2018’de yapılan seçim sonunda Recep Tayyip Erdoğan’ın “13. Cumhurbaşkanı” seçildiği ifadesi yanlıştır. Recep Tayyip Erdoğan, 10 Ağustos 2014’te yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimi sonucuna göre, Türkiye Cumhuriyeti’nin “12. Cumhurbaşkanı” seçilmiştir (öncekileri sırasıyla hatırlayalım: Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar, Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk, Kenan Evren, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül; eder 11 cumhurbaşkanı) ve YSK, 15 Ağustos 2014’te (Resmi Gazete, 28 Ağustos 2014, sayı 29102 (mükerrer)) bu durumu belgelemiştir: “... geçerli oyların salt çoğunluğunu alan Recep Tayyip ERDOĞAN’ın 12. Türkiye Cumhurbaşkanı seçildiğinin tespitine ve adına Yüksek Seçim Kurulunca tutanak (mazbata) düzenlenmesine...” karar vermiştir (Karar No. 3719).

Yanlış olan, YSK’nin 4 Temmuz 2018 tarihli kararında (Karar No. 952) “... geçerli oyların salt çoğunluğunu alan Recep Tayyip Erdoğan’ın 13.Türkiye Cumhurbaşkanı seçildiğinin tespitine ve adına Yüksek Seçim Kurulunca tutanak (mazbata) düzenlenmesine...” ifadesini kullanmış olmasındadır; çünkü Recep Tayyip Erdoğan 24 Haziran 2018’deki Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ne “12. Cumhurbaşkanı” olarak katılmış ve seçim sonrasında da bu sıfatı devam etmiş, ancak YSK’nin ilgili Karar’da da belirttiği üzere, “Anayasa’nın 101. Md. uyarınca” (...Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir) “ikinci kez” seçilmiştir.

TBMM Başkanlığı’nın “ikinci kez” seçilmiş olma ifadesine değil de, “13. Cumhurbaşkanı” ifadesine, “tereddüt yarattığı” gerekçesiyle itiraz etmesinin ve “tereddütün ortadan kaldırılmasını” istemesinin gerisinde hangi düşüncenin yattığını bilmeye olanak olmasa da, bilinmesi –kanımızca- pek de önemli değildir.

Şöyle ki, YSK’nin –doğal olarak- “12. Cumhurbaşkanı”nı –yanlış olsa da- “13. Cumhurbaşkanı”nın izlediğini düşünmesi, 2014 Cumhurbaşkanı Seçimi ile 2018 Cumhurbaşkanı Seçimi’nin “birbirini izleyen iki Cumhurbaşkanı Seçimi” olduğu düşüncesinde olduğunu göstermektedir. Nitekim TBMM Başkanlığı, “13 Cumhurbaşkanı” ifadesinin “tereddüt yarattığı”nı ileri sürerken “13. Cumhurbaşkanı değil, 16 Nisan 2017’de yapılan referandumla 9 Temmuz 2018’den itibaren ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ uygulanmaya başlandı, bu nedenle ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sitemi’nin 1. Cumhurbaşkanı” olduğunun belirtilmesi gerekir” demediği gibi, YSK da, 5 Temmuz 2018’de böyle bir “gerekçe” belirtmemiş, sadece “13” ifadesinin kaldırılmasına karar vermiş ve Recep Tayyip Erdoğan’ın “Anayasa’nın 101. Maddesi uyarınca seçildiğini” de yinelemiştir (Karar No. 954).

Hatırlatalım: Anayasa’nın 101. Maddesinde “...Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir diye yazmaktadır ve ne TBMM Başkanlığı’nın yukarıda değinilen “tereddütü”, ne de YSK’nin –gene yukarıda değinilen- “tereddütü giderme kararı “iki defa” ifadesini değiştirmiştir. Hatta bırakın “değiştirme”yi, gerek TBMM Başkanlığı, gerek YSK bu konuya değinmiş bile değildir. Gerisi, bu olgular resmi belgelere bile yansımışken, YSK’nin 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ne ilişkin nasıl karar vereceğine kalmıştır. Recep Tayyip Erdoğan’ın, Aralık 2022 ortasında, Türkmenistan dönüşü söylediklerini de hatırlatalım: “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkmenistan ziyareti dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Samsun’da vatandaşlara hitap ederken 2023 seçimlerini kastederek ‘son kez yetki’ istemesiyle ilgili soruya “Şu anda cumhurbaşkanı adayı olarak iki kez seçime girme, aday olma şansınız var. Üçüncü kez böyle bir şans yok...” (Hürriyet, 15 Aralık 2022).

Sonuçta Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023 Cumhurbaşkanı Seçimi’nde “aday” olabilmesinin tek yolu olduğunu herkes biliyor: Anayasa, Madde 116 (... Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir...). Aynı ifade, 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 5.4.2018 tarihinde değiştirilen 3. Maddesi'nin 2. Fıkrası'nda da yer almaktadır.

Bakalım YSK, 2014, özellikle de 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimi konusunda verdiği kararlarda izlediği “düşünce yapısı”nı izlemeyi sürdürecek mi, yoksa önceki “düşünce yapısı”ndan ciddi bir sapma mı gösterecek?