‘Mumcu’yu devlet öldürdü!’ 

Gazeteci Uğur Mumcu 24 Ocak 1993 Pazar günü Ankara’da evinin önündeki otoparkta otomobiline konulan bomba ile öldürüldü.

Üç gün sonra 27 Ocak Çarşamba günü büyük cenaze töreniyle toprağa verildi. Mumcu’nun kaybını en yakın arkadaşı Ali Sirmen izah etmişti:

-Bu cinayeti aydınlatacak Uğur Mumcu gibi bir gazeteci artık yok!..

Cenaze törenini televizyonlar canlı olarak yayınlıyorlardı. Türkiye Ankara’ya akmıştı. Yüz binler “Türkiye laiktir, laik kalacak!” sloganlarıyla yürüyordu. Bu coşkulu töreni izleyen televizyon muhabirlerinden Mithat Bereket şu anonsu yapıyordu:

-Uğur Mumcu’nun öldürülmesi adeta uyuyan bir devi uyandırdı!

• • • 

Basit bir mantıkla sorarsak, “Uyuyan devi” uyandırmak için ne gerekiyormuş?

O gün itibarıyla Uğur Mumcu’nun öldürülmesi!

Bu da köklü, büyük, düzenli, özenli, bir örgütlü yapıyı işaret ediyordu.

Türkiye’nin yakın tarihi böylesi planlı cinayetlerle doluydu.

• • • 

Uğur Mumcu öldürülmeden kısa süre önce Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Orgeneral Teoman Koman’ın verdiği basın brifingine katılmıştı. Koman o toplantı da “Ünlü isimlere yönelik büyük suikastlar dönemi giriyoruz” dedikten sonra ön sırada oturan Uğur Mumcu’ya bakarak:

-Hatta içinizden bazıları da öldürülebilir! demişti.

• • • 

Türkiye’yi tanımayanlar için yukarıdaki satırlar “fantastik” gelebilir. Ama dikkatli gözlerden kaçmayacak o kadar çok şey ortalıkta duruyor ki!.. Güldal Mumcu, eşinin öldürülmesinin bütün ayrıntılarını bir araya topladığı müthiş çalışması “İçimden Geçen Zaman” adlı kitabında kanlı tezgahı bütün çıplaklığıyla ortaya koydu.

• • • 

Mumcu Suikastı’nın ilk savcısı Ülkü Coşkun 18 Şubat 1993 Perşembe günü eve geliyor. Uğur Mumcu’yu yakından tanıdığını arkadaşı falan olduğunu söylüyor. Bunun üzerine Güldal Hanım yakınlığını teyit ettirdikten sonra şöyle soruyor:

- O zaman ne diye saçlarını ak gözlerini mavi yapan otopsi raporunu imzaladınız?

İkisi arasında gerilim bu soruyla başlıyor. Giderek tırmanıyor. Güldal Mumcu’nun yakaladığı yanlışlıklar karşısında Savcı Coşkun pes ederek tarihi gerçeği itiraf ediyor:

- Güldal Hanım üstüme gelmeyin! Bu işi devlet yapmıştır! Siyasi iktidar isterse çözer!!!     

 • • • 

Devletimizin bu konuda son derece “parlak” bir karnesi vardır. Abdi İpekçi’den Hrant Dink’e kadar bütün cinayetlerde hep devletin kaba izlerini görüyoruz.

Uğur Mumcu cinayetinin ilk saatlerinde Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral şu açıklamayı yapmıştı:

- Eğer bu iş uluslararası örgütler tarafından yapılmışsa çözmemiz zor! İlk bulgulara göre de uluslararası bir örgüt tarafından yapıldığı izleri var!

Açıklamanın Türkçesi net değil mi?

- Biz bu cinayeti çözmeyeceğiz!

Daha sonra atanan yeni savcı Kemal Ayhan 26 Haziran 1995 günü evinde esrarengiz biçimde ölü olarak bulunuyor. Eşi ve çocukları tatildeyken aynı gün otopsi bile yapılmadan gömülüyor!

Bu kadar hızlı gömdüren kim?

DGM Başsavcısı Nusret Demiral!!!

Hepsini alt alta dizince bütün yollar Ülkü Coşkun’un verdiği adrese çıkıyor

- Uğur Mumcu’yu devlet öldürmüştür!

  

Not: 24 Ocak 2015 Pazar günü (yarın) Samsun’da Uğur Mumcu için bir anma toplantısı yapacağız. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile Elektrik Mühendisleri Odası’nın birlikte düzenledikleri toplantı, EMO Samsun Şube Lokali’nde olacak.