Acemi yazarlık böyle bir şey, demek ki. Salı günü…

Acemi yazarlık böyle bir şey, demek ki.
Salı günü…
Ahmet Altan’ın CHP üzerine yazısı vesilesiyle…
AKP’nin sağlıktaki başarıları sayesinde oy kazandığı şeklindeki şehir efsanesinin üzerine biraz projektör tutmak için…
Gelecek yazılarda devam edelim, demiştim.
•••
Bugün (Perşembe) yazıya başlamadan gazetelere bir göz atmak istedim.
Önce Zongul’daktaki madencilerin cesetlerine ulaşıldığı haberini… Sonra da Nuray Mert’i okudum.
Polemikçi üslubunu her zaman dikkat çekici ve çarpıcı bulurum da…
Bu seferki, hakikaten başka türlü bir şey geldi bana.
Önceki mevzuyu erteledim mecburen.
•••
“Alnınız ‘AK’ olsun!” başlıklı yazısında… Zongul’dakta, taşeron bir firmanın işlettiği işyerinin yine maden işçilerine mezar olmasını ele alıyor Nuray Mert.
Siyaset sahnesinde, lafla olsun, ‘güçlüye karşı güçsüzden yana’ olan kimsenin kalmadığından bahisle...
Solcuların emekçilerden, onlar adına ses vermekten çoktan vazgeçip… Şimdi ‘demokrat’!  olarak geçinip gitmelerini…
‘İslamcılar’ın, ‘muhafazakâr’ adı altında iktidar olup insanlık gibi dertlerinin kalmadığını…
Benzer bir şeyin… “Sıkıysa, iktidarın dağıttığı rant sistemine ‘kışt’ desinler.” dediği tüm medya çevreleri için geçerli olduğunu yazıyor.
•••
Ve sonra mitralyöz gibi saydırıyor.
“Öteden beri tezgâhını sermayenin çıkarları istikametinde kuranlar bir yana, yazıklar olsun, olanlara seyirci kalıp hâlâ, kendilerine solcu deyip ortalarda gezenlere! Yazıklar olsun, içinde emek sömürüsü, sosyal hak/hukuk derdi olmayan ‘demokrasi’nin sahtekar havarilerine!
Yazıklar olsun, iş emekçiye gelince, ‘Karadır bahtımız kara’ diye manşet atarak, işi kaderciliğe dökmekten sıkılmayan, Taraf’tarlara! Güneydoğu’da çatışmalarda ölen her iki taraf için de ‘kara bahtlı’ deyip geçebilir miyiz?
Yazıklar olsun, ‘dini değerler’ üzerinden iktidar olup, insanlıktan çıkmış yeni sermaye azgınları ve onların borazancılığına soyunanlara! Yazıklar olsun, konu iş kazası olunca ‘kaderci’, ihale peşinde koşmaya gelince, en acımasız kul düzenine esir olmakta beis görmeyenlere!
Solcusunun, demokratının, dindarının güçlünün yanında hizalanmakta tereddüt etmediği, vicdansızlıkta buluştuğu bir ülkede, dünyada, güçsüzlerin sesini duyuracak kimse kalmamış demektir. Kimse kendini kandırmasın, ‘öfkeden çılgına dönmemek’, ‘sessiz kalmak’, ‘isyan etmemek’, güçlüye boyun eğmektir!”
•••
Nuray Mert’e mütevazı bir katkıda bulunmaya çalışayım ben de.
Yıllardır…
Güvencesiz, taşeron çalış(tır)ma, iş cinayetleri, maden kazaları üzerine… Konuşup, yazıp, çizip, söyleyip de…
Ele avuca gelir bir şey eylemeden… Kendi dünyalarına dönenlere yazıklar olsun.
Mustafakemalpaşa’da on dokuz… Dursunbey’de on üç… Zonguldak’ta otuz…
Son altı ayda… Toplam altmış iki madenci ölürken…
Şu teoliberal, şu intihalci Çalışma Bakanı’nı istifaya zorlamayanlara yazıklar olsun.
Zonguldak madencilerinin cenaze törenlerini… Hesap sorma gününe çevirmeyecek olanlara yazıklar olsun.
Güvencesiz çalışmaya direnen Tekel işçileri için… Üç ay sonraya eylem takvimi açıklayıp…
Şimdi de güvencesiz çalışmanın kurbanı Zonguldak madencilerinin cesetlerine yakalananlar…
26 Mayıs gününü…
Güvencesiz çalışmaya, taşeronlaşmaya, işyeri cinayetlerine, maden kazalarına karşı…
Protesto ve Matem Günü’ne dönüştürmezlerse…
Binlerce defa yazıklar olsun!