281 milyon kişi göç girdabında
Uluslararası Göçmenler Günü’nde 281 milyon kişi evinden, yurdundan, okulundan, ailesinden uzakta yaşam mücadelesi veriyor. Dünya, savaşlar nedeniyle göçmenler için giderek daha da karanlık bir hale geliyor.

Ebru ÇELİK
Dünyanın en fazla nüfusa sahip üçüncü ülkesi 340 milyon ile ABD. Dördüncü sırada yer alan ülke hangisi sorusuna verilecek yanıt karışık. Bu ülkenin adı göçmenler ülkesi. Dünya genelindeki 281 milyon göçmen yaşıyor. Kimi savaştan, baskıdan, kimi işsizlikten kimi de çocuklarına daha iyi bir hayat kurmak için umut yolculuğuna çıkıyor. Bir bölüm yollarda yaşamını yitiriyor; Bu bazen bir lastik botla bırakıldıkları uçsuz bucaksız bir deniz oluyor, bazen üst üste konuldukları bir kamyon kasası ya da sınıra çekilen keskin tellerin ölümcül dişleri arasında olabiliyor. Bir başka hayata geçenleri ise yeni ve zorlu bir süreç bekliyor.
PAZARLIK ARACI HALİNE GETİRİLİYORLAR
Göçmenlerin durumuna dikkat çekmek için 27 yıl önce kabul edilen 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü. Türkiye ise 14 yıldır, Suriye’den gelen göçün adresi konumunda. AKP’nin düzenli bir göç politikası oluşturmaması süreçte göçmen düşmanlığının da genişlemesine yol açtı. Onlar birçok defa siyasi pazarlığın aracı haline getirildi.
Son verilere göre sayıları 2,5 milyon. Ve yeni bir göçle karşı karşıyalar. Esad’ın devrilmesi sonrası “Ülkelerine dönsünler” baskısı altındalar. Her yerde ucuz işgücü olarak güvencesiz biçimde çalıştırılıyorlar.
İzmir Barosu’na çalışan Gizem Öykü Başkaya, göçmenlik denilince akla ilk şeyin kayıt dışılık olduğunu söylüyor. Başkaya, “Sömürü dediğimiz olay devletin mültecileri kayıt dışı bırakmasıyla başlıyor. Yabancı uyruklu kimse ülkeye geldiğinde 6 ay çalışma izni verilmiyor hem de evi olması bekleniyor. Bunların sonucunda bir evde 3-4 ailenin kaldığını da görüyoruz. Sanayi Bakanımızın da söylediği gibi, Suriyeli, Afgan, Pakistanlılar olmasa sanayi sistemimiz çöker diyor. Çocuklar okul yerine işe gitmek zorunda bırakılıyor.

DÖNÜŞ AKINI DEMEK ÖTEKİLEŞTİRME
Gazeteci yazar Ercüment Akdeniz ise yerkürenin mülteciler açısından daha karanlık döneme girdiğini söyledi. Akdeniz şöyle dedi: “Dünya yeni savaş düzenine girerken, Gazze, mülteci kamplarının vurulduğu vahşi bir laboratuvara dönüştü. Suriye’de 10 milyon insan yerinden edilmişti. Mülteciler gelirken “göç akını” diyenler onları ötekileştirdiler. Şimdi “dönüş akını” diye abartarak benzer ötekileştirme yapılıyor. Suriye’de vekâlet savaşının altına odun atanların arkasında sermaye tekelleri ve devletler vardı. Suriye’nin yeniden inşası adı altında şirketler yine el ovuşturuyor. Mülteciler AB ile pazarlığın enstrümanı yapıldı. Şimdi aynı demografik siyaset “geri dönüşler” ya da deportizasyonla gündemde. “

GERİ GÖNDERME MERKEZLERİNDE İŞKENCE
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde önceki gün düzenlenen toplantıda Geri Gönderme Merkezleri değerlendirildi. Şube Başkanı Gülseren Yoleri, mültecilerin kimlik yenileme sürecinde sıkıntı yaşadığını söyledi. Yoleri, “Kulağa basit gibi gelse de bu sorun, eğitime, sağlığa ya da resmi bir evlilik yapabilmelerine ve çocuklarını kendi nüfusuna kaydetmelerine engel oluyor. Geri gönderme merkezleri yasaya aykırı bir uygulama ve buralarda işkence ve yaşam hakkı ihlalleri yaşanıyor” dedi. Avukat Duygu İnegöllü Türkiye’de resmi 32 gönderme merkezinin olduğunu belirterek şöyle konuştu: Bu merkezlerde çocuklar tacize maruz kalıyor. Bir de resmi olmayan tutulma alanları var. Bunlardan biri İzmir Karaburun’daki bir düğün salonunun teras katı. Burada aç bırakılmış ve işkence görmüşler.
∗∗∗
27 YILDIR YAPILIYOR
1997 yılında Filipinli ve Asyalı göçmen organizasyonları, 18 Aralık gününü Uluslararası Göçmenler Günü olarak kutlamaya başladı. Bugünün seçilmesinin sebebi, 18 Aralık 1990 günü, BM Genel Kurulu’nun Uluslararası Göçmen İşçiler ve Ailelerinin Haklarını Koruma Konvansiyonu’nu imzalamasıydı. Konvansiyon, dünya çapındaki göçmen hakları savunucularının verdiği uzun mücadelenin ve devletlerarası müzakerelerin önemli bir sonucuydu. BM ise 2000 yılında “Uluslararası Göçmenler Günü” olarak kabul etti. Göçmenlerin sorunlarına dikkat çekici etkinlikler yapılıyor.
∗∗∗
GÖÇ YOLU KADINLAR İÇİN TEHLİKE DOLU
BM Kadın Birimi “Uluslararası Göçmenler Günü’ne ilişkin hazırladığı bildiride şöyle denildi “Kadınlar ve kız çocukları için göç çoğu zaman bir can simidi anlamına gelir; kendilerinin ve ailelerinin hayatlarını iyileştirmek için en iyi şanstır. Ancak, güvenli ve düzenli göç birçoğu için hâlâ erişilemez durumda. Birçok kadın düzensiz ve tehlikeli rotalar izlemeye zorlanıyor ve bu da onları cinsiyete dayalı şiddete, kaçırılmaya ve cinsel sömürü ve zorla çalıştırma için insan ticaretine maruz bırakıyor. Göç ettikleri ülkelerde de kadınları genellikle gayri resmi, tacize uğratıldıkları işlere, makul ücretlerden ve temel korumalardan yoksun olmaya zorluyor. Hükümetleri Güvenli, Düzenli ve Kurallı Göç için Küresel Anlaşmayı uygulamaya ve cinsiyete duyarlı yönetişim ve politikalar benimsemeye çağırıyoruz.