3 Aralık Dünya Engelliler Gününüz sizin olsun, tepe tepe kullanın

Sedef Erken*

İşte o gün geldi. Evdeyim, oğlu bakım evinde kalan, gözünden yaş eksik olmayan arkadaşım Zehra mutfakta, yemek pişiriyor. Ayfer yolda, onun oğlu da bakım evinde. Bu sabah bana bir kez daha ‘artık yaşamak istemiyorum, insanlar neden bu kadar acımasız’ diye mesaj gönderiyor.

Pazar günü telefonum çalıyor, hattın ucunda bir otizmli babası var. Çekmediği çile kalmamış, ‘dibin dibindeyiz’ diye anlatıyor, ne olur biri bir şey yapsın artık, tek isteğim oğlumun yanında ölmek’ derken sarsılarak hıçkırıklara boğuluyor.

Ertesi gün Mili Eğitim Bakanlığının ‘eğitimde ne kadar başarılı hamleler yaptık’ toplantısı var. Oraya gidip kimseyi alkışlayacak durumda değilim. Gerçek hikayeler çok acı, sümen altlarında çürüyen hayatlara dair gerçekleri bilenlerin o koltuklarda oturması ve kimseyi alkışlaması mümkün değil.

Telefondaki babanın otizmli oğlu 1998’de ilgili bakanlığın gösterdiği, o dönem adı Otizmli Çocuklar Eğitim Merkezi olan eğitim birimine yıllarca gitmiş.

Bugün hala süren bu sistemde otizm konusunda uzmanlığı olmayan ‘ücretli öğretmen’ modeliyle çalışılıyor. Eğitimden çok çocuğu ve aileyi oyalamaya dönüşen bu modelin sürme sebebi böylesinin çok ucuz ve sonuçsuz olsa da yönetenler için ‘kolay’ olması. Çünkü dur diyen yok.

Açıktaki binlerce özel eğitimci atanmazken otizmlilerin bu kolaycılığa mahkûm edilmesinin sonucu ileri yaşta büyük sorunlar, acılar doğuyor. En temel eğitimini alamamış otizmliler ergenlik yılları itibariyle ağır dalgalanmalar yaşıyor ve maalesef Otizm Eylem Planı açıklanalı 7 yıl olmasına rağmen bu sorunlara hiçbir çözüm üretilmemiş durumda.

Artık binlercesini gördüğüm, aileleriyle her gün konuştuğum otizmli çocuklar başka bir ülkede olsa bağımsız bir yaşam sürebilecek potansiyele sahipken şu an bir kısmı evlerinde hapis, bir kısmı ise son derece yetersiz olan bakım evlerinde. Konuyu bilmeyen kişilerce çoğu zaman ‘darp edilmeye’ varan yöntemlerle ‘zapt ediliyorlar’.


Telefondaki babanın 3 yıl önce bakımevine yerleştirilmesi zorunlu hale gelen çocuğu bir gün sırtında kamçı izine benzer yaralar, ayaklarında büyük şişliklerle okula geliyor. Gönderildiği ‘özel’ bakımevinde görevlilere direnç gösterdiği, kapı ve camları kırdığı anlaşılmış. Bu ‘özel’ bakımevini savcılığa, kaymakamlığa, valiliğe şikâyet eden baba hiçbir başvurusundan bir sonuç alamamış.

Çocuk ailesine haber bile verilmeden başka bir bakım evine gönderilmiş, orada da çocuğun el ve ayaklarının bağlı halde sandalyede günlerce tutulduğunu görünce baba mahvolmuş. Bulunduğu ilde yıllar içinde 5 farklı bakımevi gezen çocuk dilinden ve halinden anlamayan ellerde adeta işkence görmüş. Çünkü bu durumda bir otizmlinin uzman bakım veren olmadan yaşaması mümkün değil.

Yetkililerce ‘al bu çocuğa nasıl bakarsan bak’ diye özel bakımevine gönderildiğinde bu bakımevlerinin ‘almam’ deme şansı bulunmuyor. Durum böyle olunca otizmli çocuğa ‘zapt etmek’ adı altında yapılanlara ise işkence kelimesi bile az gelir.

Sonuçta son bakımevinden de biz ‘bununla’ baş edemiyoruz denerek ruh hastalıkları hastanesine gönderilmiş, nedense bizim çocuklara hep ‘bu, bunlar’ deniyor bu ülkede. Hastanede çocuğa defalarca halk arasında elektro şok denen EKT işlemi yapılmış, oysa bu işlemin bir otizmliye etkisi bile tam bilinmiyor ve işlerin iyiye değil kötüye gitmesine sebep oluyor. Çocuk oradan tekrar bir başka bakımevine yerleştirmiş, sonra bir başka bakımevine, oradan bir diğerine… 9 farklı bakımevinden geçen bu otizmli çocuğun kaderi maalesef hala emin ellerde değil.

Son 10 yıldır her 3 Aralık’ta daha geceden midem bulanmaya başlıyor. İşini iyi yapan istisna kişilerin hakkını yemek istemem. Ancak iki yüzlü gülümsemeleri görmekten, ‘makamından’ o gün için ‘lütfen’ kalkıp ‘engelli kardeşleriyle’ fotoğraflar çektirenlerden, çözüm makamında otururken ‘acil ve önemli’ diye aradığımızda ‘siz de çok abartıyorsunuz, acil deyince ölüm kalım meselesi sandık’ diyenlerden otizmlilere fayda gelmeyeceğini görüyorum.
Sizler, o makamların maaşlarını ay başında tıkır tıkır alan yetkili ama etkisiz sahipleri. 3 Aralık sizin olsun, tepe tepe kullanın. Ama kameralara gülümserken sakın unutmayın, kim olursanız olun bu mazlumların hakkı için iki cihanda ellerimiz yakanızda olacak.

* İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği Başkanı
cukurda-defineci-avi-540867-1.