3. İnönü muharebesi

Beşiktaş ve Fenerbahçe bir meydan savaşını andıran Türkiye Kupası mücadelesinin sonunda 2-2'lik skorla hesaplaşmanın kalanını Kadıköy'e bıraktılar.

Tarafsız gözle izleyen birisi için muhteşem bir ilk yarıydı. Tabii bunun sebebi iki takımın bir makine gibi işleyen düzeni değildi. Bir dolu bireysel hata, oyun disiplininden kopmalar, yapay gerilimler ve bunun getirdiği sinir harbi. İki takımın da rotasyona gitmesi, oynama arzusuyla dolup taşan bir dolu oyuncunun sahaya dökülmesini de beraberinde getirmişti ki bunların en etkili ikisi Talisca ve Mehmet Ekici, çok iyi bir ilk yarı geçirdiler. Mehmet Ekici, Aykut Kocaman'ın Valbuena'da bulmayı umup bulamadığı oyuncu gibiydi adeta ilk yarıda. Sonuca yönelik, pas seçimleri zamanında, etkili ve efektif. Eğer sezonun geri kalanında bir sakatlık yaşamazsa onun için önemli bir kazanç olacak. Aslında ne Beşiktaş lig maçındaki gibi topu kanatlara indirme konusunda çok ısrarcıydı, ne de Fenerbahçe, Trabzonspor ve Başakşehir maçlarındaki gibi rakip alanın ortasında yaptığı ve rakibin hareket alanını daraltan sıkıştırmaları yapıyordu. Zaten takımların taktik ve oyun planlarını oturtmak için gereken kesintisiz bir 5 dakika dahi izleyemedik.

Pepe ve Soldado maçın başlama düdüğüyle beraber 45. dakikada patlayacak bir saatli bombanın da geri sayım tuşuna bastılar adeta. Onlarla başlayan çekişme, didişme ve tartışma devre sonunda bir mahalle kavgasına dönüştü. Bu anlarda sinirine hakim olan ve gerginliği azaltmaya çalışan tek adamın, hem görünüşü hem de geldiği coğrafya göz önüne alındığında aklınıza gelebilecek en son isim olan Gary Medel olması ilginçti. Sıradışı maçların sıradışı sürprizleri oluyor. Şilili oyuncu önce Soldado'nun kolunun çarpması ile kendisini abartılı şekilde yere atan Pepe'nin yanına koşup ona oyunun devam ettiğini ve kalkması gerektiğini söyledi, sonra da Quaresma'nın kırmızı kartında tam anlamıyla çığırından çıkan atmosferi yatıştırmaya çalıştı (hoş o da maç sonunda Dirar'la takıştı). Diğer tarafta Volkan Demirel'le ilgili söylenecek çok şey var elbette. Şöyle özetleyelim. Bir futbol maçında kaostan beslenmeyi hedeflemiş futbolcular olabilir, ancak bunu hedeflemişseniz bu oyunu oynamayı da iyi bilmeniz lazım. Hem Türkiye'de hem de dünya futbol tarihinde bunu iyi yapan oyuncuları gördük. Gennaro Gattuso bunun önemli örneklerinden. Eğer bunu becerebilirseniz "kahraman" ya da "bayrak adam" oluyorsunuz, beceremezseniz "komik". Volkan'ın hangisini olmayı seçtiğinin kararını size bırakıyoruz.

Son bir not da yayıncı kuruluş için. İçinde bu kadar fazla hikayesi olan, bu kadar ilginç bir mücadeleyi ancak bu kadar başarısız yorumcular ve yorumlarla sıkıcı hale getirebilirlerdi. Atv ve Aspor zaten takımların angarya gördüğü Türkiye Kupası'nı tamamen amigo kontenjanından çağırdıkları yıllanmış yorumcularla bir işkenceye dönüştürüyorlar. Halbuki kadrolarında bu işi iyi yapabilecek daha genç nesilden yorumcular var, o alternatifleri düşünebilirler.