Enerji tüketiminin dışa bağımlı ve fosil yakıt ağırlıklı olduğu Türkiye, krizden etkilenecek ülkelerin başında yer alıyor. Zamlar enflasyonun üstünde. Yıllardır Paris Anlaşması’nı yürürlüğe sokmayan iktidar, iklim kredilerinden yararlanabilmek için Glasgow Zirvesi öncesi birden onay sürecini tamamladı.

3- Quo vadis* Türkiye: Büyüklere masallar

HAZIRLAYAN: OĞUZ TÜRKYILMAZ

Dünya genelinde yaşanan kriz enerjide dışa bağımlı olan Türkiye’yi de yakından etkiliyor. Zam üstüne zam yapılan elektrik ve gaz fiyat artışları, enflasyon oranının çok üstünde seyrediyor. Elektrik ve gaz dağıtımını özelleştiren AKP iktidarı halkı şirketlerin insafına terk etmiş durumda. Milyonlarca kişi elektrik ve doğalgaz faturalarını ödeyemiyor. Bu yılın ilk beş ayında 1 milyon 525 bin 14 abonenin elektriği, 674 bin 784 abonenin ise doğalgazı kesildi. Yaklaşan kış sezonu öncesi yurttaşlar her geçen gün artan gaz ve elektrik fiyatları nedeniyle endişeli.

Tek adam yönetimi ise yeni manevralar peşinde. Paris Anlaşması’nın TBMM onay sürecini yılarca erteleyen iktidar, düştüğü ekonomik sıkıntı ve kredi bulamama koşullarında, iklim kredilerinden yararlanabilmek için onay sürecini hızla tamamladı. 1-12 Kasım tarihleri arasında İskoçya’nın Glasgow kentinde yapılacak Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı’na (COP26) bir aydan az bir süre kala Paris Anlaşması’nın onaylanması ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın isminin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirilmesi hepsi Dünya Bankası dahil uluslararası kuruluşlardan fon ve kredi alma sevdasının eseri.

TÜKETİM DIŞA BAĞIMLI VE FOSİL YAKIT AĞIRLIKLI

Bugünkü iktidarın işbaşında olduğu dönemde, birincil enerji talebi yüzde 87,3, enerji girdileri ithalatı yüzde 101,9 oranında artarken, yerli enerji arzı artış oranı, talep ve ithalattaki artışın gerisinde kalmıştır. Enerji arzı içinde birinci sırada, yüklü miktarda ithal kömürü de içeren kömür gelmekte, onu petrol ve doğalgaz izlemektedir. Halen arz içinde, fosil yakıtların toplamı yüzde 83,5, yenilenebilir kaynaklarının payı yüzde 16,5’dır. Başka deyişle birincil enerji kaynakları arzında yenilenebilir enerji kaynakların payı yalnız altıda birdir.

ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIK YÜZDE 69

2019’da, enerji kaynakları arzı içinde yerli kaynakların payı yüzde 31 olup, tüketimin yüzde 69’u ithalata dayanıyor. 2019 enerji hammaddeleri ithalat faturası 41.6 milyar dolar olmuştu. Gerek Covid-19 salgını nedeni ile talep artışının olmaması, gerekse petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle, enerji ham maddeleri ithalat faturası 2020’de yüzde 30 azalmış ve 28,8 milyar dolara gerilemişti. Ancak 2021’de, petrol, doğalgaz kömür fiyatlarındaki yüksek artışlar, enerji ham maddeleri ithalat faturasının bu yıl çok yüksek olacağına işaret ediyor.

Elektrik üretiminde 2020’de fosil yakıtların yüzde 57,5 olan payı,2021’in ilk sekiz ayında yüzde 64.5’e yükseldi, yenilebilir kaynakları payı yüzde 42,5’dan yüzde 35,5’e geriledi. Elektrik üretiminde özel şirketlerin payı altıda beştir (yüzde 83,3). İstanbul dışında ülke ölçeğinde kentsel gaz dağıtımı özel sektör şirketlerince veriliyor.

Yenilenebilir enerjiyi destekleme iddiasıyla özel şirketlere kamu kaynaklarından ve ödedikleri faturalar ile yurttaşların cebinden milyarlar akıtıldığı gibi, insan yaşamını ve doğayı tahrip eden uygulamalarına da, her türlü kamusal destek sağlanmıştır.

quo-vadis-turkiye-buyuklere-masallar-933170-1.
Zonguldak

FİYAT ARTIŞLARI ENFLASYONUN ÜSTÜNDE

2019 Ocak -2021 Eylül dönem TÜFE yüzde 43,4. Aynı dönemde elektrik fiyatları yüzde 70,4 oranında artıyor. Elektrik fiyat artışı, enflasyondan yüzde 62,2 daha fazla. Doğalgazda ise fiyat artışı yüzde 67,5-75,8. Bu oranlar da enflasyonun yüzde 55,5-72,2 üzerinde.

PARİS ANLAŞMASI VE KÜRESEL FONUN CAZİBESİ

Paris Anlaşması’nın TBMM onay sürecini yılarca erteleyen iktidar, düştüğü ekonomik sıkıntı ve kredi bulamama koşullarında, iklim kredilerinden yararlanabilmek için onay sürecini hızla tamamlamıştır.

Benzer bir şekilde dostlar alışverişte görsün anlayışı ile çalakalem hazırlanan Yeşil Mutabakat Belgesidir. Belgede karbon salımlarında en büyük paya sahip enerji sektöründe fosil yakıt bağımlılığının nasıl azaltılacağına dair tek bir satır yer almıyor. ETKB Strateji Belgesinde yer alan 10.000 MW yerli linyit kurma hedefi de yürürlükte.

Bugün yalnız yüzde yirmisi değerlendirilen karasal rüzgar potansiyeli için konulan yılda 1000 MW yeni santral yapma hedefi ile potansiyelin tam olarak değerlendirilmesi 2060’da mümkün olabilecek. Güneşte yılda 1000 MW yeni santral kurulumu ile, 240.000 MW potansiyelin tam olarak değerlendirilmesi ancak 232 yıl sonra, 2252’de söz konusu. Belgeyi hazırlayanların AB Yeşil Mutabakat hedeflerinden bir olan, deniz üstü rüzgar üretiminden de haberdar olmadığı anlaşılıyor.

Sorunları aşmak ve krizden mümkün olan en çabuk şekilde ve en az hasarla çıkabilmek için; yurttaşların ve toplumun vazgeçilmez gereksinimlerinin karşılanmasında toplumsal yarar esaslarını temel alan demokratik bir planlama ve toplumsal kalkınma perspektifi ile kamucu, toplumcu bir programın uygulanması gereklidir.

Şirketlerin değil, yurttaşların ve toplumun çıkarlarını gözeten, sermaye kesimlerinin kârını arttırmayı değil, yurttaşların ve toplumun yaşamsal enerji ihtiyacının yeşil bir çevre, mavi bir gökyüzü, yaşanabilir bir doğa hedefleri ile uyumlu ve çevreye en az zarar verecek bir yöntemle, güvenilir ve kolayca erişilebilir şekilde kamusal bir hizmet olarak temini için, toplum yararını gözeten adil ve demokratik bir ulusal kalkınma planı ve programı oluşturulması ve uygulanması zorunludur.

Bu tür bir yapı ve işleyiş ancak bir toplumcu sistemde mümkün olabilir. Bu hedefe ulaşmak için de mücadele etmek gerekiyor. Ancak var olan koşullarda da yapılabilecekler var. Önerilerimiz bugün ile gelecek arasında köprü işlevi görmelidir.

Enerji sektörünü özel tekellerin kâr egemenliğinden çıkarıp kamusal bir düzleme aktarma, toplum çıkarlarını gözeten, kamusal planlama esaslı, yenilenebilir kaynaklara dayalı, önce düşük karbon salımlı bir ekonomiye yönelme, süreçte sıfır emisyonları hedefleme ve enerjiyi azami ölçüde tutumlu ve verimli kullanarak enerjide demokratik bir denetimi/programı gerçekleştirme ihtiyacı var.

*Nereye gidiyorsun?

Dipnot: 5.IEA World Energy Outlook 2021


PETROL VE GAZ ŞİRKETLERİNİN ATAKLARINA ULUSLARARASI ENERJİ AJANSI NE DİYOR?

Yaşanan süreç, fosil yakıt tekellerin uzun bir süre daha etkili olabileceği ve başta AB olmak üzere gelişmiş batı ülkelerinin, kömürden uzaklaşma, kömür santrallarını hızla kapatma kararlarının uzayacağına işaret etmekte.

Önümüzdeki ay Glasgow’da toplanacak olan İklim Zirvesi öncesinde Uluslararası Enerji Ajansı, 13 Ekim günü yayımladığı Dünya Enerji Görünümü 2021 başlıklı kapsamlı Raporda, zirvede 2050’de net sıfır salım hedefine ulaşılabilmesi için ülkelerin ve yönetimlerinin mutlaka yapmalar gereken çalışmaları irdeledi. Önceki Dünya Enerji Görünümü raporlarından farklı olarak, bu rapor 2050’de 1.5 derece sıcaklık artışı ve net sıfır salım hedefine ulaşabilmek için izlenecek yol haritalarını karşılaştırmakta kalmıyor ve somut öneriler de bulunuyor.

Raporun bazı önemli bulguları şöyle:

• Ülkelerin Covid-19 salgınının yarattığı ekonomik sıkıntılarla boğuştuğu bir dönemde, güneş ve rüzgara dayalı enerji üretiminin hızla artmasına karşın 2021 doğalgaz, kömür ve elektrik fiyatlarının keskin bir şekilde arttığı ve karbon salımlarının en çok arttığı ikinci yıl oldu.

• Sanayi Devrimi öncesinden bugüne yaşanan 1,1 derecelik sıcaklık artışının dörtte üçünden sorumlu olan enerji sektörü, iklim krizine karşı yapılacak çalışmaların merkezi olmak zorunda.

• Sıcaklık artışını 1,5 derecede tutabilmek için önümüzdeki on yıl içinde başta Çin olmak üzere tüm ülkelerin taahhüt ettikleri salım azaltım hedeflerini birkaç adım artırmalı.

• Temiz elektrik sistemlerinin tesisi için ülkelerin taahhüt ettikleri yeni güneş ve rüzgâr santral yatırımlarını iki kat arttırmalı,

• Enerji verimliliğine azami önem verilmeli ve enerji yoğunluğu düşürülmeli,

• Fosil yakıt üretimi kaynaklı metan gazı salımları önlenmeli,

• Henüz demonstrasyon veya prototip aşamasında olan temiz enerji teknolojilerini hızla uygulanabilir hale gelmesi için inovasyona ağırlık verilmeli.

• Sıcaklık artışını 1.5 derecede tutabilmek hedefiyle yapılacak çalışmaların başarılı olabilmesi için yapılması gereken yatırım tutarının yaklaşık 4 trilyon dolar.

• Özel sektörün yeterince kar ve kazanç görmeyerek yönelmeyecekleri yatırımlara kamu önderlik etmeli,

• Kömürün enerji arzında payının azalması için yeni projelerden vaz geçilmeli, mevcut tesislerde salımların azaltılmalı

• ÇHC’nin yurtdışında kömür yakıtlı santrallar inşa etmeyi durdurma kararı, salımların azaltılması açısından önemli

• Dönüşüm sürecinde işlerini kaybedeceklere destek sağlanmalı.

Temiz enerji dönüşümünün hızla gerçekleşmesinin önlenmesi, nüfusun yüzde 90’ının kirli havayı soluk aldığı dünyada, her yıl 5 milyon erken ölüme yol açacak.

İzlenecek yol zorlu ve dar. Ancak gelecek on yıl, temiz elektriğin hızla yaygınlaşması ,enerjinin daha verimli kullanımı, metan gazı salımlarının azaltılması ve inovasyonun tetiklenmesi için çok önemli. İnsanların yaşamlarını ve yaşam alanlarını iyileştirmek için Glasgow toplantısı bir dönüm noktası.