Bakan Eroğlu’nun son 44 yılın en kurak döneminin yaşandığına ilişkin sözlerini değerlendiren CHP’li Sarıbal, “Orman ve su havzalarının talan edilmesi, termik santrallar, Kanal İstanbul gibi projeler kuraklığa davetiye çıkarıyor” dedi

30 kent, 50 milyon kişi kuraklıktan etkilenecek

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun kuraklık açıklamalarını değerlendiren CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, yaklaşan tehlikelere dikkat çekti. 2017 yılında yağışların beklentilerin altında kalması ve sıcaklıkların normallerin üstünde gerçekleşmesiyle son 44 yılın en kurak yılının yaşandığına yönelik açıklamalara işaret eden Sarıbal, “Türkiye genelinde enerji, sulama ve içme ihtiyacını karşılayan pek çok barajın doluluk seviyeleri azaldı. Örneğin 19 Ocak 2017’de Ankara’daki barajlarda 421 milyon metreküp su varken, 19 Ocak 2018’de 322 milyon metreküpün altında su bulunuyor. Henüz tarımsal kuraklık boyutuna ulaşmasa da önümüzdeki aylarda yeterli yağışların olmaması ve sıcaklıkların normallerin üzerinde seyretmesi halinde meteorolojik kuraklığın yanı sıra tarımsal kuraklık riski de ortaya çıkacaktır” dedi.

Orta Anadolu’da yüzde 40’ı aşar
Bilimsel verilere göre, yağışların Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yüzde 20-40 arasında, Orta ve Batı Anadolu bölgelerinde ise yüzde 40’ı aşan oranlarda azalacağını belirten Sarıbal, AKP’nin uyguladığı yanlış politikalar ile olması gereken durumu şu şekilde özetledi: “Gelecekte bugünkünden daha uzun ve şiddetli kuraklıkların sıklıkla yaşanma ihtimali artıyor. Türkiye nüfusunun 50 milyonunu barındıran 30 şehrin büyük oranda kuraklıktan etkileneceği belirtiliyor. Türkiye’nin Birleşmiş Milletlere ilettiği 6. Ulusal Bildirimde; ülke genelinde tarım ürünlerinin verimlerinin azalacağı, üretim deseninde değişiklikler olacağı, ithalatın ve ürün fiyatlarının artacağı tahmin edilmiştir.”

Kömürlü santrallar teşvik ediliyor
Türkiye’nin en verimli ovaları, tarım arazilerini, zeytinlikleri, kıyıları kömürlü termik santrallare feda ederek, iklim değişikliğine katkı yaptığını vurgulayan CHP’li Sarıbal, şu ifadeleri kullandı: “Kömür madenciliği ve kömürlü termik santral yatırımları teşvik ediliyor. Büyük miktarda suya ihtiyaç duyan kömürlü termik santrallarin planlanması; nehirlerimizin, göllerimizin, yeraltı su varlıklarımızın her geçen gün artan bir biçimde kirletilmesi; Kanal İstanbul, 3. havaalanı projesi gibi projelerle içme su kaynaklarını besleyen havzaların talan edilmesi, yağmalanması giderek kuraklaşan ülkemizde suyun kullanımı açısından bir tezat oluşturuyor. Türkiye’nin atmosfere saldığı sera gazları 1990’da 214 milyon ton iken 2015’de 475,1 milyon tona yükseldi. Aynı dönemde kömürlü termik santrallarin karbondioksit salımları ise 30,4 milyon tondan 80,3 milyon tona çıktı.”

Orman ve su havzaları korunmalı
Acil olarak ulusal arazi kullanım planları kontrol edilerek, ormanlar, su havzaları ve tarım alanlarının koruma altına alınması gerektiğini belirten Sarıbal, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bitkisel üretim desenini değişen iklim koşullarına göre gözden geçirmelidir. Ayrıca toprakta daha fazla su tutulmasını sağlayacak üretim modelleri ve arazi yönetim sistemleri geliştirilmelidir. Öte yandan daha fazla kuraklık, orman yangını, bulaşıcı hastalık; daha az tatlı su kaynağı ve daha az gıda anlamına gelen termik santral yapımına kesinlikle izin verilmemelidir. İnsanlarımızın beslenmesi için önemli ülkemize ait, kendi topraklarımızdan doğan veya uzun yıllarda topraklarımıza, arazimize uyum sağlamış bitkisel ve hayvansal üretim varlıklarımızın kuraklığa dayanıklı türlerinin doğal ıslah yöntemleri ile belirlenerek geliştirilmesi sağlanmalıdır.”