JİTEM’in işlediği en açık olan, deyim yerindeyse “imzasını attığı” bir cinayetin hayaleti, mahkeme koridorlarında unutulmuş bir dosya olarak dolaşıyor.

30 yıl önce işlenen cinayetle ilgili davada tanık ifadesi eksik, fail eksik, emri veren eksik…

Diyarbakır’da 20 Eylül 1992’de öldürülen gazeteci, yazar Musa Anter’in öldürülmesiyle ilgili açılan davadan bahsediyorum. Son duruşması dün görüldü.

Ama bu “aksaklıklar” ilk duruşmadan beri değişmedi:

İlk iddianame, 1999 yılında düzenlendi. Bu dosya önce 2005 tarihli başka bir iddianameyle, 2010 yılında birleştirildi ve JİTEM Ana Davası olarak anılmaya başlandı. Eski JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan’ın fail olduğunu söylediği Hamit Yıldırım 29 Haziran 2012’de gözaltına alınıp tutuklanınca başlatılan soruşturma sonucu hazırlanan 25 Haziran 2013 tarihli üçüncü iddianame de 5 Temmuz 2013’te Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Ve son olarak 2015 yılında bu iki dava birleştirildi.

Dava ve soruşturma tarihlerine baktığımızda, dosyanın, memleketin her siyasi dönemecinde ayrı bir şekle büründüğünü görüyoruz.

Bugünkü son dönemeçte davanın, ilk açıldığı dönemden bir adım ileri gitmediğini de…

Yani aslında her şey beklendiği gibi.

HER SUÇUN FAİLİ “YEŞİL”

Eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, katıldığı televizyon programında Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın yaşadığını iddia etmişti. Bunun üzerine Anter ailesinin avukatı Selim Okçuoğlu, Pekin’in tanık olarak dinlenmesini talep etti, mahkeme de kabul etti.

14 Kasım 2018’de görülen duruşmada konuşan Pekin, Mahmut Yıldırım’ın yaşadığını bildiğini, Yıldırım’a tanık koruma prosedürü uygulanıyor olabileceğini söyleyince mahkeme, Yıldırım’ın tanık koruma kapsamının araştırılmasına karar verdi. Emniyet Genel Müdürlüğü’nden yanıt geldi: Böyle bir koruma kaydı yok.

Zaten Yeşil de yok. Öldüğü artık neredeyse kesinleşen Yeşil, tam da bu sebeple tüm tanıkların, katil olduğunda ortaklaştığı bir isim. Yine aynı sebeple, JİTEM’le ilgili her davanın faili olarak aranıyor. Bu dosyada da 30 yıldır “arananlar” listesinde.

Ortada ne JİTEM var ne Yeşil.

Diğer bulunamayan isim ise yine konjonktür gereğince bir dönem gazetelerin manşetinden inmeyen Abdülkadir Aygan. Onun yeri belli ama o da “bulunamıyor”. Mahkeme her duruşma üşenmeden İsveç’e iletilsin diye Adalet Bakanlığı’na yazı yazıyor. Devir değiştiği için artık yanıt alamıyor.

SİZİN DE SÖZÜNÜZ GEÇMİYOR

Avukat Selim Okçuoğlu, 7 Temmuz 2021’deki duruşmada, mahkemeye şöyle seslenmişti: “Devlet mekanizmasının bir ayağı olan yargı erkine tabiyiz ama şu anda yürütme erki bu davayı zamanaşımına sürüklemek istiyor. Sizin de sözünüz geçmiyor anlaşılan. Bu davada birleşen üç dosya var. Bizim dosyamız dışındaki diğer iki dosya zaten takip edilmiyor, işi mahkemeye bırakmışlar. Biz de bir yıl sonra bu davayı yerde bırakıp gideceğiz, o zaman adaleti nerde arayacağız? Bu davayı bir mum ışığına benzetirsek eğer, ışık giderek zayıfladı, tükenmek üzere.”

Bu sözlerin üzerinden bir yıl geçti, dava her an zamanaşımıyla kapanabilir, JİTEM’in adı da dava dosyalarından sonsuza dek silinmiş olur.