Sandık, demokrasinin temel taşı; ne var ki seçimler, demokrasi için yeterli değil. Seçimlere ilişkin kurallar da, sandıkla sınırlı değil; öncesi, esnası ve sonrası var. Öncesi, partilerin ve adayların eşit koşullarda serbest yarışıdır. Esnası, gizli ve eşit oy, açık sayım. Sonrası, sandıktan çıkan sonuçlara saygı. Seçimleri aşan koşullar ise, ülkenin siyasal sistemi ve hukuk düzeninin, “siyasal […]

Sandık, demokrasinin temel taşı; ne var ki seçimler, demokrasi için yeterli değil. Seçimlere ilişkin kurallar da, sandıkla sınırlı değil; öncesi, esnası ve sonrası var.

Öncesi, partilerin ve adayların eşit koşullarda serbest yarışıdır. Esnası, gizli ve eşit oy, açık sayım. Sonrası, sandıktan çıkan sonuçlara saygı.

Seçimleri aşan koşullar ise, ülkenin siyasal sistemi ve hukuk düzeninin, “siyasal iktidarın seçimler yoluyla el değiştirme” olanağını zorlaştırmaması veya ortadan kaldırmaması.

Bu yazıda daha çok seçimlere ilişkin kurallar üzerinde durulacak.

 SEÇİMLER ÖNCESİ

Parti ve adaylar eşit koşullarda yarışmadı: Bir yandan, kendilerine Cumhur İttifakı adını veren AKP-MHP ikilisi, resmi kurumların desteği ile kamusal olanakları seferber etti; hatta bununla yetinmeksizin, muhalefet partilerine yönelik tehdit ve şantajlarını sürdürdü. Muhalefet partileri ise, medyanın baskı altında bulunması nedeniyle, ne saldırıları kamuoyu önünde serbest tartışma ortamında yanıtlayabildi; ne de kendi yerel projelerini rahatlıkla seçmenlere anlatabildi.

Kısacası, seçimlere eşit olmayan ortam ve koşullarda gidildi. Sadece iki soru: Sokak, cadde ve meydanlardaki devasa posterlerin mali kaynağı ne ölçüde saydam? Dokunulmazlık fezlekelerine ilişkin son dakika haberi, neden seçim yasakları başladıktan sonra verildi?

 SEÇİMLER ESNASI

 Oy sayım işlemleri devam ederken, şu iki müdahale seçim sonuçlarının sağlıklı bir şekilde ortaya çıkmasını etkilemeye yönelikti:

Anadolu Ajansı gölgelemesi,

AKP Genel Başkanı’nın Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı zafer konuşması.

Bunlara rağmen YSK Başkanı açıklaması, sayım sonuçlarının seçmen iradesi doğrultusunda kamuoyuna yansımasını sağladı.

SEÇİMLER SONRASI

Önce, Erdoğan-Yıldırım ikilisi, “Teşekkürler İstanbul” yazılı devasa afişler ile İstanbul meydan ve caddelerini donattı.

Ardından, büyük kentlerde CHP zaferi, 1. parti tarafından kabullenme yerine saldırıya geçme vesilesi olarak görüldü. (Türkiye genelinde, toplam 41 milyon nüfusun yaşadığı yerleşim birimi CHP yönetimine geçti).

Sonuçlara itiraz yol ve yöntemleri, 298 Sayılı Kanun’da belirleniyor. Buna göre itiraz her adayın ve partinin hakkı, ancak öngörülen usul kuralları çerçevesinde. Seçim kurullarının kararları da gerekçeli.

İstanbul İl Seçim Kurulu, 2 nisan akşamı şu kararı verdi:

İtiraza uğrayan hususlarda İlçe seçim kurulları tarafından yukarıda açıklandığı şekilde karar alınıp, iş bu karar kesinleştikten sonra SAYIM YAPILABİLECEĞİNE;

Bunun dışında kesinleşmiş karar olmadan, sayım başlamış ise SAYIMIN TEDBİREN DURDURULMASINA;

“İtiraza uğrayan İlçe Seçim Kurulları kararları yönünden esasa ilişkin olarak, yasal sürede bu itirazların esastan incelenerek Kurulumuz tarafından karara bağlanması.”

Bu karara AKP’nin itirazı üzerine YSK, gece yarısı sonrası olağanüstü toplantısında İstanbul İl Seçim Kurulu kararını kaldırdı; gerekçeyi daha sonra açıklayacağı kaydını düşmek suretiyle…

Bu karar, YSK tarihinin en karanlık sayfası; çükü İstanbul Seçim Kurulu yeniden sayıma karşı olmayıp, işlemlerin yasal çerçevede yapılmasını vurguluyor. YSK ise, bu kararın geçersiz olduğunu, 298 sy. K. md. 112 (itirazın şekli) ve 118 (itiraz ve şikayetlerin işlemleri durduramaması) gereğince veriyor. Oysa m.118, seçim oy kullanmaya ilişkin…

HUKUK YOLUYLA DEMOKRASİ İÇİN…

Sonuç olarak, sandık öncesi, esnası ve sonrası aşamalar bir bütün olarak gelecek haftalarda değerlendirilecek. Şimdilik söylenebilecek olan şu: AKP, az oy farkla İstanbul’u kaybetmiş olmayı, siyasal münavebenin olağan sonucu olarak kabul etme yerine, “medya hâkimiyeti” yoluyla seçim sonrası algı operasyonu yolunu yeğledi. Bu nedenle, “söz hukukun”: Eğer seçmen iradesi, hukuk güvencesi altında ise, demokrasiden söz edilebilir.

Seçim öncesi, eşit ve serbest yarışma kurallarını sürekli ihlal etmiş olmalarına karşın sandıkta seçimi kaybedenlerin seçim sonrası operasyonlarına karşı bütün hukuki yolları kullanmanın yanı sıra, demokrasi yolunda güçlü bir dayanışma ağını da örme sorumluluğu var; her zamankinden daha güçlü ve umutlu bir biçimde.