İstanbul’da taksi sektörü arkasında bir rant şebekesinin bulunduğu kirli ilişkiler ağına sahip. Plakalar bir grup tekelin elinde birikmiş durumda. Bir plakanın değeri 2 milyon lira pastanın tümü ise 36 milyar lira. Plaka fiyatları serbest piyasada belirleniyor ve sürekli artıyor. Vergi avantajları da cabası

36 milyarlık dev pasta, lobi faaliyetleri, mafyatik ilişkiler ağı: Taksi plakalarının kirli yüzü

OZAN GÜNDOĞDU

Nüfusun yaklaşık yüzde 20’sinin yaşadığı İstanbul’da trafik büyük bir çile. Kent içi ulaşımda sık kullanılan araçlardan biri ise taksi. Kentin kozmopolit yapısı ve büyüklüğü her gelir grubundan yurttaşları bir biçimde taksiye yönlendiriyor. Öte yandan taksicilik sektörü, arkasında büyük rantın döndüğü bir şebekeye dönüşmüş durumda. Fiyatı milyonları aşan plakalar, bu plakaları toplayıp kiralayan galericiler ve galericilere günlük para ödeyerek geçimini sağlamaya çalışan şoförler bu şebekenin parçaları. Ancak yolcular sadece şoförlerle muhatap oluyor ve çoğu zaman taksiden mutsuz iniyorlar. Dolandırılır mıyım tedirginliği, kısa mesafeye giden yolcunun mahcubiyeti, taksi şoförünün mutsuzluğu, stresi derken sarı taksiler İstanbul’un büyük bir sorunu haline geldi. Halbuki arka planda olup bitenler çok daha kirli.

1 plaka sahibi olmak için 2 milyon TL gerek

Her gün taksi koltuğuna oturup en az 12 saat direksiyon sallayanların neredeyse hiç biri taksi plakasının sahibi değil. Zira bir taksi plakasının fiyatı 2 milyon lirayı aşıyor. Fiyatlar ise tıpkı borsa gibi serbest piyasada belirleniyor. Üstelik plaka fiyatları giderek artıyor. Çünkü İstanbul’un nüfusu artıkça taksiye olan talep ve böylece taksinin aylık getirisi de artıyor.

İstanbul’da 36 milyar liralık dev pasta

İstanbul’da yaklaşık 18 bin taksi plakası var. Plaka fiyatının 2 milyon lira olduğu düşünülürse plakaların toplam değeri 36 milyar liralık dev bir büyüklüğe ulaşmış durumda. Öte yandan plaka piyasasını da arkasında mafyatik ilişkilerin olduğu tekeller yönlendiriyor. Tek bir galerinin elinde yüzlerce plakanın işletmesi bulunabiliyor. Bu galeriler taksicilere 12 saati 250 liradan plakaları kiralıyor ve neredeyse hiçbir şey yapmadan milyonlarca lira gelir elde ediyor. Üstelik gelirin büyük çoğunluğu da kayıt dışı. Taksici sigortasını dahi kendisi yaptırıyor.

Bir plaka aylık 15 bin lira kazandırıyor

Taksi haline getirilen bir otomobil 24 saat boyunca çalışıyor. Genellikle 2 şoförle çalışan taksilerde 12 saatlik vardiya usulü var. Bir şoför 12 saatlik çalışmasının neticesinde plakayı işleten galeriyle ortalama 250 lira vermek zorunda. Üstelik bu 250 liranın hiçbir ek masrafı da yok. Çünkü yakıt, temizlik, sigorta gibi giderleri de şoför karşılıyor. O kadar ki taksi kaza yaptığında bile bu durum plaka sahibini ilgilendirmiyor, masrafları şoför üstleniyor. Dahası otomobilin çalışmadığı dönemde bile şoför plaka kirasını cebinden veriyor. Böylece plaka sahibi 24 saatte 500 lira aylık 15 bin lira net gelire hiçbir şey yapmadan kavuşmuş oluyor.

Tarifeye zam gelince plaka fiyatı artıyor

Yaz aylarında taksi tarifesine zam yapıldı. Son zamlardan sonra taksilerin günlük kirası da arttı. Önceden ortalama 300-325 lira olan 12 saatlik kira bedeli zamlarla beraber 250 lira bandına yükseldi. Kira artınca plaka fiyatı da yaklaşık yüzde 10 oranında değerlendi. Böylece tek bir zamla plaka sahiplerinin varlık değeri plaka başına yaklaşık 200 bin TL artmış oluyor. Böyle bir rantın döndüğü piyasada lobi faaliyetleri de önem kazanıyor. Über’in yasaklanmasından, yeni plakaların piyasaya sürülmesine ve tarifeye yapılan zamlara kadar asıl belirleyen halkın refahı değil plaka sahiplerinin lobi faaliyetleri. O kadar ki, İstanbul’da metrobüsün 24 saate çıkarılması dahi plaka sahiplerinin büyük muhalefetiyle karşılaşıyor, hatta belediyenin AKP’nin elinde olduğu dönemde 24 saatlik toplu ulaşıma bu lobilerin engel olduğu söyleniyor.

Vergi avantajları da cabası

Taksi plaka sahipleri aynı zamanda olağandışı vergi avantajlarından da faydalanıyor. Plaka sahipliği araçlarda ÖTV avantajından tutun da milyonluk gelirlerini basit üsulde vergilendirmeye dek bir çok avantajı da beraberinde getiriyor. Yıllık yaklaşık 300 bin lira getirisi olmasına rağmen plaka sahipleri gelir vergisi öderken defter dahi tutmuyor. Bu gelirlerine karşılık plaka sahiplerinin yıllık ödediği vergi 10 bin lirayı bile geçmiyor. Başka bir deyişle asgari ücretlinin dahi gelirinin yüzde 15’ini gelir vergisi olarak verdiği düşünülürse plaka sahiplerinin katlandığı gelir vergisi oranı yaklaşık olarak yüzde 3.