Kırbayır Ailesi ve İnsan Hakları Derneği "Cemil Kırbayır dosyasının TBMM Raporu’na, delillere, belgelere, tanıklara rağmen kapatılmasına izin vermeyelim" çağrısı yaptı. AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da çağrı yapılan açıklamada, " 9 yıl önce kamuoyu huzurunda devlet adına Berfo Anne’ye verdiği sözün gereğini yerine getirmeye çağırıyoruz" denildi.

40 yıldır kayıp Cemil Kırbayır’ın dosyasında 'zamanaşımı' tehdidi

HABER MERKEZİ

12 Eylül askeri darbesinin ardından 13 Eylül 1980’de Ardahan’ın Okçu köyündeki evinden gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Cemil Kırbayır’ın dosyası kapatılmak isteniyor.

Kırbayır’ın dosyasındaki gelişmeleri paylaşan ailesi ve İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından yayımlanan ortak açıklamada, dosyanın zamanaşımına uğratılmak istendiğine dikkat çekildi. Açıklamada, Adalet Bakanlığı’nın, 25 Şubat’ta Yargıtay’a başvurarak dosyada zamanaşımı bakımından “kanun yararına bozma” kararı verilmesini talep ettiğinin ifade edildi. Dosyanın halen Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nde inceleme aşamasında bulunduğu ve Yargıtay’ın “kanun yararına bozma” kararı vermesi halinde dosyanın zaman aşımından kapatılmasının mümkün hale geleceğine dikkat çekildi.

KOMİSYON RAPORU YOK SAYILIYOR

2011’de dönemin Başbakanı Erdoğan’ın görüştüğü Cumartesi Anneleri içinde Cemil Kırbayır’ın annesi Berfo Kırbayır’ın da olduğu hatırlatılan açıklamada, şunlara dikkat çekildi: “Berfo Anne’yi dinleyen Erdoğan’ın talimatı sonucu; TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun 9 Şubat 2011’deki toplantısında ‘gözaltında iken kayboldukları iddia edilen kişilerin akıbetinin araştırılması’ amacıyla bir alt komisyon kurulması kararı alındı. Komisyon, döneme ait belgelere ulaştı. 350 sayfalık bir rapor hazırladı. Raporun sonuç bölümünde ‘Komisyonumuz; Cemil Kırbayır’ın gözaltında iken işkence gördüğüne, bu işkence sonucunda hayatını kaybettiğine ve cesedinin ölümüne sebebiyet veren sorgulamaları yapan kamu görevlilerince ortadan kaldırıldığına inanmaktadır’ yazıldı. Komisyon, Emniyet, MİT ve Sıkıyönetim Komutanlığının o dönemdeki görevlileri ve yetkilileri ile dönemin sıkıyönetim komutanı hakkında, Kars Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunarak elindeki tüm bilgi, beyan ve belgeleri Adalet Bakanlığı aracılığı ile Savcılığa gönderdi. Bunun üzerine Kars Cumhuriyet Başsavcılığı, yeni bir soruşturma başlattı. Soruşturma sırasında arşivde takipsizlik kararı bulundu. Anlaşıldı ki; Cemil Kırbayır’ın gözaltında kaybedilmesinden 6 yıl sonra, Kars Savcılığı bir soruşturma başlatmış ancak soruşturmada 2002 yılında takipsizlik kararı vermişti. Söz konusu takipsizlik kararı ise aileye tebliğ dahi edilmemiş dosya böylece kapatılmıştı.”

‘KANUN YARARINA BOZMA TALEBİ’

Kararın 2014’te aileye tebliğ edildiği aktarılan açıklama, şöyle devam etti: “Aile hemen Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak söz konusu takipsizlik kararının kaldırılmasını talep etti. Mahkeme takipsizlik kararını kaldırdı. Ancak aradan 9 yıl geçtiği halde soruşturmayı sonuçlandırmayan, davayı açmayan Kars Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyayı 14 Kasım 2019’da ‘kanun yararına bozma’ talebiyle Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Müdürlüğü’ne gönderdi ve Cumhuriyet Savcılığınca 2002 yılında zaman aşımı nedeniyle verilmiş olan takipsizlik kararını kaldıran Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2014 tarihli kararının kaldırılmasını istedi. Bakanlık, 25 Şubat 2020 tarihinde Yargıtay’a başvurarak dosyada zamanaşımı bakımından ‘kanun yararına bozma’ kararı verilmesini talep etti. Dosya halen Yargıtay 8. Ceza Dairesi’inde inceleme aşamasında bulunuyor. Yargıtay’ın ‘kanun yararına bozma’ kararı vermesi halinde dosyanın zamanaşımından kapatılması mümkün hale gelecek.”

İNSANLIK SUÇLARI ZAMANAŞIMINA UĞRATILAMAZ

Zorla kaybetme suçunda zamanaşımından söz edilemeyeceğinin altı çizilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Bu suç, ilk olarak, bir insanlığa karşı suç olması nedeniyle zamanaşımına tabi tutulamaz.
İkinci olarak suçun devamlılık arz eden özgün niteliği gereği zamanaşımının ne zaman başladığı belirlenemediğinden otomatik olarak zamanaşımı işletilemez. Nitekim iç hukukta insanlığa karşı suç olarak tanımlanmadığı durumlarda, bu suçun kişinin gözaltına alınması ile başladığı iddia edilse de, bu suç kaybedilen kişinin akıbeti ortaya çıkarılana, kemikleri bulunana kadar devam eder. Kayıp halinin ne zaman başladığı tam olarak belirlenemediğinden, kaybedilenin akıbetine ilişkin belirsizlik devam ettiği sürece zaman aşımı süresinin her gün yeniden başladığı var sayılır ve teknik olarak zamanaşımı süresinin dolduğu söylenemez.

40 yıldır akıbeti karanlıkta bırakılan Cemil Kırbayır’ın gözaltındayken kamu görevlileri tarafından işkence ile öldürüldüğü ve bedeninin kaybedildiği kuşkuya yer bırakmayacak kadar açıktır ve bu durum TBMM raporu ile de sabittir. Kamu davası açmak yerine dosyanın “zaman aşımı” gerekçesi ile kapatılmak istenmesi Cemil Kırbayır’ın akıbetinin açığa çıkarılmasını ve bu suçu işleyenlerin hesap vermesini engelleme girişimidir.

Yargıtay, Cemil Kırbayır dosyasında hukuki sürecin insan hakları ve evrensel hukuk değerleri ışığında ilerlemesini sağlama konusunda sorumluluğunu yerine getirmeli; Adalet Bakanlığının “kanun yararına bozma” başvurusunu reddetmelidir. Yargıtay’ı, görevini yerine getirmeye çağırıyoruz.

TBMM Başkanı ve tüm meclis üyelerini, Meclisin saygınlığını koruma görevini yerine getirmeye; TBMM tarafından hazırlanan Cemil Kırbayır Raporuna sahip çıkarak takipçisi olmaya çağırıyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, 9 yıl önce kamuoyu huzurunda devlet adına Berfo Anne’ye verdiği sözün gereğini yerine getirmeye çağırıyoruz.

Baroları, aydınları, vicdan sahibi yurttaşları ve tüm demokrasi güçlerini Cemil Kırbayır dosyasında 40 yıldır süren bu hukuksuzluğun son bulması için, gerçek adaletin tecelli etmesi için harekete geçmeye çağırıyoruz.

Cemil Kırbayır dosyasının, TBMM Raporu’na, delillere, belgelere, tanıklara rağmen kapatılmasına izin vermeyelim.”