44 yıl sonra dijital “Jazz Semai”

Murat BEŞER

Plak konusunda en büyük pişmanlığımdır “Jazz Semai.” Durun, aklınıza hemen olumsuz bir şey gelmesin! Tam tersi, almak konusunda değil, almamak konusunda…

Yıl 2015... Kadıköy Akmar Pasajı’nda çalıştığım dükkânda, Zihni Müzik’te karşıma çıkmıştı plak. Zihni almam konusunda ısrarcı olmuş, “bu kadar temizi bir daha gelmez” demişti. Haklıydı, demek ki basiretim bağlanmış o dakika. Üstelik söylediği rakam da son derece makuldü. Nedense almadım, o plak tahmin edersiniz hemen satıldı, satılır satılmaz da fellik fellik aramaya başladım. Bir iki yerde buldum ancak karşıma çıkan kopyaların hem kondisyonları düşük, hem de fiyatları fahişti.

Bir yıl sonra Rainbow45 Records bu plağı yeniden bastı. Baskının çok güzel oluşu, içinde de bir yazımın yer alışı beni bir nebze de olsa teselli etti ama ne vakit platoya koyup dinlesem içim burkuldu; Zihni’de basiretimin bağlandığı o an bir film şeridi gibi kafamın içinde defalarca döndü durdu.

***

“Jazz Semai” bu ülkenin ilk caz plağı, çıkış tarihi 1978. Aynı yıl Okay Temiz ile Don Cherry’nin 1969’da Türk Amerikan Derneği’nde verdiği konser kaydı ve Nükhet Ruacan’ın “Ruacan” albümü yayınlanmıştı ancak “Jazz Semai”nin ilk caz albümü sıfatını hak edişinin sebebi bizim yerli malımızın, müziğimizin ve müzisyenlerimizin bestelerinin çalınmış oluşu.

Piyano, saksofon ve vokalde Tuna Ötenel, bas ve perküsyonda Kudret Öztoprak, davulda Erol Pekcan. Üç kafadar o dönemde sürekli toplanıp müzik dinliyor, sahneye çıkıp çalıyordu. Albümü kaydettiklerinde Kudret 30, Tuna 31, Erol ise 45 yaşındaydı. Mart 1978’de kayıt ve mix’ini Ümit Eroğlu’nun Ankara’daki stüdyosunda yaptığı plak, Nino Varon tarafından Nova Müzik etiketiyle yayınlanmıştı. CD ise bir konser münasebetiyle 1999 yılında ücretsiz dağıtılmak üzere 1000 adet basılmıştı. Rainbow45 Records tarafından sonradan basılan plak da kısa sürede tükenmiş, birbirinin peşi sıra üç baskı birden yapmıştı.

“Jazz Semai” şimdi çıkışından tam 44 yıl sonra ilk kez dijital platformlarda yayınlandı. Bunun birinci elden müsebbibi (koltuğunun altına gazeteci, radyocu, yapımcı, organizatör karpuzlarını sığdırmış) Özlem Köseoğlu.

***

Kudret Öztoprak, Özlem’in halasının büyük oğluydu. 7-8 yaşlarındayken onların evinde duvara dayalı kocaman kontrbasla, uzun saçlı sakallı haliyle anımsıyor onu hep Özlem. “Jazz Semai” albümü çocukluğunda dinlediği hikâyelere fon müziği olmuş. Yıllar sonra fark etmiş önemli bir müzisyen olduğunu, bilhassa onu sahnede izlediğinde. Erol Pekcan’ı tanımamış ama Tuna Ötenel’e (Afşin Akın ile) ortağı olduğu Aura Records etiketiyle iki albüm yapma şerefine nail olduğu günlerdeki heyecanına ben tanığım.

Özlem’in bu plağın ikinci basımında da parmağı vardı. “Jazz Semai”nin arşivlere girmesi ve yeni kuşaklara tanıtılmasını konusunda her zaman çok hevesliydi. Bu iş Özlem için caz tarihimizin üç devine karşı duyduğu gönül borcuydu. Nihayetinde yeniden plak olarak yayınlanmıştı ama Özlem orada da durmadı, albümün daha da geniş kitlelere ulaşabilmesi için yeniden kolları sıvadı. Bu teşebbüsün sonucu da “Jazz Semai” albümünün ilk kez tüm dijital platformlarda yayınlanması oldu.

“Jazz Semai” bugün sadece arşivlere konması gereken bir koleksiyon parçası değil, tekrar tekrar dinlenmeye değer, yeni müzisyenler için çok önemli bir kaynak. Plak olarak bulmak çok zor olduğundan dijital platformlarda yer alması iri bir boşluğu doldurdu. Tartışılmaz bir biçimde kült bir kimliğe sahip, dönemini ve kuşağının ruhunu en iyi temsil eden caz albümü oluşu bir yana; halen aşılamamış bir çalışma olarak dijital platformlardaki varlığı genç kuşaklar için büyük talih.