Kendiliğinden yürüyen ‘HAYIR’ kampanyası Saray ve AKP’yi fazlasıyla tedirgin ediyor. “İsterim, şımarık bir çocuk gibi tuttururum, olmazsa başka yöntemler ararım…”

İktidarın 15 yıllık tarzı bu. Bu tarz referandum öncesi, ‘aşina olduğumuz yöntemlerle’ kendini hissettiriyor. ‘Halka seçim şansı verip’ istediğini alamayacağını görünce ‘karşıtlığı’ kriminalize etmeyi tam olarak siyasal İslam’ın ve ‘bana kadar demokrasi’ anlayışının ruhuyla açıklamak mümkün. Ancak şirazenin kaçtığına da tanık oluyoruz.

Seçeneğin ‘HAYIR’ ise suçlusun!

İktidarın sözcüleri ‘HAYIR’lara karşı terör sopasını ellerinde tutuyor. Dahası ‘rejim değişikliği’ ve ‘tek adam’ sistemine karşı durmak, ‘terör’, ‘darbecilik’, ‘bölücülük’, ‘vatan hainliği’ hatta iktidara yakın kimi ‘komik olmayan’ yayın organı tarafından ‘dinsizlik’ ile ilişkilendiriliyor.

Tepeden yayılan söylem, tabanda; bir zibidilik, ahlaksızlık, ikiyüzlülük yarışına dönüşüyor. Aklını yitiren Türkiye profilinin ortasında, elinde silahla halkı bekleyenlere, ‘HAYIR’ çağrısını geniş kitlelere ulaştırdığı için ifadeye çağrılanlara’, ‘parlamenter sistemden sıkıldığını beyan eden’ saray artığı soytarılara rastlıyoruz.

İktidar, aktroll, zift medyası, emniyet ve yargı

Geçen hafta, İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde izlediğimiz CHP PM üyesi Sera Kadıgil’in ‘bir anda gelişen yargılama süreci’, ‘hukuk ne değildir’ ve ‘mahkemeler nasıl şekillendirilir’ konularında da bir ders niteliği taşıyor. Öte yandan durum Türkiye’nin nasıl yönetildiğini de gözler önüne seriyor. Rahatsız mı etti… İhaleyi tetikçilere devredeceksin! Onlar belden aşağı yöntemlerle itibarsızlaşma görevini layıkıyla yerine getirecek, sonrasını emniyet ve mahkemeye teslim edeceksin! İktidar, aktroll, zift medyası, emniyet ve yargı. İşte muhalife uygulanan daha doğrusu ‘toplumun yarısının sesini kısmaya yönelik’ olan yol haritası. 5’i bir yerde!

Eski FETÖ âşıkları da ifade verecek mi?

6 yıl önceki tweet’leri bul çıkar, suç yarat, sesini kesmeye çalış. Bir dipnot olarak nedense ‘bu geçmiş zaman olur ki ifadelerin’ sadece muhalifleri etkisizleştirmek için kullanıldığını ekleyip kendilerine görev çıkaran savcıları göreve çağıralım. Kısa ve net bir talebimizi soru formatında iliştirelim: Geçmiş, geçmişte kalmıyor ve suç evrensel hukuk kurallarına uygun olmayan bir şekilde eskiye dönük yürütülüyorsa, başta siyasiler olmak üzere evvel zaman olur ki FETÖ aşığı ‘şüphelileri’ ne zaman ifadeye çağıracaksınız?

İş güç yapamıyor, tutuklandığımızı TV’den öğreniyoruz

PM üyesi Kadıgil ifade verirken, CHP’li Barış Yarkadaş adliye koridorlarında yaşadıklarımızın en uygun cümlelerini bulup çıkarıyor: “Bakalım bir sonraki gün kimin için burada olacağız? İşimizi gücümüzü yapamaz hale geldik!”

HDP tarafında da benzer tepkiler var. Vekillerin cezaevinde olmasının nedenlerinden birinin ‘başkanlığa’ karşı yürütülen kampanyayı baltalamak olduğu belirtiliyor. Zaten açıkça anlaşılıyor. ‘5’i bir yerde’nin başka sıkı örnekleri bunlar. HDP’li Ayhan Bilgen’nin henüz ifade verirken, televizyondan tutuklandığını öğrenmesi Türkiye’nin mealini kısa film tadında özetliyor.

Her ne olursa olsun geçecek

Saçaklanan bir ucubenin kolları arasında, hep benzer şeyleri sormaktan yoruluyoruz: “Biz neyin içine düştük böyle?” Bulunduğumuz yerden bakınca; ne yazık ki Türkiye’de yakın gelecekte yaşanabilecekleri de görüyoruz. AKP ve Saray’ın ‘muhtaç olduğu’ kudret Başkanlıkta saklı! Ee Osmanlı’da da oyun çok!

Açıkçası, rejim değişikliğinin neden elzem olduğunu anlamakla birlikte bunun için neler yapıldığını, işin nerelere varabileceğini ve ‘özellikle HAYIR’lı bir finişle’ ülkede neler olabileceğini görmemiz zor değil. Çünkü içinde bulunduğumuz günler de daha çok da yakın geçmişte yaşananlar ortada. 7 Haziran; sonrası tam olarak şifreleri veriyor. “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” sözünün anlamı da burada gizli!

Dünya tersine dönmez!

Her şeye rağmen ne dünyanın başka yerinde ne de burada 21. yüzyılı tersine çevirmek mümkün görünmüyor.
Sırtlarını dayadıkları duvardan; savaş çağrısı yapanlara, ‘sokakları kan gölüne çeviririz’ diye atıp tutanlara, halen Osmanlı ambleminin geçer akçe olduğunu sananlara ve ortamı boş bulunca ‘parlamenter sistemi istemezük’ diye çığıran saray soytarılarına bazı şeyleri anımsatalım. Türkiye gibi ülkelerin zemini kaygandır. Ne olursa olsun demokrasi geleneğine alışmış bir halkı geriye götürmek de çatışma ortamı yaratabilmek de kolay değildir.

Bir kriptonun son çığlığı çok şey anlatıyor

Burası; geçmişte şahinken bugün suçlu durumuna düşenlerin ülkesi! Ortalık FETÖ’cü tutuklayıp, FETÖ’cü olmaktan tutuklanan savcıdan, emniyet görevlisinden geçilmiyor.

Gerçekte hiçbir suçu olmayan temiz insanlar olan bitene tebessüm ediyor.

CHP’li Sera Kadıgil’in sesi yankılanıyor:

“Korkmayın biz kazanacağız!”

Peki; Bölge’de JÖH, PÖH edasıyla ahkâm kesen, ‘Meğerse FETÖ’cüymüş Eski Beytüşşebap Kaymakamı’ kafası eğilip ekip otosuna bindirilirken ne diye bağırıyor:

“Kumpas kuruldu; yazın bunları…”

Biraz kapsamını genişletip yazdık işte.